Dünyada her yıl 19.3 milyon yeni kanser tanısı konuluyor ve yaklaşık 10 milyon hasta kanser nedeniyle hayatını kaybediyor. Erkeklerde akciğer, kadınlarda ise meme kanseri en sık görülen kanser türü olmakla birlikte, her iki cinsiyette de kansere bağlı ölümlerin en sık sebebi akciğer kanseri. Bu oranların ülkemizde de benzer düzeyde seyrettiğini belirten Medicana International İzmir Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Lütfiye Demir, "Kanser oluşumunda genetik faktörler, sigara ve alkol kullanımı, kimyasallara maruziyet, kötü beslenme, obezite, hareketsiz yaşam ve stres gibi pek çok etken bir arada rol alır. Kanserin tüm dünyada etkin kontrol edilebilmesi için, oluştuktan sonra tedavisi değil, kansere yakalanmanın önlenmesi ya da erken dönemde yakalanması önemlidir. Bu durum öncelikle toplum düzeyinde sağlıklı yaşam kurallarını hayata geçirerek ve bunun yanında kanser tarama tetkiklerinin uygun zamanda yapılması sağlanarak gerçekleşir" dedi.

Bitlis’te çakan şimşekler geceyi aydınlattı Bitlis’te çakan şimşekler geceyi aydınlattı



'20 YIL ÖNCESİNE GÖRE TEDAVİ ŞANSI YÜKSELDİ'


Kanser oluştuktan sonra hastaların çaresiz olmadıklarına vurgu yapan Demir, "Bundan 20 yıl önce kanser oluştuktan sonra tedavi şansı daha düşüktü ancak son yıllarda çok güzel gelişmeler oldu. Önce, akıllı ilaç denilen, kanser hücresinin temel hareket yolunun kaynağını etkileyen ve hastalığı sanki bir kronik hastalıkmış gibi seyre sokan ilaçlar geliştirildi. Bu ilaçlar önce meme kanseri, akciğer kanseri, böbrek kanseri gibi kanserlerde kullanılmaya başlandı. Sonrasında neredeyse çoğu kanserde yeni mutasyonların keşfedilmesiyle yeni ilaçlar hızla kullanıma girdi. İmmunoterapi tedavisi de kanserin oluşturduğu bağışıklık zafiyetinin ortadan kaldırılmasını sağlayarak, hastaların yaşam sürelerinin katlanarak uzamasına yol açtı. Tıptaki gelişmeler sayesinde, kanser tanısı alanlar artık çaresiz değil. Dolayısıyla kanser artık tedavi edilebilir bir hastalık haline dönüştü. Asıl önemli olan; yaşam tarzımıza dikkat ederek kansere yakalanma riskini azaltmak ve tarama yöntemleri ile erken teşhis ederek tedavi şansını artırmak" diye konuştu.



HERKESE AYNI DEĞİL, KİŞİYE ÖZEL KANSER TEDAVİSİ


Prof. Dr. Lütfiye Demir, artık kanserli dokudan alınan biyopsideki kanser hücrelerinin genetik özelliklerine bakılarak hasta için kemoterapi, immunoterapi ya da akıllı ilaç tedavilerinden hangisinin verilmesinin uygun olduğunu anlaşıldığını vurgulayıp, "Yeni nesil dizileme dediğimiz bu analizlerle tahmini bir tedavi yerine kişiye en uygun tedavi seçilmiş oluyor ve hastalık daha uzun kontrolde tutuluyor" dedi.

Kaynak: DHA