EKONOMİ

Şimşek'ten enflasyon mesajı: Tünelin ucu göründü

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Merkez Bankası'nın son anketine dayanarak enflasyon beklentilerinde iyileşme olduğunu ve bunun dezenflasyon sürecine destek verdiğini açıkladı. Ancak piyasa profesyonellerinin %22,8'lik iyimserliğine karşın, hanehalkının beklentisinin hala %54,1 seviyesinde olması, ekonomi yönetimi ile sokağın gerçekliği arasındaki derin uçurumu gözler önüne seriyor. Şimşek, "acı reçete" olarak bilinen programı kararlılıkla uygulamaya devam edeceklerinin altını çizdi.

Abone Ol

Türkiye ekonomisinin bir numaralı ve en yakıcı gündem maddesi olan enflasyonla mücadelede, ekonomi yönetiminin en yetkili isminden dikkat çeken bir değerlendirme geldi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımla, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından yayımlanan Ağustos 2025 dönemi "Sektörel Enflasyon Beklentileri" anketinin sonuçlarına ilişkin iyimser bir tablo çizdi. Bakan Şimşek, beklentilerdeki düşüş eğiliminin, fiyat istikrarını sağlama hedeflerinin en önemli parçası olan dezenflasyon (enflasyonun artış hızının yavaşlaması) sürecini desteklediğini belirtti. Bu açıklama, hükümetin uyguladığı ekonomi programının ilk olumlu sinyallerini verdiği şeklinde yorumlanırken, anketin detayları ise toplumun farklı kesimlerinin geleceğe dair beklentileri arasında ne denli büyük bir fark olduğunu bir kez daha ortaya koydu.

Bakan şimşek'ten 'beklentiler iyileşiyor' mesajı

Ekonomi yönetiminin mimarı olarak kabul edilen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, X hesabı üzerinden yaptığı kısa ama net açıklamasıyla piyasalara ve kamuoyuna önemli bir mesaj verdi. Bakan Şimşek, "Enflasyon beklentileri iyileşiyor. Beklentilerdeki iyileşme eğilimi dezenflasyona destek oluyor," ifadelerini kullanarak, uygulanan politikaların beklentiler kanalı üzerinden çalışmaya başladığının sinyalini verdi. Şimşek, açıklamasını, programın devamlılığına yönelik güçlü bir taahhütle sonlandırdı: "Fiyat istikrarının kalıcı olarak tesis edilmesi için programımızı kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz." Bu kararlılık vurgusu, seçimler veya olası sosyal baskılar karşısında programdan taviz verilmeyeceği yönünde hem iç hem de dış piyasalara yönelik bir güvence olarak algılandı. Şimşek'in bu olumlu değerlendirmesinin dayanağı ise anketin piyasa katılımcıları bölümündeki rakamlardı.

Piyasalar iyimser, sokak karamsar: İki farklı enflasyon dünyası

Bakan Şimşek'in dikkat çektiği iyileşme, anketin "piyasa katılımcıları" bölümünde kendini gösteriyor. Bankacılar, ekonomistler ve yatırım uzmanlarından oluşan bu profesyonel grup, 12 ay sonrası için yıllık enflasyon beklentisini %22,8'e düşürdü. Bu oran, ekonomi yönetiminin uyguladığı sıkı para politikasının orta vadede sonuç vereceğine dair piyasalardaki inancın bir yansıması. Ancak anketin bütününe bakıldığında, madalyonun diğer yüzünde bambaşka ve daha karamsar bir gerçeklik göze çarpıyor. Aynı ankete göre, üretimin ve istihdamın kalbi olan reel sektör temsilcilerinin enflasyon beklentisi %37,7 seviyesinde. Asıl çarpıcı veri ise, enflasyonu her gün mutfağında, faturasında ve kirasında doğrudan yaşayan hanehalkı cephesinden geliyor. Vatandaşın 12 ay sonrası için enflasyon beklentisi, hala %54,1 gibi oldukça yüksek bir seviyede bulunuyor. Piyasa profesyonellerinin beklentisi ile sokağın beklentisi arasındaki 31 puanı aşan bu devasa makas, enflasyonla mücadelenin en zorlu ayağının, vatandaşın alım gücündeki erimeyi durdurmak ve sokağın beklentilerini kırmak olduğunu gösteriyor.

'Acı reçete' devam edecek mi: Kararlılık vurgusunun anlamı

Bakan Şimşek'in "programımızı kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz" şeklindeki ifadesi, kamuoyunda "acı reçete" olarak bilinen politikaların süreceği anlamına geliyor. Bu ekonomi programı, temel olarak enflasyonu düşürmek için toplam talebi baskılamayı hedefliyor. Bunun araçları ise yüksek faiz oranları, krediye erişimin zorlaştırılması ve kamuda harcama disiplini gibi adımlardan oluşuyor. Bu politikalar, teorik olarak enflasyonu kontrol altına alırken, aynı zamanda ekonomik büyümenin yavaşlaması, işsizliğin artması ve vatandaşın borçlanma maliyetlerinin yükselmesi gibi yan etkileri de beraberinde getiriyor. Piyasa katılımcılarının iyimserliği, bu acı reçetenin nihayetinde fiyat istikrarını getireceği beklentisine dayanıyor. Ancak hanehalkının karamsarlığı, bu acı reçetenin günlük hayata yansıyan zorluklarından kaynaklanıyor. Dolayısıyla, Şimşek'in kararlılık vurgusu, bir yandan enflasyonla mücadeledeki ciddiyeti gösterirken, diğer yandan toplumun önemli bir kesiminin bir süre daha kemer sıkmaya devam edeceği gerçeğini de ortaya koyuyor.

Beklenti yönetimi: Enflasyonla mücadelenin psikolojik savaşı

Modern ekonomide enflasyonla mücadele, sadece faiz artırmak veya para basmamaktan ibaret değil. Mücadelenin en az bunlar kadar önemli bir boyutu da "beklenti yönetimi"dir. Eğer toplumun geneli, gelecekte fiyatların artmaya devam edeceğine inanırsa, bu beklenti kendi kendini gerçekleştiren bir kehanete dönüşür. Çalışanlar daha yüksek maaş zammı talep eder, ev sahipleri kiraları daha fazla artırır, üreticiler maliyetleri artacak diye ürünlerine bugünden zam yapar ve bu sarmal, enflasyonu daha da yukarı taşır. Bu nedenle Merkez Bankası ve Hazine yönetimi, iletişim kanallarını etkin bir şekilde kullanarak geleceğe yönelik olumlu bir beklenti iklimi yaratmaya çalışır. Bakan Şimşek'in yaptığı bu açıklama da, tam olarak bu psikolojik savaşın bir parçası. Piyasa katılımcılarının beklentilerindeki iyileşmeyi öne çıkararak, bu olumlu havanın toplumun geneline yayılmasını ve enflasyonist beklentilerin kırılmasını hedefliyor. Ancak anket sonuçlarının gösterdiği gibi, bu mesajın sokağa ulaşması ve vatandaş tarafından ikna edici bulunması, açıklanan rakamlardan ziyade, çarşı ve pazardaki fiyatların reel olarak gerilemesine bağlı olacak.