Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Genel Başkanı Ergün Atalay, son dönemde artan ekonomik sıkıntılar ve işçi hakları konusundaki tartışmaların gölgesinde hükümete sert eleştiriler yöneltti. Özellikle Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in politikalarını hedef alan Atalay, “Şimşek’in bugüne kadar işçiye dair olumlu bir adımını görmedim, bundan sonra da göreceğimi sanmıyorum” diyerek ekonomi yönetimine olan güven eksikliğini açıkça dile getirdi. Atalay, işçilerin yaşadığı zorlukların, ekonomi politikalarının dar bir bakış açısıyla yönetilmesinden kaynaklandığını savundu.
İşçi maaşları ve geçim sıkıntısı gündemde
Atalay’ın gündeminde en çok yer tutan başlıklardan biri, işçi maaşları ve geçim derdi oldu. “İŞKUR ilan veriyor, gazeteler ilan veriyor, işçi bulamıyoruz diyorlar. Bu ücretle işçi bulamazsınız. 30-40 bin lira ücret kölelik ücreti” diyen Atalay, patronların bu maaşları fazla görmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi. “Patronlar nereye gidiyorsa gitsin. Yani bu ülkede bu işçiye 30.000 lirayı, 40.000 lirayı fazla gören patronlar varsa nereye gidiyorsa gitsinler. Yani ölümü gösterip sıtmaya razı etmenin hiçbir anlamı yok.” sözleriyle işverenlere de net bir mesaj verdi. Atalay, vasıflı işçilerin hızla azaldığını, mevcut ücretlerle nitelikli emekçilerin sektörden uzaklaştığını vurguladı.
Memur sendikalarına da eleştiri var
Sadece hükümete değil, bazı memur sendikaları da Atalay’ın eleştirilerinden nasibini aldı. “"Bazı memur sendikaları da işçiyi öyle görüyor, sanki biz marabayız. Yani burada, affedersiniz, lağımından çöpüne kadar, ekmeğinden savunma sanayisine kadar, yerin altına kadar, özellikle ifade ediyorum, Geçen gün bir yazı... Memur sendikaları müracaat ediyor Cumhurbaşkanlığı'na, diyor ki 'İşçiden amir olmaz.' Değerli arkadaşlar, bu ne demek onu da bilmiyoruz. Sonra bir araştırdık. Düşünün, üniversitede işçi kadrosuna girmiş üniversite mezunu arkadaşlarımız var işçi kadrosunda, 20 senedir çalışıyor.” ifadelerini kullanan Atalay, çalışanlar arasında ayrımcılığa karşı çıktı. “Memur da bizim, işçi de bizim, emekli de bizim. Kimse bizi ayrıştırmasın” diyerek sendikal dayanışmanın önemine dikkat çekti.
Grev yasakları ve mücadele çağrısı
Atalay, geçtiğimiz yıllarda artan grev yasaklarına karşı mücadele mesajı verdi. “Enerji ve karayollarında grev süreçleri başladı. Milli güvenlik gerekçesiyle yasaklansa da emekçinin sesi duyulacak” diyen Atalay, toplu sözleşme süreçlerinde işveren sendikalarının parasal konuları gündeme almak istemediğini, asıl sıkıntıların ise tam da bu noktada yaşandığını belirtti. “Grev hakkını sınırlayan her uygulama, işçiyle işveren arasındaki istişare kültürünü zedeliyor” dedi.
Vasıflı işçi krizi büyüyor
Türkiye’de vasıflı işçi bulmanın giderek zorlaştığına dikkat çeken Atalay, “MSen sıradan bir adam getirip de Milli Denizaltı'yı yapamazsın. Sıradan bir adam getirip dışarıdan, karın lapa lapa yağdığı yerde 80 metre elektrik direğinin tepesinde çalıştıramazsın. Makine Kimya'da arkadaşlarımız emekli oldu. Öyle bir ustaya ihtiyaç var ki, sonra Makine Kimya'nın sendika başkanı arkadaşlarımızı geri döndürdük.” sözleriyle nitelikli işgücünün önemini vurguladı. Atalay, işverenlerin ve hükümetin bu konuda yeterince farkındalık göstermediğini, asıl bedeli ise tüm toplumun ödediğini dile getirdi.
Asgari ücrette değişim talebi
Asgari ücret konusuna da değinen Atalay, mevcut yapının çalışanlar için yetersiz olduğunu ve yeni bir yasal düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu belirtti. “Bu asgari ücretle bir haftayı bile geçirmek mümkün değil. Kanun değişmeden, yapısı değişmeden Türk-İş olarak o masada olmayacağız” diyerek hükümete net bir uyarı gönderdi. Atalay’ın bu çıkışı, asgari ücret tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Toplu sözleşme masasında kritik süreç
Toplu iş sözleşmeleriyle ilgili de konuşan Atalay, işveren sendikalarının parasal konuları masadan kaçırdığını, oysa işçilerin en büyük sıkıntısının ücretler ve sosyal haklar olduğunu söyledi. “27 Şubat’ta 21 maddelik teklif sunduk, hâlâ parasal konular konuşulmuyor. Sıkıntıların tamamı parayla ilgili” diyerek müzakere sürecindeki tıkanıklığa dikkat çekti.
Hükümete ve işverenlere açık çağrı
Basın toplantısının sonunda Atalay, hükümete ve işverenlere seslenerek, “işçinin talebine, sendikacıların talebine bir an evvel kulak versinler. Buradan hükümete bir daha sesleniyorum. İşçinin talebine kulak verin. İşçinin dayanma gücü kalmadı. Şu anda 10 yıllık usta bir işçi ortalama 35.000 lira, 40.000 lira civarında maaş alıyor. Bu maaşlar, bu maaş, şu anda işverenler bizim dışımızda, dışarıdan işçi alıyor” ifadelerini kullandı. Atalay’ın bu çıkışı, işçi hareketinde yeni bir dönemin habercisi olarak yorumlandı.