İzmir’de, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yargılanmasına ilişkin yapılan bir basın açıklamasında yer alan Genel-İş Sendikası İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Deniz Şahin Gümüştekin ve Şube Kadın Komisyonu üyesi Mine Bilir’in “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla tutuklanması üzerine sendikadan tepki geldi. Açıklama, Konak Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basınla paylaşıldı. Açıklamayı DİSK Genel-İş Örgütlenmeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Haydar Kara okudu.
“Bu tutuklama sadece iki sendika yöneticisine değil”
Başkan Yardımcısı Ali Haydar Kara, “Bu tutuklama sadece iki sendika yöneticisine değil, doğrudan sendikal hak ve özgürlüklere, ifade özgürlüğüne ve emek demokrasi mücadelesine yönelmiş açık bir gözdağıdır. Bu hukuksuz uygulama, ülkeyi yönetenlerin kendilerinden farklı düşünenleri bastırma ve örgütlü mücadeleyi sindirme çabalarının yeni bir örneğidir. Genel-İş Sendikası, tarihi boyunca yalnızca ekmek ve ücret için değil; adalet, eşitlik, özgürlük ve demokrasi için mücadele etmiştir. Bugün yaşananlar, bu direngen duruşun cezalandırılmasıdır. Arkadaşlarımızın talebi yalnızca adalet ve demokrasi olmuştur. İfade ettikleri düşünceler Anayasa’nın ve uluslararası sözleşmelerin tanıdığı ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmelidir" dedi.
“Kadınlar susmalı mesajı veriliyor”
Ortada kaçma şüphesi olmamasına rağmen tutuklanan sendikacılara dikkat çeken Kara şunları söyledi;
“12 yaşındaki kız çocuğuna tek başına bakmakla yükümlü olan Mine Bilir tutuklanmıştır. Bir çocuğun annesinden ayrı büyümesi, en temel insan hakkının ihlalidir. Kadınlar, çocukları için daha adil ve özgür bir gelecek inşa etme arzusuyla seslerini yükseltirken buna şiddetle ve cezayla karşılık verilmesi geleceğimizin de cezalandırılması anlamını taşır. Kadınların iş yerinde, alanlarda, hak mücadelelerinde aktif olmaları bastırılmaya çalışılıyor. Bu bir yargı kararı değil, bu bir siyasi mesajdır. ‘Kadınlar susmalı, geri durmalı, boyun eğmeli’ diyen zihniyetin yargı eliyle verdiği bir gözdağıdır. Susturamayacaksınız! Bu hukuksuzluk, yalnızca Genel-İş’e değil; tüm emekçilere, sendikalara, demokratik kamuoyuna verilmek istenen bir gözdağıdır.”