Türkiye ekonomisinin en hassas göstergelerinden biri olan gıda enflasyonunun ateşinin tarladan başladığını gösteren veriler, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklandı. Haziran 2025 dönemine ait Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (Tarım-ÜFE), üretici fiyatlarının son bir yılda yüzde 50,31 gibi endişe verici bir oranda arttığını ortaya koydu. Sadece bir önceki aya göre yaşanan yüzde 18,82'lik keskin artış ise, yaz ortasında gıda fiyatlarında yeni bir zam dalgasının kapıda olduğunun en net işareti olarak yorumlandı.

Tarladaki bu fiyat tsunamisinin merkezinde ise çok yıllık bitkisel ürünler, yani meyveler yer aldı. Sofralarımızın vazgeçilmezi olan meyve grubunda yaşanan fahiş artışlar, üretici fiyatlarındaki genel yükselişin ana motoru oldu. Buna karşılık, hayvancılık ürünlerinde aylık bazda yaşanan sınırlı düşüş, genel karamsar tablo içinde dikkat çeken bir ayrıntı olarak kayıtlara geçti. Bu veriler, önümüzdeki aylarda market ve pazar etiketlerine yansıyacak olan zamların habercisi niteliğinde.

Fiyat artışının lokomotifi meyveler oldu

Haziran ayında Tarım-ÜFE'de yaşanan rekor artışın detayları incelendiğinde, tablonun en dikkat çekici unsuru çok yıllık (uzun ömürlü) bitkisel ürünler grubunda yaşandı. Bu gruptaki üretici fiyatları, sadece bir ay içinde yüzde 51,08 gibi olağanüstü bir artış gösterdi. Yıllık bazda ise bu gruptaki artış oranı yüzde 137,68'e ulaşarak, gıda enflasyonundaki tehlikenin boyutunu gözler önüne serdi.

Daha da endişe verici olan ise bu ana grubun altındaki bir kalemde yaşandı. Yumuşak çekirdekli meyveler ve sert çekirdekli meyveler alt grubundaki yıllık fiyat artışı, yüzde 202,59 olarak gerçekleşti. Bu, elma, armut, şeftali, kiraz, kayısı gibi yaz aylarının en çok tüketilen meyvelerinin üretici fiyatlarının bir yıl içinde üçe katlandığı anlamına geliyor. Aynı alt grup, aylık yüzde 47,92'lik artışla Haziran ayının da zam şampiyonu oldu. Bu rakamlar, mevsimsellik, kuraklık, artan girdi maliyetleri ve arz-talep dengesizliklerinin birleşerek meyve fiyatlarında nasıl bir patlamaya yol açtığını gösteriyor. Tarladaki bu fiyat artışının, önümüzdeki haftalarda doğrudan tüketiciye yansıması ve meyveyi lüks tüketim ürünü haline getirmesi bekleniyor.

Hayvancılıkta fiyatlar frene bastı

Genel endeksteki bu keskin yükselişin aksine, canlı hayvanlar ve hayvansal ürünler ana grubunda aylık bazda sınırlı bir gerileme yaşanması, tablonun en şaşırtıcı verisi oldu. Bu gruptaki üretici fiyatları, Haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 0,19 oranında azaldı. Kırmızı et, beyaz et, süt ve yumurta gibi temel protein kaynaklarını içeren bu gruptaki aylık düşüş, son dönemde artan yem maliyetleri ve genel enflasyonist ortam düşünüldüğünde olumlu bir gelişme olarak değerlendirildi.

Ancak bu aylık düşüş, uzun vadeli tabloyu değiştirmeye yetmedi. Hayvancılık ürünlerindeki yıllık fiyat artışı hala yüzde 21,28 gibi yüksek bir seviyede seyrediyor. Uzmanlar, aylık bazdaki bu sınırlı düşüşün, talepte yaşanan bir daralmadan veya mevsimsel bir arz fazlasından kaynaklanmış olabileceğini, ancak genel maliyet baskılarının devam etmesi nedeniyle bu düşüşün kalıcı olmasının zor olduğunu belirtiyor. Yine de bu veri, enflasyonun tarımın tüm kollarında aynı hızda ilerlemediğini göstermesi açısından önem taşıyor.

Akaryakıt devi Shell'den Türkiye'de sürpriz karar!
Akaryakıt devi Shell'den Türkiye'de sürpriz karar!
İçeriği Görüntüle

Tahıl ve sebzede durum daha sakin

Tarım-ÜFE'nin bir diğer önemli ana grubu olan tek yıllık (uzun ömürlü olmayan) bitkisel ürünlerde ise fiyatların neredeyse yerinde saydığı gözlemlendi. Buğday, arpa gibi tahılları ve domates, biber gibi sebzeleri içeren bu grupta, aylık artış oranı sadece yüzde 0,22 olarak gerçekleşti.

Bu gruptaki en ilginç veri ise yılın başından bu yana (Aralık 2024'e göre) yaşanan değişim oldu. Tek yıllık bitkisel ürünlerde yılın ilk altı ayında yüzde 5,85'lik bir düşüş yaşandığı görüldü. Bu durum, özellikle hububat hasadının başlamasıyla piyasaya giren yeni ürünlerin fiyatlar üzerinde bir dengeleyici unsur oluşturduğunu düşündürüyor. Ancak bu grubun yıllık artış oranı da yüzde 11,56 olarak gerçekleşti. Meyve fiyatlarındaki fahiş artışla karşılaştırıldığında, sebze ve tahıl fiyatlarının üretici bazında daha istikrarlı bir seyir izlediği söylenebilir.

Denizden ve ormandan gelen haberler

TÜİK verileri, tarımın diğer kollarındaki durumu da ortaya koydu. Balık ve diğer balıkçılık ürünleri kategorisinde aylık yüzde 5,25'lik bir artış yaşandı. Bu sektördeki yıllık artış ise yüzde 61,17 ile genel endeks ortalamasının bile üzerinde kalarak, deniz ürünlerinin de önemli bir enflasyon kaynağı olduğunu gösterdi.

Ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde ise daha sakin bir tablo vardı. Bu sektörde aylık artış yüzde 0,50 ile sınırlı kalırken, yıllık artış yüzde 28,16 olarak hesaplandı.

Sofraya yansımaları nasıl olacak?

Ekonomistler, üretici fiyat endekslerinin (ÜFE), tüketici fiyat endeksleri (TÜFE) için bir öncü gösterge niteliği taşıdığı konusunda hemfikir. Tarladan çıkan bir ürünün, market rafına gelene kadar üzerine nakliye, işleme, paketleme, toptancı ve perakendeci kârı gibi birçok ek maliyet biniyor. Bu nedenle, Tarım-ÜFE'de yaşanan yüzde 50'lik bir artışın, önümüzdeki aylarda tüketici gıda enflasyonuna daha da yüksek bir oranda yansıma potansiyeli bulunuyor.

Özellikle meyve fiyatlarında yaşanan yüzde 202'lik üretici zammının, yaz aylarında pazarlara ve marketlere "cep yakan" etiketler olarak dönmesi kaçınılmaz görünüyor. Bu durum, enflasyonla mücadele programını yürüten ekonomi yönetiminin işini daha da zorlaştıracak bir gelişme. Hükümetin ve Merkez Bankası'nın tüketici enflasyonunu kontrol altına alma çabaları, tarladan gelen bu maliyet baskısı nedeniyle sekteye uğrayabilir. Bu yüksek fiyatlar, gelirinin büyük bir bölümünü gıdaya ayırmak zorunda olan dar gelirli ve sabit ücretli milyonlarca ailenin bütçesini daha da sarsacak.

Kaynak: HABER MERKEZİ