Artık o kadar umutsuzsuz ki dilek tutmaya bile halimiz kalmadı. Her yıl sadece hayatta kaldığımız için şükreder hale geldik. Yine de adettendir, gidene elveda gelene merhaba demek.

Bolca siyasi ve pandemi soslu ekonomik kriz, salgın, yangın, sel ve savaşlar derken 2021 ne kadar hak etti bilmiyorum ama geride bıraktıklarımıza (ya da bırakamadıklamıza) bir bakalım istedim.

***

2021 yılı oldukça hareketli başladı. 2015 yılında genel seçimlerde AKP'den milletvekili aday adayı olan Prof. Dr. Melih Bulu, Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atandı. Boğaziçili öğrenciler ve öğretim üyeleri tarafından başlatılan ‘kayyum rektör istemiyoruz" protestoları tüm ülkeye yayıldı.

Boğaziçi’nin kapısına takılan kelepçe günlerce konuşuldu, protestolara katılan çok sayıda öğrenci göz altına alındı, akademisyenler görevden uzaklaştırıldı.

6 aylık mücadelenin sonunda Melih Bulu, 15 Temmuz'da Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile görevden alındı. Yerine Prof. Dr. Mehmet Naci İnci, atandı.

Protestolar sebebiyle tutuklanan öğrenciler Berke Gök ve Pelit Özen ise hala Metris Cezaevi’nde.

***

Türkiye, ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi'nden bir gece yarısı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasını taşıyan bir kararname ile çekildi. Türkiye'nin dört bir yanından kadınlar bir araya gelerek “İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmiyoruz” dedi.

Kadınların yaşamı hakkında istedikleri gibi karar verebileceklerini düşünenler, her gün şiddetle burun buruna yaşayan, sayısını tahmin bile edemeceğimiz kadar kadının can güvenliğini yok saydı. Öyle ki 2021 yılı içerisinde 281 kadın erkekler tarafından katledildi.

***

Geride bıraktığımız yıl Türkiye tarihinin en büyük yangınını yaşadık. 28 Temmuz 2021’de başlayıp iki hafta boyunca devam eden orman yangınları, Ege ve Akdeniz bölgelerindeki yaşam kaynaklarımızı kül etti. Kurdun kuşun, börtü böceğin yuvası, temiz havanın, suyun, yağmurun kaynağı, umudun ve huzurun eş anlamlısı ormanların yanmasını gözlerimizde yaşlar, çoğunlukla çaresizlik hissi içinde izledik. İzleyen ne yazık ki sadece biz değildik. Türk Hava Kurumu'na (THK) ait yangın uçaklarının “eski ve bakımsız” olduğu gerekçesi ile kullanmayan yetkililer de izledi.

Uçaklar hangarlarda kaldı, yangınlar büyük dayanışma ile söndürüldü.

Yangın sonrası THK uçaklarını unuttuk, bakımları yapıldı mı?

Yeni yangın uçağı alındı mı (alınacak mı)?


***

Doğaya verdiğimiz zarar yangın ile kalmadı. Büyük tesis ve fabrikaların atık deposu haline gelen Marmara Denizi'ni müsilaj kapladı. Deniz canlıları yok oldu, bazı deniz canlılarının nesli yok oldu.

Marmara Denizi üzerindeki müsilaj katmanı, yüzeysel olarak temizlensede diplerde hala devam ediyor.

Denize atık bırakan firmalar ile ilgili bir yaptırım henüz duymadık, sanırım bu konu müsilaj yeniden su yüzüne çıkıncaya kadar ertelendi.

***

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi'nin raporuna göre 2021 yılında ekim ayına kadar en az 1853 işçi iş cinayeti sonucunda hayatını kaybetti.

Tabii bunlar kayıt altında olan iş cinayetleri, yoksulluk veya açlık sınırında yaşayan işçilerin sayısını artık yazmıyorum.

Nihayetinde salgın gölgesinde 2020'den 2021'e geçerken “Biraz nefes alırız” diye hepimiz umutluyduk. Fark ettik ki umut etmek yetmiyor. O nedenle yeni yıl dileği olarak, doğayı, hayvanı insanı yok edenlerin karşısında “bir orman gibi bir arada” durduğumuz bir yıl diliyorum.