CHP içindeki olağanüstü kurultay çağrılarını doğru bulmadığını belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Hayır cephesinin başarısında Kemal Kılıçdaroğlu'nun katkısı yadsınamaz” dedi. Kocaoğlu tekrar parlamenter sisteme dönülmesi için yol haritasının 'Hayır' cephesiyle beraber belirlenmesi gerektiğini de ifade etti.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, CHP'li belediye başkanlarının Ankara'da yaptığı toplantının ardından Halk TV'de Lale Özan Arslan'ın sunduğu Günün Manşetleri programına katılarak gündemle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. CHP'nin karıştırılmak istendiğini belirten Kocaoğlu, parti içi disiplinin mutlaka sağlanması gerektiğini belirtti. Kocaoğlu, “Ben partiye zarar verenlerin, hem partinin hem de ülkenin geleceği açısından mutlaka disipline edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ülkeyi yönetmeye aday parti şu anda CHP. Partimizin yıpratılmaması gerek” şeklinde konuştu.

Referandum da Hayır çıktığına gönülden inandığını belirten Kocaoğlu, “Benim de şahsi kanaatim, sandıktan kesinlikle ‘Hayır’ çıktığıdır. İspat et deseler edemem. Çünkü bizim seçim sistemimizde bunun ispatı son derece zor; hemen hemen imkansız. Kesinlikle ve kesinlikle hayır çıktığına inanıyorum. Bu memlekete hukuk devletini getiren, bu memlekete demokrasiyi getiren Cumhuriyeti kuran parti, hukuki zeminde bunun peşini sonuna kadar takip etmek zorundadır.”

"UZLAŞMAYI SAĞLADI"

Kocaoğlu sözlerine şöyle devam etti: Şu anda CHP’nin problemi, genel başkan problemi değil! Şimdi bir referandum sonucu var. Bu sonucu beğenin, beğenmeyin; Sayın Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığındaki CHP o uzlaşmayı sağladı. Hayır etrafında büyük bir cephe oluşturuldu. Bunda herkesin katkısı var; Kılıçdaroğlu’nun da katkısı var. Olağanüstü kurultayın hiçbir anlamı yoktur. Zaten olağan kurultay süreci başladı. Bu arada aday olmak isteyen arkadaşlar da daha iyi hazırlanır. Önemli olan Ahmet Efendi’nin genel başkan olmasından ziyade, ülkenin darboğazdan çıkmasıdır. Koltuk sevdasından mutlaka vazgeçmemiz lazım.

"YOL HARİTASI BELİRLEYELİM"

Bir başarı var ortada ve bu başarı, sadece CHP’nin başarısı değil. Bunu herkesin bilmesi lazım. Yüzde 49’un üzerine hesap yapmak son derece yanlış. Burada kimlerin oyları olduğu da apaçık ortada. Biz şunu konuşmalıyız: Bu hayır cephesindeki siyasi partiler, oluşumlar, sivil toplum örgütleri, kim varsa, bunlarla beraber yol haritasını nasıl belirleyebiliriz? 2019’da biz neyi oylayacağız? Cumhurbaşkanlığını oylarken neyi oylayacağız? Tamam Cumhurbaşkanını seçeceğiz ama bizim anayasamız bizim kültürümüze uygun mu? Biz anayasanın değişmesini istiyor muyuz? Parlamenter sisteme geri dönmek istiyor muyuz? Hukuk devletinden yana mıyız? Demokrasinin gelişmesini, insan haklarının gelişmesini, özgürlüklerin gelişmesini istiyor muyuz? O zaman biz yeni bir anayasayı; bu anayasanın geri dönüşünü, parlamenter sisteme dönecek bir anayasayı, seçim yasasını, siyasi partiler yasasını, bunları konuşmalıyız. Bu işin hukuki boyutu.. Yani rejimin tekrar kazanılması, rejimin tekrar parlamenter sisteme dönmesi. CHP’nin tekrar parlamenter sisteme dönmesi için yol haritasını hayır cephesiyle beraber belirlemesi gerekiyor. Mutabık kalarak, hep beraber içimize sindirerek, tartışarak, tartışırken öğrenerek, toplumun sahiplenmesini sağlayarak, yarından tezi yok bu yürüyüşe başlamamız lazım. İki sene çok uzun gibi gelebilir ama çok kısadır. Hele hele böyle bir iletişim dezavantajı olan hayır cephesinin daha çok zamana, daha çok gezmeye, insanlarla birebir konuşmaya ihtiyacı var. Onun için bugünden başlayarak, o birliği koruyarak ve sürekli üreterek, sürekli teknolojiyi kullanarak bizim çok hızlı ama doğru hareket etmemiz gerekiyor. Şunu gördük; eğer toplum ülkeyi tehlikede görürse, birleşebiliyor. Son referandum da, bunun bir denemesidir. Ve bu denemeden Tük Milleti başarılı çıkmıştır. Bana göre hayır cephesi hata yapmaz, aklı ve bilimi rehber alırsa, her türlü konuyu masada konuşursa, ittifak yaptığı insanlara saygı duyarsa; kavgasız gürültüsüz, doğruları anlatarak, birleştirici bir üslupla devam ederse, işi ‘evet’ten kolay olacak kanaatindeyim.

"CHP'NİN ZAYIF NOKTASI"

CHP’nin en zayıf noktası şu: Biz ekonomiyi konuşmuyoruz. Ekonominin üretmesi lazım. Teknoloji ve katma değeri yüksek ürünler üretmesi lazım. Diyeceksin ki, başka parti bu konuyu masaya yatırdı mı? Hayır! Ama biz eğer 95 yıllık dev bir çınarsak, gelişen koşullarda, değişen dünyada Cumhuriyet Halk Partisi olarak ülkenin ekonomisini sektör sektör; bazı sektörlerde il il, bölge bölge, havza havza masaya yatırıp üretimi artırmanın yollarını aramalıyız. Nerede ne yapacağız? Sanayide ne yapacağız? Tarımda ne yapacağız? Hizmet sektöründe, turizmde, lojistikte, finans sektöründe, borçlanmada ne yapacağız? Bunları açık ve net, herkesin anlayacağı netlikte, kaynaklarıyla beraber anlatmalıyız. Bu ülke zengin bir ülke; problem yok, bunu yapmamız lazım.

"DIŞ POLİTİKAMIZ ÇÖKTÜ"

Dış politikamız da çöktü. Şu anda Türkiye’nin bir dış politikası yok. Bu coğrafyada içerde soğan ekmek, yavan ekmek yer bu millet, sabırlıdır. Yardımlaşmayı sever, vatanına-milletine bağlıdır; niye ben aç kaldım demez ama iş öyle bir noktaya geldi ki, dış politika öyle bir açmaza, öyle bir kördüğüme girdi ki! Oysa Mustafa Kemal Atatürk’ün dış politikası, ekonomik politikası ortada.. Bunları bugüne uydurmak lazım. Atatürkçülük donmuş bir kavram değil! Devletçiliği de, milliyetçiliği de, laikliği de, halkçılığı da, hepsini bugüne uydurup bunları çıkıp tek tek, kapı kapı dolaşıp herkese anlatmamız lazım.

"İKTİDAR YOLU YERELDE"

Genel iktidar yerel iktidardan geçer. CHP İzmir’de, Ahmet Piriştina ile beraber 4 dönemdir iktidarda.. Ama İstanbul ve Ankara’yı almadan iktidar olmanız çok zor. Olsanız da orada durmanız zor. Dünyada da gelişmiş ülkelerde siyaset yerelde yapılıyor, kalkınma yerelde başlıyor. Türkiye’de ilk defa uyguladığımız yerelde kalkınma modelimiz gelişmiş ülkelerde yıllardır uygulanıyor. İzmir’in nasıl kalkınacağını en iyi biz biliyoruz; yerel yöneticiyiz. Hükumetle uyumlu projeleri tartışabilsek, ülkenin kaynağı da israf olmayacak.