Havaların ısınması ve insanların doğayla daha fazla iç içe olmasıyla birlikte, her yıl olduğu gibi bu yıl da Türkiye'nin gündemindeki en önemli halk sağlığı sorunlarından biri olan kene ve ondan bulaşan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı endişesi yeniden alevlendi. Özellikle kırsal kesimlerde ve hayvancılığın yoğun yapıldığı bölgelerde artan vakalar ve sosyal medyada yayılan "kene istilası" iddiaları üzerine, milyonlarca vatandaşın gözü kulağı yetkililerden gelecek resmi açıklamalardaydı. Beklenen açıklama, Sağlık Bakanlığı'ndan geldi. Bakanlık, yaptığı kapsamlı bilgilendirme ile hem mevcut duruma ilişkin en güncel verileri paylaştı hem de kamuoyunda oluşan bilgi kirliliğine son noktayı koyarak, paniğe değil, doğru ve etkili tedbirlere odaklanılması gerektiğinin altını çizdi.
Bakanlık iddialara son noktayı koydu: Kene sayısında patlama yok
Sağlık Bakanlığı, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin coğrafi yapısı ve iklim koşulları nedeniyle kenelerin yaşaması ve çoğalması için elverişli bir ortama sahip olduğunu belirtti. Özellikle otlakların ve meraların bulunduğu, hayvancılığın yaygın olarak yapıldığı bölgelerin keneler için doğal bir yaşam alanı olduğu hatırlatıldı. Ancak son dönemde kamuoyunda endişe yaratan "kene sayısında patlama yaşandığı" yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığı vurgulandı. Bakanlık, "Türkiye'de kene yoğunluğunun önceki senelerden daha fazla olduğuna dair bir tespitimiz bulunmamaktadır" ifadesiyle, mevcut durumun mevsimsel normalin dışında bir anomali göstermediğini net bir şekilde ortaya koydu.
Açıklamanın en kritik mesajlarından biri ise vatandaşların zihnindeki "her kene öldürücüdür" algısını kırmaya yönelikti. "Bilinmelidir ki; tüm kenelerde hastalık etkeni yoktur, yani her kene tutunan kişi hastalığa yakalanmaz" denilerek, paniğin yersiz olduğu, önemli olanın doğru müdahale ve tedbir olduğu mesajı verildi. Bu açıklama, kene ile karşılaşıldığında soğukkanlılığın korunması ve bilimsel yöntemlerin uygulanmasının hayati önem taşıdığını bir kez daha gösterdi.
20 yıllık mücadele: KKKA nasıl takip ediliyor?
Bakanlık, kenelerden bulaşan ve ölümcül olabilen KKKA hastalığı ile mücadelenin aralıksız ve kararlılıkla sürdüğünü de belirtti. Türkiye'de ilk olarak 2002 yılında İç Anadolu Bölgesi'nde dikkat çeken ve kesin tanısı 2003 yılında konulan KKKA vakalarının, ilk günden itibaren çok sıkı bir şekilde takip edildiği bilgisi paylaşıldı. Sağlık Bakanlığı tarafından özel olarak hazırlanan "KKKA Vaka Bildirim Çizelgesi" ve 2011 yılından bu yana aktif olarak kullanılan web tabanlı "KKKA Bilgi Sistemi" sayesinde, ülkenin dört bir yanındaki vakaların anlık olarak izlendiği ve verilerin analiz edildiği vurgulandı.
Bu sistemler sayesinde, riskli bölgelerin belirlenmesi, mevsimsel artışların öngörülmesi ve gerekli önlemlerin zamanında alınması sağlanıyor. Ayrıca, hastalığın teşhisinin sadece Bakanlığın belirlediği referans laboratuvarlarda yapıldığı, hasta sevki ve tedavi süreçleri için ise Türkiye genelinde 19 farklı bölgede özel merkezlerin görev yaptığı belirtildi. Bu durum, Türkiye'nin KKKA ile mücadelede ciddi bir tecrübeye ve altyapıya sahip olduğunu gösteriyor.
Tokat'taki yeni misafir: Asya kaplan kenesi endişesi yersiz mi?
Son günlerde özellikle Tokat ve çevresinde tespit edildiği belirtilen ve kamuoyunda endişe yaratan "Asya Kaplan Kenesi" olarak da bilinen 'Haemaphysalis longicornis' türü kene ile ilgili iddialara da bakanlık açıklamasında yer verildi. Bu kene türünün aslında Doğu Asya'ya özgü olduğu ve Türkiye dışında Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi on farklı ülkede daha bulunduğunun bilindiği ifade edildi.
Açıklamanın en can alıcı noktası ise bu yeni türle ilgili bilimsel veriler oldu. Bakanlık, "Bu kene türünün (Tokat'ta) KKKA virüsünü taşıdığı, KKKA hastalığına neden olduğu ya da bölgede bu hastalığın dışında başka bir hastalığa yol açtığına dair bilimsel bir veri yoktur" diyerek, bu konudaki endişelerin şu an için yersiz olduğunun altını çizdi. Bu kene türüyle ilgili bilimsel çalışmaların ve değerlendirmelerin devam ettiği, ancak vatandaşların alması gereken bireysel önlemlerin kene türüne göre bir farklılık göstermediği önemle vurgulandı.
Kene kâbusundan korunmanın altın kuralları
Bakanlık, kene türü ne olursa olsun, alınması gereken bireysel önlemlerin hayat kurtardığını belirterek, vatandaşlara şu kritik uyarılarda bulundu:
-
Doğru Giyinin: Kene riski bulunan tarla, bağ, bahçe, orman ve piknik alanları gibi yerlere giderken, vücudu tamamen örten açık renkli giysiler tercih edin. Pantolon paçalarının çorapların içine sokulması, kenelerin vücuda ulaşmasını engelleyen basit ama etkili bir yöntemdir.
-
Vücudunuzu Kontrol Edin: Riskli alanlardan döndüğünüzde, kendinizin ve özellikle çocuklarınızın vücudunu (kulak arkası, koltuk altları, kasıklar, saç dipleri ve diz arkası dahil) kene olup olmadığına karşı mutlaka detaylı bir şekilde kontrol edin.
-
Hayvanları Kontrol Edin: Evcil veya çiftlik hayvanlarının üzerindeki keneler de insanlar için risk oluşturabilir. Hayvanların üzerindeki kenelerin de dikkatli bir şekilde temizlenmesi gerekir.
Peki ya kene yapışırsa? Vakit kaybetmeden yapılması gerekenler
Tüm önlemlere rağmen vücuda bir kene yapışması durumunda, paniğe kapılmadan doğru adımları atmak hayati önem taşıyor. Bakanlık, bu durumda yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
-
Vakit Kaybetmeyin: Kene ne kadar uzun süre vücutta kalırsa, hastalık bulaştırma riski o kadar artar. Bu nedenle, kene fark edilir edilmez, hiç vakit kaybetmeden çıkarılmalıdır.
-
Asla Çıplak Elle Dokunmayın: Vücuda tutunan veya hayvanların üzerinde bulunan keneler kesinlikle çıplak el ile öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır. Bu, kenenin taşıdığı virüsün derideki çatlaklardan veya küçük yaralardan vücuda girmesine neden olabilir.
-
Doğru Teknikle Çıkarın: Kene, bir cımbız veya bu iş için özel üretilmiş kene çıkarma kartları yardımıyla, deriye en yakın noktadan, baş kısmından sıkıca kavranmalıdır. Sabit ve yukarı doğru bir hareketle, yavaşça çekilerek çıkarılmalıdır. Keneyi ezip patlatmamaya veya başının içeride kalmamasına özen gösterilmelidir.
-
En Yakın Sağlık Kuruluşuna Başvurun: Kene çıkarıldıktan sonra, ısırılan bölge sabunlu suyla yıkanmalı ve antiseptik bir solüsyonla temizlenmelidir. Ardından, kene tutunması öyküsüyle birlikte en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Hekim, gerekli kontrolleri yapacak ve sizi olası belirtiler konusunda bilgilendirecektir.
-
10 Gün Takip: Kene tutunmasından sonraki 10 gün içinde ateş, baş ağrısı, bulantı, kusma, kas ağrıları gibi belirtiler ortaya çıkarsa, derhal tekrar bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Bakanlık ayrıca, KKKA hastalığına yakalanan kişilerin kan ve vücut sıvıları ile de hastalığın bulaşabildiğini, bu nedenle hasta ile temas eden kişilerin (özellikle sağlık personeli ve aile bireyleri) eldiven, önlük, maske gibi gerekli korunma önlemlerini mutlaka alması gerektiğini belirtti.