Haber / Lütfü Dağtaş

Futbol tarihimiz incelediğimizde yengilerle gelen sevinçler, yenilgilerle biten hüzünler dışında pek çok renkli sayfalar da karşımıza çıkar. Hiç şüphesiz bu renkli sayfalarda “Madrid Panteri” ya da “Kedi Kaleci” olarak adlandırılan Varol Ürkmez; inanılmaz kurtarışları, inanılmaz biçimde yediği golleri, 52 kez nişanlanıp 10’u imam nikahı olmak üzere 16 kez evlenmesi, 2 kez cezaevine girmesiyle apayrı bir yer tutar.

Varol’u yitirdiğimizin haberini aldığımda, Konak Belediyesi Prof. Dr. Türkân Saylan Alsancak Kültür Sanat Merkezi Benal Nevzat Salonu’nda, 6 Mart 2013 Çarşamba günü onu sevenler ile Altay yönetici ve taraftarlarının önünde yaptığımız söyleşiye gittim. Başta da belirttiğim gibi “Madrid Panteri”, “Kedi Kaleci” gibi unvanları bulunan Varol, son derece renkli kişiliğe de sahipti. Bu bakımdan Beşiktaş, Altay, Gençlerbirliği, Manisaspor ve Tekelspor’da forma giyen, Ulusal Takımımızda oynayan Kaleci Varol Ürkmez ile söyleşi gerçekten ilgi çekecekti, nitekim öyle de oldu; Varol, Konak Belediyesi’nin konuğu olarak bir koltuğunda, “Bir Kalecinin Yaşam Öyküsü” adlı yaşam öyküsünün kaleme alındığı kitabı, diğerinde de son eşi Aylin Hanım ile İzmir’e geldi ve bundan son derece mutlu oldu.

İlk teşhisi ebesi koyar!

17 Temmuz 1937 tarihinde Adapazarı Arifiye’de, DDY da yol çavuşu olarak çalışan Hüseyin Ürkmez ile Nesibe Ürkmez in üçüncü oğulları olarak dünyaya gelen, ebesinin, “bu doğum için fark isterim. Çünkü bu velet daha şimdiden anasının karnının içinde ele avuca sığmıyor, büyüyünce kimbilir ne olacak?” dediği Varol Ürkmez, yaşamı boyunca ebesini yalancı çıkarmayacak; aşkları, skandalları, “kurtarılamazken” kurtardığı aynı zamanda, “kurtarılabilecekken yediği” golleri ile Türk futbol tarihine adını renkli sayfalar halinde yazdıracaktır. Henüz 17 yaşındayken 1954 yılında Genç Ulusal Takım kadrosuna çağrılan, 27 kez Ulusal Takımın file bekçiliğini yapan Varol ile sevenlerinin, Altay taraftarlarının ve eşinin önünde söyleşiye başlarken, girişte önce Aylin Hanıma şunları söyleme gereğini duydum:

- Hanımefendi, kentimize hoş geldiniz. Biz İzmirliler Varol Ürkmez’i çok sever, onu, doğum yeri olmasa da İzmirli olarak kabul ederiz. Kendisi ayrıca Türk futbolunda efsanedir. İzniniz olursa futbolculuğu kadar özel yaşamını, nişanlılıklarını, evliliklerini de konuşacağız.

Varol’un eşi Aylin Hanım, cümlemi noktalar noktalamaz gocunmaksızın, “Ben her şeyi biliyorum. Dilediğinizce konuşabilirsiniz. Özgürsünüz” yanıtını verince muhabbete daha başından sıcak başlamış olduk.

Varol Ağabey, elbette bugün futbolculuğunu konuşacağız ama ondan önce Aylin Hanımdan da izin aldığımıza göre özel yaşamınla ilgili olarak şunu sormak istiyorum: Niçin 52 nişan?

Çok rahat biçimde sorumu yanıtladı Varol Ürkmez. Eskilerde flörtün bugünkü gibi rahat olmadığını, bu nedenle cebinde hep nişan yüzüğü taşıdığını, kızlarla arkadaşlığı bittiğinde de yüzüğü alıp yeniden cebine yerleştirdiğini sakin biçimde anlattı. Ardından futbolculuğuna geçtik ve iki buçuk saati bulan söyleşi yaptık, toplu fotoğraf çektirdik.

 Futbola; ilkokula giderken mahalle aralarında bez topla başlayan, 1953 yılında ilk olarak Beşiktaş formasını giyen, henüz 17 yaşındayken 1954 yılında Genç Ulusal Takım kadrosuna çağrılan, 27 kez Ulusal Takımın file bekçiliğini yapan; Beşiktaş’ın dışında, Galatasaray, Altay, Gençlerbirliği, Manisaspor ile Tekel formalarını ıslatan Varol Ürkmez, futbol sahaları dışında beyaz perdede de boy gösterir ve tam 6 filmde başrol oynar. Sinemaya adım atmasıyla birlikte renkli yaşamı daha da renklenen Varol’un o yılların ünlü aktristleri Fatma Girik, Suzan Avcı ile yaşadığı aşkları ise dillere destan olur.

İzmir’de, Altay’da 10 yıl oynayan Varol’un bu yılları da unutulmaz yıllarıdır. O nedenle çoğu kişi bugün bile Varol’un İzmirli olduğunu düşünür.

Yaşam felsefesi

“Bir Kalecinin Yaşam Öyküsü” adlı anı kitabını kaleme alan Vecdi Uygun’un, karşılıklı söyleşi sırasında, “dünya nimetleri sence nelerdir?” sorusunu şöyle yanıtlar Varol Ürkmez:

-Önce futbol, sonra para, kadın, içki ve dilediğince yaşamak!

Kaleci Varol’un futbol sahalarında önde gelen pek çok özelliği vardır. Bunlardan birisi kurtarış yaparken kalesinin arkasına sıralanmış foto muhabirleri güzel poz yakalayabilsinler diye şık plonjonlar yapmasıdır. Şayet yakalayamayan olursa Varol aynı biçimde bir plonjon yapmaktan asla kaçınmayacaktır. Bir diğeri penaltı kurtarma formülüdür. Peki, bunu nasıl yapardı, kendisinden öğrenelim:

-Önce penaltıyı atacak olanı, sonra hakemi, daha sonra da seyirciyi kızdırırdım. Moralleri bozulunca da atılan topları armut gibi toplardım. Bir maçta penaltı oldu. Atacak futbolcuya yaklaşıp maçı onlara sattığımızı söyledim ve topu sol tarafa at, ben sağa yatarım, dedim. Öyle yaptı ve tabii topu tuttum ama hakem tekrar ettirdi. Yine atacak olanı aynı taktikle kandırıp golü yemedim, maçı biz kazandık ama maçtan sonra kıyamet koptu!

Futbolculuğu

Futbola bez topla ilkokulda mahalle arasında başlayan Varol, ilk olarak Atilla adını taşıyan bir gazeteci ağabeyi aracılığıyla Bağlarbaşı Spor Kulübü’ne götürülür. Ancak Kulüpte söz sahibi olan Arap Şadi, “çoluk çocukla mı uğraşacağız!” deyince topa küser Varol ve öğrencisi olduğu Fıstıkağacı Ortaokulu’nda kendini derslerine vererek iftiharla sınıf geçer. Ama sonra küslük geçer. Bu kez Beşiktaş yöneticisi Sadri Usluoğlu’nun karşısında bulur kendini. Deneme sonunda şöyle söyleyecektir Sadri Usluoğlu karşısındaki gence:

-Bana bak tombul çocuk! Sen kendini futbola ve kulübe verirsen, ben de sana her ay kendi cebimden temiz bir 150 lira veririm, tamam mı? Bayramlarda da gıcır gıcır takım elbise…

İlk olarak Beşiktaş genç takımının kalesine geçer Varol. Yıl 1953’tür. 1954’te Genç Ulusal Takım kadrosuna çağrılır. 1955’te, ilk yarısı 3-3 biten BJK-FB maçının ikinci yarısında kaleye geçer ve devleşir. Maç 4-4 sonuçlanacaktır.

Futbol sahalarında tam 22 yıl top koşturan Varol, inanılmaz kurtarışlar yaptığı ünlü Gento, Real, Di Stefano, Puskaş, Kopa’nın forma giydikleri İspanya’daki Real Madrid maçı sonrası “Madrid Panteri” unvanını alacak, dönüşte Beşiktaş’tan koparak İzmir'e, Altay a gelecek, 10 yıl sonra İstanbul'a geri dönerek, bu kez Galatasaraylı olacaktır. Bunun ardından Varol’u sırasıyla Gençlerbirliği, Manisaspor, son olarak da TEKEL takımlarında görmekteyiz.

Renkli futbol yaşantısı dışında renkli sosyal yaşantısı da olan Varol, adı araba kaçakçılığına karışınca 2 kez cezaevine girmek durumunda kalır. Ulusal Takım kalecisiyken Çeklerden yediği 6 golü çadır tiyatrosuyla çıktığı Nazilli turnesinde anlatınca aforoz edilir.

Güle güle “Madrid Panteri”, güle güle “Kedi Kaleci”, seni unutmayacağız!