CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu CHP tüzük kurultayında konuştu. Kılıçdaroğlu,'Ben yoksam parti de yok' anlayışı egemen olan arkadaşlarımız var. Açık ve net şunu söylüyorum. “Ben yoksam parti de yok” diyenler, kapı burada çıkıp gidebilirler" dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, milletvekillerin izin almadan TV programlarına katılmasına ilişkin olarak ise, "Bugüne kadar ses çıkarmadım. Bundan sonra izin almadan çıkıyorsa bu partide yeri yoktur" diye konuştu.

İşte Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları:

Zaman zaman belli olaylara tepki gösteriyoruz. Sonra bir bakıyoruz o olay sıradanlaşmış. Hükümet medya gücüyle öyle bir algı yaratıyor ki sanki 1 yıldır hapiste yatan gazeteciler normal bir yargılama süreciyle hapiste. Milletvekilleri sanki normal bir yargılama süreciyle hapiste.
Toplum bir süre sonra bunları kanıksamaya başlıyor. Önümüzdeki en ciddi tehlike bu. Bizlere düşen nasıl bu olaylar gündeme geldiğinde onurlu duruşumuzla karşı çıkıyorsa karşı çıkışımız sürekli hale getirmemiz gerekiyor.

Bizim dışımızda bunlara karşı çıkan yok. İktidarın bütün gücüyle CHP'nin üzerine yüklenmesinde “acaba CHP’yi nasıl susturabiliriz” gayreti var.Bakın nasıl bir Türkiye’de yaşıyoruz: Gazeteciler öğrenciler avukatların hapiste olduğu bir Türkiye'de yaşıyoruz. Barış istedi diye kovulan akademisyenlerin olduğu bir Türkiye’de yaşıyoruz. Hapishanelerin tıka basa dolu olduğu bir Türkiye’de yaşıyoruz. Üniversiteleri susturulan bir Türkiye’de yaşıyoruz.Yargı da işgal altında tıpkı demokrasinin işgal altında olduğu gibi. 21. yy Türkiye’sindeyiz insanlar nefes alamıyor düşüncelerini özgürce ifade edemiyorlar.

Gayrı meşru bir referandumla anayasa değiştirildi. Demokratik hukuk devletinin işlevsiz hale getirilmek istendiğini görüyoruz. Önce parti devletine sonra hanedan devletine dönüştürülmek istediğini görüyoruz.

Kemal Kılıçdaroğlu sözlerine söyle devam etti; "Tek adam rejiminin tutsağı haline getirilen bir Türkiye’de yaşıyoruz. 15 yıldır yoksulluğu bitiremediler yoksulluğu yönetiyorlar. Toplumu ayrıştırarak bölerek kendi iktidarını güvence altına almak istediği bir Türkiye ile karşı karşıyayız Kendi çocuklarını askere göndermeyip fakir fukaranın çocuklarını askere göndererek şehit edebiyatı yapan bir Türkiye gerçeği ile karşı karşıyayız.En kritik kararlarda devleti yönetenlerin aldatıldık itiraflarıyla karşı karşıya kaldığımız bir Türkiye gerçeği var. Bu rejimin adı tek adam rejimi bu düzenin adı da haramilerin düzenidir. Her birimize düşen görev: haramilerin saltanatını yıkmadıkça yatağımızda rahat uyuyamayacağız çocuklarımızın yüzüne bakamayacağız. Çünkü biz Kuvayı Milliyeciyiz. Buna karşı çıkanların saflarına ister milliyetçi ister mukaddesatçı ister Atatürkçü olsun hep beraber demokrasiyi savunmak ortak görevimizdir.
Bu mücadelenin öncülüğünü bizler yapacağız.

"BEN NE OLACAĞIM" DİYENLERİN BU PARTİDE YERİ YOK


Bu mücadele bizim ortak mücadelemizdir. Ama bu davaya önce inanmamız gerekiyor. Her birimizin birer dava insanı olması gerekir. Davaya inanan insanların özelliği “ben yarın ne olacağım” diye düşünememesidir. “Ben ne olacağım. Milletvekili olacak mıyım” diye düşünen insanlar dava insanı olmaz.

Dava insanı olanların mevkisi makamları yoktur. “Ben ne olacağım” diyenlerin bu partide yeri yoktur. Hem CHP’li olacaksın hem de bireysel çıkar peşinde koşacaksın. Senin yerin CHP’nin kapsının dışıdır. Bu ülkeye dava insanları kazandırmak için mücadele ediyoruz. Başarıya ulaşabilirsek o zaman Kuvayı Milliyecilerin hakkını teslim etmiş oluruz.

"KAPI BURADA, ÇIKIP GİDEBİLİRLER"


Bir hayli mesafe kat etmemize rağmen halen parti kültürünü hak ettiği oranda partiye yerleştiremedim. Demokratik yarışma kültürü mutlaka bu partiye gelecektir.

“Ben yoksam parti de yok” anlayışı egemen olan arkadaşlarımız var. Açık ve net şunu söylüyorum. “Ben yoksam parti de yok” diyenler, kapı burada çıkıp gidebilirler. Parti kimsenin babasının malı değildir. Hepimizindir, Türk milletinindir. Bu parti savaş meydanlarında kurulan bir partidir. “Ben ne olacağım” diye yola çıkanların bu partide yeri yoktur. 1980 sonrası lümpenleşen bir yapı vardı. O yapıyı yok edene kadar mücadele edeceğim. Türkiye’nin bu kadar derdi varken “ben ne olacağım” diyenler partiye ihanet ediyorlar. Kim seçimler öncesi mahalleye sandık koymazsa partide tutmayacağım. Bürolarda oturup delege yazmanın mantığı yoktur. Delegenin çift kişilikli olmaması lazım. Hem ona hem buna imza veriyorum doğru değildir ahlaki değildir.

Parti üyesi parti militandır. Dişe diş mücadele eder. CHP iktidarı için mücadele eder.

Kemal Kılıçdaroğlu; “Efendim evimde oturayım. Bizim il başkanı seçildiğinde gidip oy vereyim. Sonra tekrar evime döneyim oturayım” bu parti üyeliği değildir.

CHP’lilere yakışan bilgiye dayalı söylemdir. Parti içi, demokrasi disipline uymayacağız anlayışına izin vermez. “Efendim ben milletvekili seçildim. Ne demek grup içi yönetmeliği. İstediğim TV kanalına çıkıp konuşurum.” Yok arkadaş. Konuşamazsın. Bugüne kadar ses çıkarmadım. Bundan sonra izin almadan çıkıyorsa bu partide yeri yoktur.

Tekrarın gücüne inanan bir örgüt istiyorum. Aynı şeyi sürekli tekrar edeceğiz. Tek adam rejimi. Haramilerin düzeni. Bunları her yerde dile getireceğiz.

2019 seçimlerinde demokraside devrim yapacağız ve o devrimi gerçekleştirecek olan da bu ülkenin kadınları.

Eski hastalıklar yüzde yüz bitti mi bitmedi. Bunu ben de biliyorum siz de biliyorsunuz. Ama bunu bitireceğiz bunu yolu yok. Bunu tek başıma yapamam bunu örgütle beraber yapacağız.

Örgüte güveniyorum ve yeni tüzüğü size emanet ediyorum.