Bir dizi programa katılmak için dün akşam saatlerinde İzmir’e gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçaroğlu, İzmir programının son ayağında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği “Etkin ve Demokratik Yerel Yönetimler için Türkiye Muhtarlar Buluşması”na katıldı.

Türkiye’nin 78 ilinden yaklaşık 2 bin muhtarın katıldığı toplantıda, yerel siyaset yapma sürecinde karşılaşılan sorunlar belirlenip çözüm önerileri masaya yatırılacak. 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun yanı sıra, ev sahibi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, İlçe Belediye başkanları, parti ilçe başkanları ve Türkiye'nin dört bir yanında gelen mahalle muhtarları katıldı.

“DEMOKRASİ ÇARKININ İYİ ÇALIŞMASI LAZIM” 

Muhtarları, yerel yönetim çarkının önemli bir çarkı olarak gördüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, “Gittiğim illerde mutlaka muhtar arkadaşlarla toplantı yaparım. Türkiye’nin içinde bulunduğu şartları hepimiz biliyoruz. Biz, yeni bir şeyler yapmak zorundayız. Kavga etmede, ayrışmadan, bölünmeden… Ama bir sat gibi çalışarak ülkemizi inşa etmek zorundayız. Bazen kolunuzda saat taşırsınız Arka kapağını açtığınızda çalışan bir mekanizma görürsünüz. Birden fazla çark vardır. Her bir çark kendi görevini yapar ve bize 24 saati bildirir. Eğer o çark iyi çalışmazsa zamanı doğru örenemeyiz. Türkiye’de geldiğimiz nokta budur. Demokrasi çarkının iyi çalışması lazım. Bu arkın en büyük halkasını muhtarlar oluşturuyor. Çünkü siz seçimle geliyorsunuz Son kurultayımızda 2. Yüzyıla çağrı beyannamesi yayınladık. Bir 100 yılı devirdik. 2023’ten sonra 2. Yüzyıla başlayacağız. 2. yüzyıla başlarken bu ülkede huzurun olmasını istiyoruz. Demokrasinin, gelişmenin, kalkınmanın olmasını istiyoruz. Her mahallede her köyde bütün ülkede huzur istiyoruz. Elbette ki farklı düşünebiliriz ama hepimizin bayrak ve vatan aşkı kaçınılmazdır. Biz bu bayrağın altında huzur içinde yaşamak istiyoruz” dedi. 

“TEMEL MUHTARLIK KANUNUNA İHTİYACIMIZ VAR”

Merkezi iktidarın muhtarlık kurumuna gereken önemi vermediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerinde muhtarlarla ilgili yapılacak yönetimsel çalışmalar hakkında bilgi verdi ve şunları söyledi; “Akademisyen arkadaşalar size muhtarlığı anlattılar. Muhtarlığın geleceğini anlattılar. Bilgi çağında muhtarlığı anlattılar. Ben size muhtarlarla ilgili farklı bir şey anlatacağım. Neler düşünüyoruz muhtarlara ilgili. Neler yapacağız? Bu topraklarda milletvekili seçimlerinden önce muhtarlık seçimi yapıldı. Muhtarlık kurumunun tarihçesi anlatıldı. Ama bu kurum ne kadar önemli ve siyaset bu kuruma yeterli desteği veriyor mu? Siyasi partiler yani devleti yönetenler muhtarlık kurumuna düşündüğünüz değeri ve önemi vermiyor. Diğer vermek ve önem vermek ne demek? Değeri ve önemi nasıl ereceğiz? Muhtarlar vazgeçilmezdir dersek altı boştur. Sen muhtarı değerli ve saygın kılmak için ne yapacaksın? Bunu anlatacağım. 82 kanun tüzük ve yönetmelikte muhtar adı geçer. Bir temel muhtarlık kanunu yok. Temel muhtarlık kanuna ihtiyacımız var. Muhtarların elinin altında görev, yetki ve sorumluluklarını anlatan bir kanun olacak. Bunu yaptık. 105 maddeden oluşan bir muhtarlık temel kanunun taslağını hazırladık. Muhtarlıklara gönderdik. Bunlara bakın eksiğimiz yanlışımız olabilir bize dönün dedik. İki… Seçim olur, belediye başkanları ve muhtar seçimleri olur. Sizin birleşik oy pusulanız yok. Neden yok? Girersiniz kabine beğenemediğiniz muhtarın seçim kağıdını alır cebinize koyarsınız. Sonraki kişi onu bulamaz. Bu siyaset kurumunun muhtarlara önem vermediğin gösterir. Birleşik pusula olur vatandaş seçimini yapar. Muhtarlar için birleşik oy pusulası olmalı. Bunun yanında… belediyelerin binası var. Muhtarların büyük bir kısmının ya binası yoktur ya da derme çatma bir yerde oturur. Sizin neden muhtarlık eviniz yok, neden yapılmaz? Bizim bazı belediyelerimiz, tek tip muhtarlık evi yaptı ve muhtarlara teslim etti. Bütçeden söz edildi. Sizin bir bütçeniz yok. Çünkü siyaset kurumu size önem vermiyor. Sizin bir bütçenizin olması lazım. Bütçe aynı zamanda denetim demektir. Muhtar, doğrudan doğruya kendi mahallesinde bulunan bir kişinin sorunlarını çöze pozisyona gelmeli. Ben bunu ilk dillendirdiğim ‘Muhtara parayı nereden vereceksin’ dediler Oturduğunuz mahallelerde emlak vergisi alınıyor ve belediye başkanlarına veriliyor. Onun yüzde 1-2 ‘si muhtarlara tahsis edilse ayıp mı olur, yanlış mı olur? Başka bir şey daha… Biz sadece muhtarlık kurumunu değil belediyeyi de güçlendirmek istiyoruz. Gelişmiş ülkelerde motorlu taşıtlar, taşıt alım vergisi vb. vergileri yerel yönetimler yapar. Onun ardından yerel yönetimler sorunları çöze. Ama şimdi siz kaynak vermiyorsunuz ama soruların çözümünü istiyorsunuz. Biz bu ülkeyi yöneteceğiz. Ülkeyi adaletle, bilgiyle yöneteceğiz. Yanlış yönetim kaynak israfıdır, ,insanlarda travmaya yol açar. Bunu çözeceğiz.

“SOSYAL YARDIMLARI MUHTARLAR DAĞITACAK”

Köy tüzel kişilikleri mahalleye dönüştürüldü. Ama hala köy. Malına mülküne el koydular. Tamamını iade edeceğiz. Ayrıca sosyal yardımları maçına ulaşması için muhtarlar aracılığıyla dağıtmalıyız. Çünkü onların politik bir kimliği yok. Mahallede, köyde sevilir, propagandasını yapar ve seçilir. Biz sosyal yardımları nasıl yapıyoruz? Politikacıya veriyoruz. Yoksulları sıraya diziyor kanalları çağırıyor ve ‘Ben bunu dağıtacağım’ diyor. Bu insanların onuruna saygısızlıktır. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Sosyal yardımları muhtarlar dağıtınca bu sorunlar çözülecek. 

“MUHTARLIĞIN KAMU KURUMU OLARAK GÖRÜLMESİ LAZIM”

Muhtarsınız. Belediye meclisinden sizin mahalleyle ilgili bir karar çıkmış. Mahalleli soruyor ne olduğunu ama muhtar da meclis üyesi olmadığı için bilmiyor. Size söz. Her muhtar, belediye meclisinde kendi mahallesiyle ilgili bir karar alınacaksa o meclise katılacak. Söz ve karar hakkına sahip olacak. Demokrasi katılımcılıktır. Muhtarlık bir kamu görevi olarak sayılmıyor. Çünkü kanun öyle öngörüyor. Mesele belediye başkanı muhtarla ortak proje yapamaz. Yaparsa İçişleri Bakanlığı dava açar. İlgili kanunun değişmesi ve muhtarlığın bir kamu kurumu olarak görülmesi lazım. Türkiye Muhtarlar Birliği yok. Ben söyleyeyim. Ben sizin oyunuza talip değilim. Ben sizin sorunlarınızı çözmeye talibim. Türkiye’nin adaletle, ahlakla, bilgiyle yönetilmesi lazım. Hiçbir devlet bir kişinin iki dudağının arasına telsim edilemez. Devletin organları, liyakat vardır. Devleti liyakatli kişilerin eline verirseniz devleti sağlıklı yönetirsiniz. Bu görev muhtarlara verildiğinde bu, devletin işine gelir. Bu çerçevede kendi hakkınıza sahip çıkmanızı istiyorum. 2. yüzyıla giriyoruz. 2. yüzyılda Türkiye’nin barış içinde büyümesi lazım. Çatışarak, karalayarak değil. Akılla, erdemle, adaletle devletin yönetilmesi lazım. Devlet soyulacak bir organ değildir. Siyaset yapanların cebini dolduracağı bir yer değildir. Siyaset halk için fakir fukara için çalışır. O yüzden sosyal devlet diyoruz. Devleti sosyal olmaktan çıkarırsanız büyük yaralar alırsınız. Size maaş değil ödenek veriliyor. Siz bu hakkı talep etmelisiniz. Bir yere sabahın köründe baskın düzenlenecek gelip muhtarı alıyorlar. Neden sizi alıp götürüyorlar? Muhtar karakolun bekçisi, postanenin nöbetçisi olmamalıdır. Muhtar, onuruyla seçilmiştir, görevinin başındadır.”

“SÖZÜM SÖZ”

Son olarak CHP iktidarında vatandaşlar arasında ayrım yapılmayacağını ve ülke yönetiminin tüm bileşenlerinin gereken değeri göreceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, muhtarlardan da bazı isteklerinin olduğunu ifade etti ve “Sizden isteklerim var. Gençler geldiği zaman onlara şunu söyleyin. Torpilden canları yanmış. KPSS’den yüksek puan almışlar ama torpili olmadığı için mülakatta eleniyorlar Söyleyin. Kılıçdaroğlu geldiğinde mülakatı kaldıracak deyin. Kim ne hak ediyorsa onu alacak. Mahalleli bankalardan tarım kredisi aldı. İktidar olduğumuz ilk bir haftada o kredilerin faizlerini sileceğiz. Buna benzer pek çok uygulamayı yapacağız. Dedim ya adaletle, ahlakla, bilgiyle yöneteceğiz Hiçbir vatandaşı diğerinden ayırmayacağız. Biz böyle çalışmalıyız. Siyaset vatandaşları arasında ayrım yapmaz. Devlet ve siyasi partiler ayrıdır. Siyasi partiler halktan aldıkları yetkiyle devleti yönetirler. Siyasi partiler devlet olmazlar. Vatandaşı ayırmazlar. Vatandaşlarımıza şunu da söyleyeyim: Etnik kimlik üzerinden ayrım yapmayız, inanç üzerinden asla siyaset yapmayız. Hiç kimsenin yaşam tarzına müdahale etmeyiz, saygı duyarız Siz siyaseti nasıl yapıyorsunuz diyeceksiniz. Biz siyaseti sosyal kimlikler üzerinden yapıyoruz. Memurlar, muhtarlar, manavlar, terziler bir sosyal kimliktir. Sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapıp hangi kesimin sorunu varsa onlara çözüm üretmek zorundayız. Şunu unutmayın Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu yoktur. Bütün sorunlar akılcı politikalarla çözülebilir. Ekonomik buhran içindeyiz. Türk lirası kar gibi eriyor. Bu kış zor geçecek biliyorum. Ama az kaldı. Bu günleri atlatacağız. Hep birlikte çağdaş Türkiye’yi birlikte kuracağız. Sözüm söz” dedi.