TÜRK FUTBOLUNUN GERÇEK KRALI  FEVZİ ZEMZEM (BULDOZER) 4 Temmuz 1941-21 Mart 2022

“Göztepe o sırada çok puan kaybetti. Ayağımdaki çatlağı yanlış teşhis ettiler. Çatlak yukarıda, fibula kemiğinde olduğu halde filmi aşağıdan çekmişler. Ayağım davul gibi şişti. Ahmet Cücen’le birlikte İstanbul’a gittik, o zaman meşhur masör Yorgo vardı. Masaj yaptıkça ağrım çoğalıyordu. İzmir’e dönünce bir film daha çekildi, o zaman görüldü ki aşağıda yıldız çatlama var. Kireç bağlaması gerekirken yapılan her masaj kireci alıyormuş. Yanlış teşhis yüzünden sekiz maç oynayamadım. Sonra hiçbir şey yapmadan dokuz gün dinlendim, çatlak bir parmak kireç bağladı. Bir sakatlıkta takımın düzeni bozuluyordu. O seneye çok acıdık. Şampiyonluğu engelleyen bir diğer faktör beş tane İzmir takımının olmasıydı. İlk devre hepsini yeniyorduk. İkinci devre bunlar düşme potasına giriyordu. Yıllarca karşılıklı oynadığımız arkadaşlarımız vardı. Karşında onların o halini görünce insanda oynama isteği kalmıyordu.”

Metin Oktay’ı geçip gol kralı oldum

O sezon Göztepe şampiyon olamasa da Fevzi Zemzem için başarılı geçmiş ve İzmir’in ilk gol kralı olmuştu. “1967-68’de Metin Abi’yi bir golle geçip gol kralı oldum. O zamanlar onun Galatasaray’da yılda en az 10 tane penaltı golü olurdu. Ben 19 gol atarken hiç penaltı atmadım. Çünkü bizde sistem kişilerden önemliydi. Penaltıcı Çağlayan’dı… Ertesi sezon ikimiz de 17’şer gol attık. ‘Eğer bir kişiye kupa veriyorsanız, gerçek kralımız Metin Oktay’a verin,’ dedim. O sene futbolu bırakacaktı. Unvanı verdik ama bana da kupa verdiler. Fakat kupa ortadan kesilip birer parçası bize verilse daha enteresan olurdu.

Feriköy maçında 5 gol birden attım

1967-68 sezonunda Feriköy maçına kadar Metin Abi benden beş gol öndeydi. 9-1 kazandığımız Feriköy maçında ben beş gol atınca kafa kafaya geldik. Sonra Eskişehirspor’la oynadığımız gece maçında ben iki gol attım. O bir gol atınca krallığı ben kazandım. Beşiktaş’a bir maçta üç gol attım. “Gitti” denen kritik maçların çoğunda ben gol atmışımdır, takım devam etmiştir yoluna. Üç büyüklerden çok teklif almama rağmen gitmedim. “Yeni büyüttüğümüz Göztepe’yi öldürmeyelim” dedim. Dağılmış olsaydık Göztepe Tarihi’ne adını yazdıramazdı. Bizden bir tek Nihat Beşiktaş’a gitti ama hemen döndü tekrar yanımıza. Eşlerimiz bile halen onbeş günde bir toplanırlar. Hanımlar birbiriyle uyumlu, erkekler birbiriyle uyumlu, o başarı boşuna gelmemiş.”

Fenerbahçe bana açık çek vermişti

Fevzi, çocukluğunda Lefter hayranıydı ve ondan dolayı da Fenerbahçe’ye sempati duymuştu… Ama Göztepe’ye gelip orada o formayı giyip o insanlarla oynayıp tarihi zaferler yaşayınca her şey değişti. Onun için varsa yoksa artık her şey Göztepe’ydi… Fevzi için o dönem İstanbul kulüpleri hep devredeydi… Hatta bir seferinde Fenerbahçe Fevzi’yi almak için çok uğraştı. Fevzi o günleri şöyle anlattı: “Ben Göztepe ile özdeşleşmiştim. Herkes beni Göztepeli Fevzi olarak tanıyınca bunu değiştirmek istemedim. Hatta Fenerbahçe başkanı Faruk Ilgaz bana açık çek vermişti. ‘Beni takımımdan ayırma’ dedim. Geldi, alnımdan öptü. 1962’den 1973’e kadar sürekli oynadım. Hem o dönemde fazla takım değiştirenlere iyi gözle de bakılmazdı. İstanbul takımları bizi kandıramıyordu çünkü Avrupa’ysa Avrupa, milli takımsa milli takım! Göztepe büyük bir takımdı. Milli Takım’ın da vazgeçilmez oyuncularından birisi olmuştum. 1973’e kadar altı sene de Milli Takım’da santfor oynadım. Hatta o dönem İtalyan teknik direktörümüz Puppo Sandro göreve gelip ilk çıktığı idmandan sonra, ‘Ben santrforumu buldum’ demişti. Metin (Oktay) ağabey benim Milli Takım’a gelmemle Milli Takım’da sol içe kaydı. Onunla sadece bir yıl oynayabildik. Ayağım Pakistan maçında kırılıncaya kadar sürekli Milli Takım’da oynadım.”

Lefter Fevzi’ye “keşke birlikte oynayabilseydik” dedi

Çocukluk hayranı olduğum Lefter’le de oynama fırsatı buldum. Zaten Lefter’in futbolculuktaki son üç yılında karşılıklı oynadık. Müthiş bir futbolcuydu… Futbol için gerekli olan ne varsa Lefter’de mevcuttu. Hava hâkimiyeti de olsaydı dünyanın en büyük futbolcusu olurdu. Kendisine sorsan hep mütevazı davranırdı. Turgay Şeren’in jübilesinde aynı takımda oynadık. Ben santrfordum, o sol iç. Ben sol çapraza koşu yaparken önüme topu gönderdi ve ben de golü atmış bulundum. O golü attım diye İstanbul basını Turgay’a gol attım diye beni topa tuttu. Yahu futbol oynuyorsun. Kalede baban bile olsa fırsatını bulduğunda dayanamaz atarsın! O golden sonra Lefter benim boynuma sarıldı babacan bir tavırla ve “Fenerbahçe’de ne toplar ziyan oldu” dedi ve ekledi: “Keşke birlikte oynayabilseydik”

Metin Oktay çok mütevazı bir insandı

“Metin Oktay İzmir’e geldiğinde, diğer İzmir takımları ile oynadığı maçları tel örgülere yapışarak izlerdim. Ne yapıyorsa aynen kafama yazardım. Sola kaçarak oynamayı ondan öğrendim. Ondan gördüklerimle özel çalışmalar yaptım. Sabah erkenden kalkardım. 75 tane 25 metrelik depar atardım. Adale gücüyle rakiplerimi eritirdim. Göztepe sahası iki saatliğine kiralanırdı. Ben sabah saat beşte kalkar duvardan atlayarak içeri girerdim. Sol ayağımla her sabah yüzlerce şut atardım. Sarkaç topla, kafa topu çalışırdım. Herkes 50 santim yükselirken, ben 70 santime kadar çıkardım. Sadece bir sene bu şekilde çalıştım. Ondan sonra çalışma ihtiyacı hissetmedim.”

Metin Oktay, “Gel birlikte birahane açalım” dedi

“Göztepe’ye 1962’de geldim. Metin Oktay tanıştığımız günden öldüğü güne kadar çok iyi arkadaşımdı. Milli takımda benimle çok ilgilenmişti. ‘Ben milli takımı bıraktığımda gözüm arkada kalmayacak’ derdi. Futbolu bırakmadan hemen önce Kardıçalı Han’ında ‘Gol Pub’ isimli birahane açtı. Bir gün yanına gittiğimde karşılıklı bira içerken ‘Fevziciğim Güzelyalı’da bir yer açalım. Madem gol krallığına ortak olduk, Kral Birahaneleri’ne de ortak olalım’ dedi. Birahanem olursa alkolü fazla kaçırırım diye kabul edemedim. Metin ağabey alkole zaten çok düşkündü. 1969’da ikimiz de 17’şer gol attık. Onun bir daha gol kralı olma ihtimali yoktu çünkü futbolu bırakıyordu. Ben olabilirdim. Öyle olunca ben de krallığı Metin ağabeye verdim. Bir daha gol kralı olamadım ama pişman da olmadım. ‘Krallık ona yakışır’ dedim. Fevzi Zemzem daha sonra gol kralı olmayı başaramasa da "Hiç pişman olmadım, krallık ona yakışır." diyecek kadar da alçak gönüllüdür aynı zamanda. O, Gol Kralı olamadı ama, Gönüllerin Kralı oldu.

Pele ile aynı takımda oynayacaktım

O dönem Amerika’da ve dünyada Cosmos fırtınası esiyordu. Cosmos Fevzi’yi istemişti.. Fevzi, “Ne işim var orada dedim. Gitseydim Pele’yle birlikte oynayacaktım. Uçak biletimi bile göndermişlerdi. İyi de para veriyorlardı ama gitmedim. Dillerini bilmiyordum, nasıl yaşadıklarını bilmiyordum. Bana macera gibi gelmişti. Göztepe’de çok uzun yıllar oynadım ve derin izler bıraktım. Güzel şeyler yaptığıma inanıyorum. Herkes devrini yaşıyor. “

Göztepe bizi, biz Göztepe’yi zirveye taşıdık

“Göztepe’de son olarak 1972-73 sezonunda oynadım. Avrupa’da iki kez çeyrek final, bir kez yarı final oynadık. Belki çeşitli etkenlerden dolayı lig şampiyonu olamadık ama hep zirveyi zorladık. Üç kez Türkiye Kupası finali oynadık ikisini kazandık. Birisini yazı tura ile kaybettik. İki kez Cumhurbaşkanlığı Kupası finali oynadık birini kazandık… A Milli Takım’da Ali, Nevzat ile Göztepe’nin banko oyuncuları olduk. 11 yıl formasını giydiğim Göztepe’de 144 gol atarak başarılması zor bir rakama ulaştım. 23 kez de A Milli oldum.

Adnan Süvari ile çalışmak ayrıcalıktı

Adnan Süvari ile çalışmak bizim için büyük şanstı. Adnan hoca altı dil biliyordu. Avrupa’ya gitmeden önce öğretmen gibi tahtanın başına geçer bize dil çalıştırırdı. Onu hiç sakallı görmedim. Futbolcusuna saygı duyardı. 11 yıl bizim başımızda kaldı. Eskiden teknik direktör olmak için bir ay C kursuna gidilirdi. Sınavı kazanırsanız iki yıl staj yaptırırlardı. Ondan sonra B kursu. Onun da sınavı ve iki yıl stajı var. A lisans da aynı şekilde. Bir de diplomayı alabilmek için tez hazırlamanız gerekirdi. Teknik direktör olunca onu çok daha iyi anladım ve onun felsefesini takımlarıma yansıtmaya çalıştım. Şimdi 15 günde teknik direktör olunuyor. Ben teknik direktörlüğümde Göztepe’yi, Samsunspor’u ve Diyarbakırspor’u şampiyon yaptım. Birçok kulübü düşmekten kurtardım. Bin 500’e yakın futbolcu yetiştirdim.

Teknik direktör olarak başarılıydım

“Çalıştırdığım ilk takım Göztepe genç takımıydı. Daha oynadığım yıllarda altyapıya bakıyordum. O zamanlar teknik direktör olmak zordu. Federasyona iki kere stajyerlik dosyası gönderiliyordu. Biz yedi senede teknik direktör olduk. C kursunu bitirip iki sene stajyer oluyordun, B’yi bitirip yine iki sene, A’yı bitirip bir yıl sonra tez hazırlayarak teknik direktör oluyordun. Bizim devrede Candan Dumanlı, Yılmaz Gökdel, Gürsel Aksel hep yedi senede yetişti. Göztepe’de oynarken antrenman bittikten sonra Gürsel Abi’yle beraber gençleri çalıştırıyorduk. Bu şekilde staj dosyası hazırladık.”

Göztepe’yi şampiyon yaptı Orduspor’u Avrupa’ya taşıdı

Göztepe’de futbolcu olarak destanlar yazan Fevzi antrenörlük döneminde de büyük başarılar yaşandı. Küme düşen Göztepe’yi yeniden bugünkü adıyla Süper Lig’e taşıyan Fevzi Zemzem’in, teknik direktörlük kariyerindeki en büyük başarısı, 1978-1979 sezonunda çalıştırdığı Orduspor'un, 1. Lig'i üçüncü sırada tamamlayarak ertesi sezon tarihinde ilk kez Avrupa kupalarında mücadele etmesi olmuştu.Bunun dışındaki diğer başarıları; 1981-82 sezonunda Ssamsunspor'u, 1985-86 sezonunda da Diyarbakırspor'u bugünkü adıyla Süper Lig’e çıkarmasıydı.

Büyük Şenol, Tanju Çolak, Mahmut ve Arif de onun talebesi

Buldozer kendisi gibi Türk Futbolu’na büyük emekler vermiş futbolcuları bulup yetiştirip büyük hizmetlerde bulunmuştu… “Göztepe’den sonra çalıştırdığım ilk takım Orduspor oldu. Ligin dibinde almıştım Ordu’yu. Sonra yukarılara çıktık ve Ordu’yu tarihinde ilk kez UEFA Kupası’na taşıdık. Çekoslovakya’nın Banik Ostrava takımına şanssız şekilde elendik. Fenerbahçeli Şenol’u santrfor Mahmut’u, sağaçık Arif’i orada vitrine çıkardım. Dört milli oyuncu dünya kadar para aldılar. O sezon Galatasaray düşme potasına girmişti. Bizimle berabere kalınca kurtuldu.”

Dönemin en iyi golcüleri onun elinden çıktı

“Tanju Çolak da benim talebem. 1982’de Samsunspor şampiyon olduğunda teknik direktör bendim. On ay boyunca Dobi Hasan, Tanju ve Murat ile özel çalıştım. Takımı aldığım zaman beş maçta bir puanla ligin dibindeydi. Ligin sonunda benim forvetim 87 gol atıp takımı şampiyon yaptı. Tanju 450 bin liraya Galatasaray’a gitti. Büyük paraydı o zaman. Dobi Hasan 400 bin liraya Trabzonspor’a, Murat 375 bin liraya Karşıyaka’ya transfer oldu. Onların hepsi golcü olmuştu. Dobi Hasan o kısa boyuyla milli takımda santrfor bile oynadı. “

Tanju Çolak’ı nasıl keşfetti

“Tanju Çolak Samsun’da alt yapıda… Bir gün benim oğlumu alıp gezmeye götürdü. Oğlum da o zaman küçük. Ben göndermek istemesem de Tanju alıp akşama kadar gezdirdi. Akşam da oğlumu sırtında geri getirdi. Oğlum ondan ayrılmadan önce Tanju’nun peşinden koşup yanaklarından öpünce duygulandım. Daha 17 yaşındaydı. Dobi Hasan, Tanju ve Murat Şimşek’le 10 ay, haftada iki gün özel çalıştık. Sonunda Türkiye’nin en iyi oyuncuları oldular ve iyi paralar kazandılar. Her karşılaşmamızda, ‘Sayende ekmek yedik’ derler. Bir gün Tanju’yla karşılaştığımızda, ‘Ne istersin hocam benden?’ dedi. ‘Hülya Avşar’ı bırak eşine dön’ dedim. Tanju o dönem o işlere çok takıldı, kendisine zarar verdi. “

Para oldu mu Fatih terim, olmadı, mı Fevzi Zemzem

“O yıllarda ne zaman Göztepe kulübünde para kalmaz, bizi ararlardı. Gelsen bir türlü, gelmesen bir türlü. Kıramıyorsun, çünkü yıllarını vermişsin. Geldiğin zaman da en zor şartlarda geliyorsun. Onun için böyle anlarda pek başarılı olunmaz. Parasını pulunu alamayan futbolcudan verim alamazsın. Oysa biz geldiğimiz zaman daha fazla imkân sağlamaları gerekir. Bizden sonra para buldular, o zaman Fatih Terim’i getirdiler. Biz gelmesek bu sefer taraftar, Çağırıldığı halde neden gelmiyor” diye soracak. Onun için yirmi sene mümkün olduğunca dışarıda kaldık. Fakat çalışmalarımız hep yarım kaldı. Sonunda, ‘Ben bu işin adamı değilim’ deyip antrenörlüğü de bıraktım.”

Göztepe nereden nerelere geldi

“Ben geldiğimde Göztepe’nin iki minibüs taraftarı vardı. Bunların yarısı Karataş’ta oturan Musevilerdi. Beyefendi bir taraftar grubumuz vardı. Alsancak’ta sağ tarafta oturur, galip geldik mi alkışlar, yenildik mi sessiz sedasız stattan çıkarlardı. Sonra bu taraftar çığ gibi büyüdü. Türkiye’nin her tarafında Göztepe sempatizanları oluştu. O dönemde en fazla taraftar Karşıyaka, sonra Altınordu’daydı. Şimdi en fazla Göztepe’nin taraftarı var. Şu anda temel olarak kırk-elli bin taraftar mevcut. Takım başarılı olduğu zaman bu rakam altmış-yetmiş bine çıkar çünkü kasabalarda da Göztepe’yi desteklerler. Bu taraftar öyle bir taraftar ki, bir benzeri yok, olamaz… Bizden sonra amatör kümelere giderken bile seyirci sayısı çığ gibi büyüdü. Biz Avrupa’da tarih yazdık Türkiye lig şampiyonlukları yaşayabilirdik. Birçok kupada bizim zaferlerimizin ismi var. Bizden önceki dönemlerde de ağabeylerimizin önemli başarıları var. Ama bana sorarsanız Göztepe’nin en büyük güvencesi nedir diye tek kelimeyle “taraftarı” derim. Göztepe’yi şaha kaldıran yöneticiler ve futbolcular olduğu gibi Göztepe’ye yakışmayan yönetici ve futbolcular da oldu… Ama kulübüne, formasına, amblemine sımsıkı sarılan hep Göztepe taraftarı oldu… Onlar var olduğu sürece Göztepe’nin sırtı yere gelmez…

Göztepeli Fevzi Zemzem Türk Futbol Tarihi’nin en önemli golcülerinden birisi olarak tarihe geçti. Lefter onun idolüydü, taçsız Kral Metin Oktay rehberi oldu… Onlarla Milli Takım’da birlikte futbol oynama şerefine nail oldu. Tanju Çolak, Dobi Hasan ve Murat ise talebesiydi… O bir kraldı, kral gibi yaşadı ve krallar gibi bir kariyerle Futbol Tarihi’ne adını yazdırmayı başardı…