Bademler Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Murat Kulaç, 9 Eylül Web TV ekranlarında Didar Demirci’nin sunduğu Can Suyu programının konuğu oldu. Programda Türkiye’deki tarımsal üretimin yeniden canlanması için gerekenleri sıralayan Kulaç, aynı zamanda Bademler Köyü Tarımsal Kooperatifi hakkında da bilgi verdi. Kulaç, “Bademler Kooperatifi üretimsel anlamda 320 dönüm tek arazi içerisinde 36 dönüm kapalı sera alanımız var bunun dışında da 60 dönüm dış alanlarımız var. Su kaynağımızın olduğu, zeytin yağı fabrikasının olduğu yer orada sitenin içerisinde arsalarımız var. Toplamda 380 dönüm arazimiz var. Bu alanlarda mevsimlik çiçekler, çalı grupları, süs bitkileri, ejder meyvesi, sebze meyve üretiyoruz” diye konuştu. Öte yandan 2017 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla hayata geçirdikleri Bademler Doğal Yaşam Köyü’nü de gündeme getiren Kulaç, “Böylece kırsal turizm alanını da güçlendirdik. Bungalov konaklamasıyla restoranıyla kafesiyle, yeşil vadisiyle Türkiye’de ilk olarak bir kooperatif kırsal turizm tarımını bünyesine entegre etti. Şu an kırsal turizmle tarım birlikte yürüyor” dedi.

Başkanlık görevini üstlendiği kooperatifin Türkiye’deki ilk kooperatiflerden biri olduğunu aktaran Kulaç, “Türkiye tarımına, kooperatifçilik hareketine öncülük eden bir kooperatiftir” mesajını verdi.

ÜRETİM ALANLARI KALMADI

Tarımdaki sorunlara işaret eden Kulaç, “Bu şekilde giderse Türkiye açlığa mahkum. Tarım arazileri imara açılıyor ve bugün tarımsal alanlar yüzde 35 oranında küçülmüş vaziyette. Bu imara açılma sonucu 11 ili etkileyen büyük deprem felaketinde de gördük, hem 51 bin canımızı kaybettik, hem hayatlar parçalandı hem de bu şekilde devam ederse yakın bir gelecekte tarım arazileri kalmayacağı için bizler açlıkla burun buruna kalacağız. Yani tarım arazilerinin imara açılması demek insanların hayatlarıyla oynamak demek. Tarım arazileri kesin kez imara açılmamalı” diye konuştu. 1980’li yıllardan bugüne kooperatifin ortaklarının çoğunun üretimde olduğuna dikkat çeken Kulaç, “Arazi değerleri artınca köylünün hepsi toprağını satıyor. Bizim 1980’li yıllarda 253 ortağımızın 150’si üretimdeydi. Şu an bizde 8-10 tane küçük üretici ortağımız var. Ortakların arazisi de küçüldü. Ortaklar kendi arazilerini sattı. Şu an üretim yapılabilecek alan yok” sözlerini kaydetti.

KÖYLÜNÜN ELİNDE BİR ŞEY KALMADI

Üretim yapılması için önce alanın olması gerektiğine daha sonra da çeşitli alet ekipman ve işgücüne ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Kulaç, “Şu an köylünün elinde hiçbiri yok. Köylünün tüm ekipmanları Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından haciz vaziyette. Köylerde iş gücü kalmamış, köylerde yaşlı kesim var. İnsan doğduğu yerde doyamazsa orayı terk eder gider. Köylerde imamdan başka hiçbir şey kalmadı. Eskiden köylere baktığımızda ilk öğretim okulu vardı, sağlık ocağı vardı, ziraat teknisyeni vardı, üretim araç gereçleri vardı… Tarım Kredi Kooperatifleri Atatürk’ün kurduğu çiftçiye destek için kurulan ilk kooperatiflerdi. Şu an zincir market gibi. Yani bunların değişirse, çiftçi yeniden üretime katılır. O kaybedilen araziler orman vasfını yitirmiş araziler o bölgenin çiftçisine tahsis edilerek, üretime katılabilir. Çiftçinin tarım krediye borcunu kaldırırsın ya da faizlerini kaldırırsın ana paranın ödeme süresini de uzun vadelere bölersin. Tohumunu verirsin üretim materyallerini verirsin. Ondan sonra da insanlar döner. Köylünün de geleceğini kurmaya, çocuklarının eğitmeye, sosyal refaha ihtiyacı var. Bizler öyle yetiştik. Bunların çözümü var yok değil. Yoksa böyle bir tarla 5 milyon olursa köylü toprağını satar, tarım krediye borcunu öder kalanıyla da hayatını idame ettirir” şeklinde konuştu.

Bir köye bir kooperatif yeter

Bugünkü koşullarda köylünün üretmeye devam etmesinin çok güç olduğunu aktaran Kulaç, “Kooperatifleşmeye ihtiyaç var” dedi. Ancak Türkiye’de kooperatifleşmenin önünün tıkandığını öne süren Kulaç, şu şekilde konuştu:

“Biz kooperatifleri yok etmek için her şeyi yapıyoruz. Ve kooperatifçilik diye şu an resmi kurumların ihaleye çıkmadan ürün alabilmek için kurduğu kadın girişim kooperatifleri. Bir mahallede 3 kooperatif olmaz. Eskiden bir köyde bir belde de bir tane tarımsal kalkınma kooperatifi vardı. Bir bölgede bir tane tarımsal kalkınma kooperatifi oluyordu ve o büyüyordu. Kooperatifleşme ortakların tek başına yapamadığı üretimi birleşerek yapmaktır. Kadın girişim kooperatiflerine bakıyorsunuz başlarını sokacak 1 metrekare yerleri yok. Marketten un alıp erişte üretiyorlar. Hepsinin ürettiği mal 10 çeşit 12 çeşit. Ticaret Bakanlığı’na bağlı bunlar. Ticaret Bakanlığı’na bağlı kooperatif olamaz. Hepsi Tarım Orman Bakanlığına bağlı olması lazım. Kooperatifçiliğe inanıyorsanız bu insanlara üretim alanları ve üretim araç gereçleri vereceksiniz ve ürettiklerini de satın alacaksınız. Aldığınız ürünleri de ihraç edeceksiniz. Hem devlet kazanacak hem de kooperatifler kazanacak.”