31 Mart yerel seçimlerinin ardından gözler ekonomideki gelişmelere çevrildi. Merkez Bankası’nın faiz oranını değiştirmemesi, piyasalarda nasıl bir etki yaratacak? Enflasyonla mücadelede hangi adımlar atılacak? Ekonomist Doç. Dr. Atilla Çifter, bu soruların yanıtlarını verdi.

Faiz Kararı Beklentileri Karşılamadı

Merkez Bankası, 31 Mart seçimleri öncesinde yaptığı Para Politikası Kurulu toplantısında, politika faizini yüzde 45’te sabit tuttu. Bu karar, piyasalar tarafından olumsuz karşılandı. Zira, yüksek faiz oranı, ekonomik büyümeyi ve yatırımları olumsuz etkiliyor. Ayrıca, faiz oranının yüksek kalması, enflasyon beklentilerini de düşürmüyor.

Migren hastalarına uygulanan aşı yöntemiyle ağrılar azaltılabilir Migren hastalarına uygulanan aşı yöntemiyle ağrılar azaltılabilir

Ekonomist Doç. Dr. Atilla Çifter, faiz kararının beklentileri karşılamadığını belirterek, “Mevcut durumda, yılsonu enflasyonu yüzde 50’nin altında gözükmüyor. Bu da, enflasyonla mücadelede sadece para politikasına güvenmenin yeterli olmadığını gösteriyor” dedi.

Maliye Politikası Nerede?

Enflasyonla mücadelede para politikasının yanı sıra maliye politikasının da rol oynaması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Atilla Çifter, bu konuda yeterli adım atılmadığını söyledi. Çifter, “Mehmet Şimşek, Hazine ve Maliye Bakanı olduğu zaman, lüks ve gereksiz harcamaların azaltılması gerektiğini ifade etti. Ancak, bu konuda somut bir eylem planı görmedik. Ocak ayında bütçe açığı 150 milyar lira oldu. Bu da, maliye politikasının enflasyonla mücadeleye katkı sağlamadığını ortaya koyuyor” diye konuştu.

Enflasyon Hedefi Uzakta

Doç. Dr. Atilla Çifter, enflasyonun temel nedeninin maliyet faktörleri olduğunu belirterek, “Şu an baz etkisiyle enflasyonun mayıs ayında zirve yapacağı ve sonra düşeceği öngörülüyor. Ancak, bu geçici bir durum. Makroekonomi politikalarında eksiklikler olduğu sürece, enflasyon hedefine ulaşmak zor. TÜİK’in açıkladığı TÜFE’de yüzde 50’nin altında bir enflasyon oranı beklemek gerçekçi değil” dedi.

Piyasa Öngörüsü Tutarsız

Doç. Dr. Atilla Çifter, piyasanın enflasyon beklentilerindeki tutarsızlığın, makro model kullanmamasından kaynaklandığını söyledi. Çifter, “Piyasa, ne isteniyorsa ona göre karar veriyor. Örneğin, tüketicilere ‘hissettiğiniz enflasyon nedir, beklediğiniz enflasyon nedir’ diye sorulduğunda, tüketicilerin beklentisi gerçek enflasyona yakın çıkıyor. Ama piyasanın öngörüsü bunun çok altında veya üstünde olabiliyor” dedi. Çifter, dünyada ise makro modellerle enflasyon tahminleri yapıldığını ve bunun daha tutarlı sonuçlar verdiğini kaydetti.

1 Nisan’da Neler Değişecek?

31 Mart seçimlerinin ardından 1 Nisan itibariyle ekonomide yeni bir dönemin başlayacağı söyleniyor. Ancak, bu dönemde hangi politikaların uygulanacağı henüz net değil. Kemer sıkma politikalarının devreye girmesi, ekonomik büyümeyi daha da yavaşlatabilir. Öte yandan, yapısal reformların hayata geçirilmesi, ekonomik istikrarı sağlamak için şart. Bu nedenle, ekonomideki gelişmeleri yakından takip etmek gerekiyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ