Röportaj / Gökçe ADAR

31 Mart yerel seçimlerinin ardından İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve ilçe belediye başkanları, geçirdikleri 100 günü yaptıkları basın açıklamalarıyla kamuoyu ile paylaşmıştı. Devrimci İşçi Sendikaları (DİSK) Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı ise, DİSK’te örgütlü işçilerin yerel seçim sonrası 100 gününü ayrıntılandırarak, süreç içerisinde işçileri sevindiren üç toplu sözleşme imzaladıklarını söyledi.

Yerel seçim sonrası 100 gün işçiler açısından nasıl geçti?

Harika geçti diyebiliriz. Çünkü geçmiş senelerde, Ahmet Piriştina ile başlayan ve günümüze kadar gelen toplu iş sözleşmeleri çok basit olarak geçiştirilirdi. Toplu sözleşme yapmak adına maddeler basitçe yazılırdı. İşçiye herhangi bir sosyal hak tanınmazdı. Bunun en açık örneği ise, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki yetkili sendika konusuydu. Kısa süre önce, yetki sayımı sonucunda, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde yetkili sendika KESK’e bağlı Tüm Bel-Sen oldu. Bu gelişmeyle birlikte 5 bin 700 kişiyi ilgilendiren bir TİS süreci başladı. 20 yıl sonra bu kamu emekçileri ikramiye hakkı ve sosyal haklar kazandı.

Büyükşehir Belediyesi bünyesinde çalışan emekçiler arasında ücret farklılıkları mevcuttu. Sanıyorum, imzalanan toplu sözleşmeler ile bu farklılıklar da ortadan kaldırıldı değil mi?

Evet. Sayın Tunç Soyer, seçim sloganlarında emekçinin yanında olacağına dair söylemlerde bulunuyordu. Bu süreçte bu söylemleri hayata geçirdiğine şahit olduk. Bizi sevindiren bir başka TİS süreci, İZENERJİ şirketinde yaşandı. Sayın Soyer, 5 bin işçinin çalıştığı İZENERJİ’de ki toplu iş sözleşmesinin masa başında sorunsuz ve eylemsiz bir şekilde karşılıklı uzlaşarak bitmesini sağladı. Soyer, eşit işe eşit ücret politikası ile İZENERJİ çalışanlarının ve İZELMAN işçilerinin sosyal haklarını eşitledi. İZENERJİ işçileri, yevmiyelerde yüzde 40, totelde ise yüzde 65 ila 71 arasında bir zam aldı.Öte yandan, İZDENİZ’de de TİS süreci uzlaşarak sona erdi. Bu da bizim için önemli. Çünkü geçmiş yıllarda İZDENİZ çalışanları süreçte anlaşamamış ve greve çıkmak zorunda kalmıştı.

İşçilerin yararlandığı sosyal haklardan yararlanamayan KHK (Kanun Hükmünde Kararname)’lı işçilerin durumlarında TİS sürecinde bir değişiklik yapıldı mı peki?

KHK'lı işçilerimizin hakları gasp edilmişti. Onlara altı ayda bir, yüzde 4 zam veriliyordu. Bu kanun geçtiğinde, asgari ücret bin 603 TL' idi. Şimdi ise asgari ücret 2 bin 20 TL oldu. Asgari ücret farkı bu işçilerin maaşlarına bir türlü yansıyamıyordu. Konak, Karşıyaka, Bayraklı, Bornova, Çeşme ilçe belediye başkanları imzaladıkları toplu sözleşmeler ile KHK’lı işçilerin yaşadığı mağduriyeti giderdi. İZENERJİ’de ise KHK işçilerinin var olan hak kayıplarının bir gıda paketi yardımı olarak yansıtılacağının sözünü aldık. Böylelikle İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde 800’e yakın arkadaşımızın durumunda bir iyileştirme yaşandı.

Umutluyuz

İşçilerin yüz günün devamında bir beklentisi mevcut mu?

Biz, bu yaşananların bir başlangıç olduğunu biliyoruz. Geleceğe umutla bakıyoruz. Yüz günde, yeni doğan bir çocuk bile yürüyemez. Bir altı aylık süre daha tanımak gerekiyor.2020 yılından itibaren İzmir’in, uluslararası gelişen ve insanların insanca yaşayabileceği daha iyi bir kent haline dönüşebileceğine inanıyoruz. Geçtiğimiz günlerde, AKP İl Başkanı Kerem Ali Sürekli, Tunç Soyer’in yüz gününü açıkladıktan sonra, börtü böcek, çiçek kuş, fayton gibi hikayeler ile yüz gün geçiştirildi açıklaması yaptı. Suya, yüzde 10 değil, yüzde 3 zam yapıldı dedi. Bizim AKP politikalarına karşı tutumumuz nettir. AKP, yıllardır emekçiyi, doğayı talan etti. Keşke, kamuyu ve doğayı koruyan kişilere laf söylemese. İzmir Büyükşehir Belediye başkanı mazbatasını alıp, Tarihi Elektrik Fabrikası’nı, 35 Milyon lira bedel ile peşkeş çekilmesine izin vermeden kamulaştırdı. Orasının bilim, kültür, sanat merkezi olarak İzmir’e kazandırılacağına inanıyoruz. Ama Ağrı AKP Belediye Başkanı,bölgedeki kütüphaneyi yıkmak isteyerek yerine pazar yeri kurma fikrini çıkardı.

Tüm bu söyledikleriniz mevcut belediye başkanlarını desteklediğiniz yönde. Size ve işçilere ters gelecek bir durum ile karşılaşırsanız böyle bir destek verici tutum sergiler misiniz?

Bu süreç içerisinde işçilerimizin yaşadığı iyi şeyleri saklayacak değiliz. Olanı doğruca halk ile paylaşıyoruz ancak emekçilere kendi siyasi düşüncemizdeki partinin başkanı dahi olsa, AKP, CHP, İYİ PARTİ, HDP hangi partiden olursa olsun, işçilere karşı bir saldırı bir emek gaspı varsa biz, sözümüzü sakınmayız. Bugün doğru yapılanı nasıl alkışlıyorsak, hakkımızın gasp edildiği yerde de direniş mücadelemizi başlatır ve direniş ateşimizi gider o belediye binası önünde yakarız.

Bu 100 gün içerisinde, Aliağa Belediyesi’nde işçi kıyımı yaşandı. 200’e yakın işçi, işten çıkarıldı. Sizin önderliğinizde, imza kampanyaları ile bu işçiler için mücadele çağrısı yapıldı. İşçi çıkarımlarının devam edileceği iddia ediliyor? Neler söyleyeceksiniz?

Belediye başkanları seçildikten sonra şöyle bir demeç vermiştim; ‘Sevgili Belediye Başkanları, hiçbir siyasal ideoloji ve siyasal düşünce, emekçinin üzerinde değildir. Hangi partinin belediye başkanı haksız ve hukuksuz yere işçi atıyorsa, DİSK onun karşısındadır’ demiştim. Alın terinin üzerinde hiçbir siyaset hesaplaşma olamaz. Aliağa Belediyesi, bir siyaset hesaplaşması içindedir. Bunlar, 3-4 ay önce işe giren işçiler değildir. Serkan Acar, Aliağa’yı pilot bölge haline getirerek, çalışmalar yapmaktadır. Biz, sessiz kalmayacağız. Bu direniş nerede nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın sonuna kadar DİSK olarak arkasında duracağız.

Kıdem Tazminatı da mücadele ettiğiniz bir başka konu?

Kıdem Tazminatı bizim kırmızı çizgimizdir. Kıdem tazminatı gerçekten, çalışanların son kalesidir. Kıdem Tazminatı ortadan kalktığında ihbar tazminatı da ortadan kalkacaktır. Kıdem tazminatı ortadan kalktığı zaman, işçinin işverene karşı bir aidiyet duygusu olmayacaktır. Çünkü; kıdem tazminatını fondan alacağı için işçiyi çok çabuk işten çıkarabilecek duruma gelecektir. Hükümete buradan çağrı yapıyoruz; Tüm sosyal tarafları, mutlaka bir araya getirin. Kulak tıkamayın. Bugün kıdem tazminatı, işçilerinin çocuğunun, eşinin ve geleceğinin ak akçesidir. Birikimidir. Ama hükümet kıdem tazminatına göz dikiyorum derse, bu halk bu işçi, cebindeki paraya el uzatan hırsıza teslim olmaz ve o hırsıza gerekli cevabı verir.

Yeni yargı reformu paketinin hayata geçecek olması ile yerel basın işletmelerinin ekonomik sıkıntı yaşayacağı gündeme gelmişti. Siz de, basın emekçilerinin yanında olduğunuzu belirterek gazetemiz aracılığıyla emekçilere destek vereceğinizi söylemiştiniz?

Evet. Bu yüz gün içerisinde, yargı paketi adında özellikle yerel gazetelerin ekonomik sıkıntı yaşamasını sağlayacak bir teklif getirilmeye çalışılıyor. Bu teklif eğer hayata geçerse, birçok yerel gazete kapanacak, özgür basının sesi susturulacaktır. O kentin sesi gözü kulağı olan yerel gazetelerin ve bu gazetelerde emek veren basın emekçisi kardeşlerimizin her zaman destekçisiyiz. Bu paketin hayata geçmemesi içinde çalışmalar yapmaya hazırız.

Türkiye halkı, emeğe önem veren, liyakata önem veren, kavga etmeyen başkanları onurlandıracaktır

Ben fırsat buldukça hiçbir ayrım yapmadan belediye başkanlarına sesleniyorum. Diyorum ki, ‘Herkesi kucaklayın. Emeğe ve liyakata önem verin’ Çünkü; emek ve liyakat belediye başkanlarını bir adım öteye götürecek, onları iktidara taşıyacaktır. Türkiye halkı, emeğe önem veren, liyakata önem veren, işçilerle kitle örgütleriyle, halkı ile kavga etmeyen belediye başkanlarını tekrar onurlandıracaktır. Bunun bir örneğini, İstanbul seçimlerinde gördük. Kucaklayıcı bir politika ile 6 Mayıs'ta seçimi kazanan Ekrem İmamoğlu'nun başkanlığı iptal edilmesinin ardından ikinci bir kez seçimi kazandı.