Güvenlik güçlerinin zanlıların yakalanması için başlattığı çalışmanın devam ettiğini söyleyen Erdoğan, "Yakalandıklarında hesabı sorulacak" dedi. Cumhurbaşkanı vatandaşlara da "Bu tarz girişimlere karşı uyanık olmalıyız" diye seslendi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Din Şurası Kapanış Programı'na katıldı.

Burada bir konuşma yapan Erdoğan, İzmir'de bir Alevi ailenin evine işaret konmasına tepki gösterdi. 

"Son günlerde bazı evlerin kapılarına bazı işaretler konuluyor. Niye? Ülkemizi bölmek, parçalamak için" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Açık ve net söylüyorum Türkiye'de bizim devlet ve yönetim olarak böyle bir sorunumuz yoktur. Bu işaretleri koyanların üzerinde tüm güvenlik teşkilatlarımız özellikle çalışmaktadır. Ve bunlar yakalandıklarında hesabı sorulacaktır. İnsanlarımız arasında nifak tohumu serpilmesine izin vermeyiz. Bu tarz girişimlere karşı hepimiz uyanık olmalıyız."

Cumhurbaşkanı'nın Almanya hükümetine yönelik bir suçlaması da oldu. Irk, dil, mezhep farklılıkları öne çıkarılarak Müslümanlar arasındaki fay hatlarının kenkinleştirildiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Her gün beş vakit aynı kıbleye yönelenler arasına nifak tohumları serpiliyor. Belirli çevreler arasında ayrı bir din gibi yansıtılmaya çalışılıyor. Batı'da pişirilen ve son dönemde ülkemize ihraç edilmeye çalışılan 'Alisiz Alevilik' gibi yıkıcı projelerin toplum içinde pohpohlanmasının gerisinde bu var. Açık ve net söylüyorum Alman devleti Alisiz Aleviliğe ciddi bedeller ödemek suretiyle İslam dünyasında ve özellile ülkemizde bölünmenin tohumlarını ekmek istiyor."

Erdoğan'ın yaptığı konuşmadan öne çıkan diğer başlıklar şöyle:

"Şuraya katkı sunan ilim adamlarımıza teşekkür ediyorum. İstişare bir peygamber geleneğidir. İşin ehline danışmak Allah Resulü'nün benimsediği ve ümmetine öğrettiği bir usüldur. Asr-ı Saadet'ten bugüne kadar Müslümanlar şura geleneğini ayakta tutukları için başarıdan başarıya koşmuşlardır. İstişare kültürünün terk edildiği dönemlerde geriye düştük. Bugün yaşanan sorunların kökeninde bu var. Kendi meselelerini özgürce tartışmayan Müslümanlar başkalarının yönlendirmesine açık hale gelmişlerdir. 

Müslümanlar devayı din kardeşlerinde değil Batı'da arıyor. Kişisel kavgalarını ümmetten üstün gören anlayışın Müslümanlara verecebileceği hiçbir şey yoktur. Sadece karar almakla yetinmedik Aldığımız kararların hayata geçmesini sağladık. Fiiliyata dökülmeyen kararlar yok hükmündedir. Oluşturulacak bir heyet şurada alınan 37 kararın uygulamaya geçirilip geçirilmediğini denetlemeli.

"Dinde ekleme çıkarma olmaz"

Bizim inancımızda din sadece belirli mekanlara hasredilmiş bir olgu değildir. Yaşantımızın her alanını düzenleyen bir dine inanıyoruz. Ömrümüzün sonuna kadar Müslümanca yaşamak için emrolunduk. Rabbimiz Kur-an'ı biz indirdik koruyacak da biziz diyerek muhafaza altına almıştır. Dinde ekleme çıkarma olmaz. Bana uymuyor, zamana uymuyor, hoşuma gitmiyor bahanesiyle kimse nasları inkar edemez. İnsan inandığı gibi yaşamazsa bir süre sonra yaşadığı gibi inanmaya başlar. İslam bize göre değil biz İslama göre hareket edeceğiz. Dogmatik bir anlayışa itibar etmeyeceğiz. Yüzümüzü daima geleceğe dönecek hep ileri doğru gideceğiz. 

"Yeni tavır alınmalı"

Dinle insanın irtibatını koparmaya yönelik girişimlerin arttığı dönemde yeni bir tavır alınmalı. Modern insan sahip olduğu onca teknolojiye iletişim aracına rağmen hiç olmadığı kadar yalnızdır. İnsan sadece kendi fıtratına değil ailesine çevresine toplumuna yabancılaşıyor. Bencillik modern bireyin kabusu ve belirleyici karakterine dönüşüyor. Bireysellikle bağlar zayıflıyor.