Türkiye ekonomisinin bel kemiği ve en büyük istihdam kapılarından biri olan tekstil sektörü, son yılların en zorlu sınavlarından birini veriyor. Artan maliyetler, düşen rekabet gücü, daralan iç ve dış talep sarmalında sıkışan sektörden, her geçen gün yeni bir olumsuz haber geliyor. Son olarak, hazır giyim dünyasının en büyük markalarına üretim yapan, Türkiye'nin önemli orta ölçekli sanayi kuruluşlarından biri olan Keytex Tekstil Sanayi Ticaret Limited Şirketi, yaşadığı finansal çıkmazı aşamayarak iflas riskine karşı son çare olarak mahkemeye başvurdu ve konkordato talebinde bulundu. Bu karar, sektörde bir süredir fısıltıyla konuşulan ve endişeyle beklenen "konkordato dalgasının" yeni ve güçlü bir adımı olarak, piyasalarda şok etkisi yarattı.
Mahkemeden 3 aylık 'nefes alma' mühleti
Finansal yükümlülüklerini yerine getirmekte zorlanan Keytex Tekstil ve şirket sahibi Kemal Eren'in yaptığı başvuru, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından değerlendirildi. Mahkeme, şirketin sunduğu ön mali tabloları ve borç durumunu inceleyerek, 2025/368 esas numaralı dosyada, şirketin faaliyetlerine devam edebilmesi ve borçlarını yapılandırabilmesi için bir fırsat tanıma kararı aldı.
22 Nisan 2025 tarihli tensip ara kararı gereğince mahkeme, Keytex Tekstil'e 3 ay süreyle geçici mühlet kararı verdi. Bu karar, şirketin bu üç aylık süre boyunca alacaklıların icra takiplerine ve haciz işlemlerine karşı yasal bir koruma kalkanı altına alınması anlamına geliyor. Bu "nefes alma" süresinde şirket, faaliyetlerine devam ederken, bir yandan da borçlarını nasıl ödeyeceğine dair bir iyileştirme projesi hazırlayacak. Mahkeme ayrıca, konkordatonun başarıya ulaşıp ulaşamayacağını yakından incelemek, şirketin mali durumunu denetlemek ve alacaklıların haklarını korumak amacıyla üç kişilik bir konkordato komiser heyeti atadı. Bu heyetin hazırlayacağı detaylı rapor, temmuz ayının son haftasında mahkemeye sunulacak ve şirketin geleceği hakkındaki nihai karar bu rapor doğrultusunda verilecek.
Sadece bir firma değil, sektör kırmızı alarm veriyor
Keytex Tekstil'in konkordato ilanı, maalesef münferit bir olay değil. Aksine, Türk tekstil ve hazır giyim sektörünün içinde bulunduğu derin krizin en son ve en görünür örneği. Sektör temsilcileri, aylardır artan maliyetler, kur baskısı ve talep daralması nedeniyle firmaların "zararına" çalıştığını ve artık dayanacak güçlerinin kalmadığını dile getiriyordu. Nitekim son bir yıl içinde, Keytex gibi pek çok köklü ve önemli tekstil şirketi benzer bir yola başvurmak zorunda kaldı.
Daha önce Pierre Cardin, LC Waikiki ve ZARA gibi markalara üretim yapan Fİ Triko'nun ve Avrupa'ya milyonlarca dolarlık ihracat yapan, yaklaşık 400 kişiye istihdam sağlayan 27 yıllık CBF Tekstil'in de konkordato ilan etmesi, krizin ne kadar genele yayıldığını gösteriyor. Veriler, bu endişeleri doğrular nitelikte. 2024 yılının ilk çeyreğinde, Türkiye'de ilan edilen toplam konkordatoların yaklaşık yüzde 15'inin tekstil ve bağlantılı (giyim, iplik, halı) sektörlerden gelmesi ve tekstilin, en fazla konkordato ilan edilen sektörler sıralamasında ilk sıraya yerleşmesi, durumun vahametini ortaya koyuyor.
Maliyetler, kur baskısı ve talep daralması: sektörü boğan üçgen
Peki, Türkiye'nin en güçlü olduğu alanlardan biri olan tekstil sektörü nasıl bu hale geldi? Sektör temsilcilerine göre, firmaları iflasın eşiğine getiren bir "kusursuz fırtına" yaşanıyor.
1. Artan Maliyetler ve Rekabet Gücü Kaybı: Son iki yılda Türkiye'de yaşanan yüksek enflasyon, enerji fiyatlarındaki artış ve özellikle asgari ücrette yapılan yüksek oranlı zamlar, sektörün en önemli maliyet kalemlerini oluşturan işçilik ve üretim giderlerini rekor seviyelere taşıdı. Bu durum, Türk üreticilerin, özellikle Mısır, Bangladeş ve Vietnam gibi işçilik maliyetlerinin çok daha düşük olduğu Uzak Doğu'daki rakipleri karşısındaki fiyat rekabeti gücünü tamamen ortadan kaldırdı.
2. İç ve Dış Talepteki Daralma: Bir yandan maliyetler artarken, diğer yandan talep cephesinde de ciddi bir yavaşlama yaşanıyor. Yurt içinde, yüksek enflasyon nedeniyle halkın alım gücünün düşmesi, giyim gibi temel harcamalarda dahi bir frene basılmasına neden oldu. İhracatın lokomotifi olan Avrupa pazarında ise, resesyon endişeleri ve ekonomik durgunluk, büyük markaların siparişlerini azaltmasına veya daha ucuz alternatiflere yönelmesine yol açtı. Bu durum, hem iç pazarda hem de dış pazarda satış hacimlerinin düşmesine neden oldu.
3. Finansmana Erişimin Zorlaşması: Sıkı para politikası kapsamında artırılan faiz oranları, şirketlerin yatırım ve işletme sermayesi için ihtiyaç duyduğu kredilere ulaşmasını son derece zor ve maliyetli hale getirdi. Bu durum, özellikle mali gücü daha zayıf olan firmaların nakit akışını yönetememesine ve borç sarmalına girmesine neden oldu.
Çıkış yolu katma değerli üretim mi? sektör yol ayrımında
Sektör temsilcileri, mevcut koşullarda sadece "fason üretim" yaparak ve düşük fiyatla rekabet ederek ayakta kalmanın artık mümkün olmadığı konusunda hemfikir. Sektörde, mali gücü olmayan firmaların bu süreçte devre dışı kalacağı, bir "konsolidasyon" sürecinin yaşandığı bir dönemden geçildiği belirtiliyor.
Çıkış yolu olarak ise, sektörün bir an önce bir "değişim ve dönüşüm" sürecine girmesi gerektiği vurgulanıyor. Artık "basic" ürünler yerine, daha fazla tasarım, koleksiyon, Ar-Ge ve inovasyon içeren, katma değerli ürünlere yönelmek, bir zorunluluk haline gelmiş durumda. Orta ve üst segmente yönelik, markalaşmış ve özel koleksiyonlar üreten firmaların bu süreçten daha az etkilendiği, hatta büyüme fırsatları yakaladığı gözlemleniyor.
Ancak bu dönüşüm, zaman ve ciddi bir sermaye gerektiriyor. Keytex Tekstil'in konkordato ilanı, bu zorlu dönüşüm sürecinde pek çok firmanın daha yasal korumaya ihtiyaç duyabileceğini ve devletin sektöre yönelik destek politikalarının hayati önem taşıdığını bir kez daha acı bir şekilde hatırlatıyor. Sektör, 2023 yılında yaklaşık 200 bin kişilik istihdam kaybı yaşarken, bu sürecin sancılarının bir süre daha devam etmesi bekleniyor. Gözler şimdi, hem mahkemelerden çıkacak kararlarda hem de hükümetin, Türkiye'nin bu stratejik sektörünü yeniden ayağa kaldırmak için atacağı adımlarda.