Ankara, on yıllardır süren bir diplomatik donukluğu sona erdirme potansiyeli taşıyan, hem bölgesel hem de küresel yankıları olması beklenen tarihi bir buluşmaya ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Aralarında 1993'ten bu yana kapalı olan sınırlar ve kurulmamış diplomatik ilişkilerle sembolleşen derin bir güvensizlik ve anlaşmazlık bulunan iki komşu ülke, Türkiye ve Ermenistan, normalleşme yolunda bugüne kadarki en üst düzey teması gerçekleştirmek üzere bir araya geliyor. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın resmi daveti üzerine, 20 Haziran Cuma günü Türkiye'ye kritik bir ziyaret gerçekleştirecek. Bu ziyaret, sadece iki ülke arasındaki buzları eritme çabası değil, aynı zamanda 2020'deki İkinci Karabağ Savaşı'nın ardından Güney Kafkasya'da tamamen değişen jeopolitik denklemde, yeni bir gelecek inşa etme arayışının da en somut ve en cesur adımı olarak değerlendiriliyor.
30 yıllık donukluğun ardından gelen 'tarihi' davet
Bu buluşmayı "tarihi" kılan, iki ülke arasındaki ilişkilerin geçmişinde yatan derin ve karmaşık sorunlar. Türkiye, Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan Birinci Karabağ Savaşı sırasında, Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarını işgal etmesini gerekçe göstererek, 1993 yılında Ermenistan ile olan kara sınırını kapatmış ve diplomatik ilişkilerini dondurmuştu. O günden bu yana, iki ülke arasında doğrudan bir diplomatik temas kurulmamıştı. Bu 31 yıllık donukluk, iki komşu halkı birbirinden ayıran ve bölgedeki potansiyel işbirliklerini engelleyen en büyük bariyerlerden biri oldu.
Ziyaretin önemini vurgulayan isim ise Ermenistan Meclis Başkanı Alen Simonyan oldu. Simonyan, gazetecilere yaptığı açıklamada, Paşinyan'ın ziyaretinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın davetiyle gerçekleşeceğinin altını çizerek, "Bu tarihi bir ziyaret. Çünkü bu, bir Ermeni liderin bu düzeydeki ilk ziyareti olacak" ifadelerini kullandı. Bu açıklama, ziyaretin Ermenistan tarafında da ne denli önemsendiğini ve bir "devlet ziyareti" statüsünde görüldüğünü ortaya koyuyor. Simonyan ayrıca, görüşmede "bölgesel tüm konuların" ele alınacağını belirterek, ajandanın ne kadar yoğun ve kapsamlı olacağının da sinyalini verdi.
Adım adım normalleşme: moskova'dan ankara'ya uzanan zorlu yol
Aslında bu tarihi zirve, bir gecede alınmış bir karar değil; 2022 yılından bu yana, her iki tarafın da büyük bir sabır ve dikkatle yürüttüğü, adım adım ilerleyen bir "normalleşme" sürecinin bir ürünü. Bu süreç, her iki ülkenin, ilişkileri normalleştirmek ve ön koşulsuz olarak diplomatik ilişki kurmak amacıyla atadığı Özel Temsilciler aracılığıyla başladı. Türkiye adına bu görevi, tecrübeli diplomat Büyükelçi Serdar Kılıç üstlenirken, Ermenistan tarafını ise Meclis Başkan Yardımcısı Ruben Rubinyan temsil etti.
Özel Temsilcilerin ilk buluşması, 14 Ocak 2022'de Rusya'nın başkenti Moskova'da gerçekleşti. Bu ilk temasın ardından, taraflar Viyana'da bir araya gelmeye devam etti. Bu görüşmelerin en somut çıktılarından biri, 1 Temmuz 2022'de Viyana'da yapılan dördüncü toplantıda alındı. Bu toplantıda, iki ülke arasında doğrudan hava kargo taşımacılığının başlatılması ve daha da önemlisi, iki ülke arasındaki kara sınırının üçüncü ülke vatandaşlarının geçişine açılması konusunda bir uzlaşmaya varıldı. Bu adımlar, her ne kadar uygulamada bazı gecikmeler yaşansa da, normalleşme iradesinin somut birer göstergesi olarak kayıtlara geçti. Ayrıca, Paşinyan'ın, 2023'teki seçimlerin ardından Erdoğan'ın yemin törenine katılması da, liderler düzeyindeki diyaloğun kopmadığını gösteren bir diğer önemli gelişmeydi.
Değişen jeopolitik denklem ve 'zangezur koridoru' meselesi
Peki, 30 yıldır atılamayan bu adımlar, şimdi neden atılabiliyor? Bu sorunun cevabı, bölgedeki güç dengelerini temelden sarsan jeopolitik değişimlerde gizli. 2020'deki İkinci Karabağ Savaşı ve Azerbaycan'ın 2023'te Karabağ'da tam kontrolü sağlaması, Ermenistan'ın güvenlik ve dış politika algısını kökten değiştirdi. Geleneksel müttefiki Rusya'dan beklediği desteği bulamayan ve bölgede yalnızlaşan Paşinyan yönetimi, yüzünü Batı'ya ve komşularıyla ilişkilerini normalleştirmeye çeviren daha pragmatik bir politika izlemeye başladı.
Bu yeni denklemde, Türkiye ile ilişkilerin normalleştirilmesi, Erivan için hem ekonomik hem de stratejik bir zorunluluk haline geldi. Türkiye için ise, Güney Kafkasya'da barış ve istikrarın sağlanması, Azerbaycan ile Türkiye arasında kesintisiz bir kara bağlantısı sağlama potansiyeli taşıyan ve son dönemin en çok tartışılan konularından biri olan "Zangezur Koridoru" projesinin hayata geçirilmesi açısından büyük bir önem taşıyor. Paşinyan'ın bu ziyareti, aynı zamanda bu karmaşık bölgesel denklemlerin ve koridor projelerinin de masaya yatırılacağı bir zemin oluşturacak. Ermenistan, Zangezur Koridoru'na karşı kendi "Barış Kavşağı" projesini sunarken, bu iki vizyonun nasıl bir ortak paydada buluşabileceği, görüşmenin en kritik başlıklarından biri olacak.
Masadaki kritik başlıklar: sınırdan ticarete, tarihten geleceğe
Ankara'da gerçekleşecek olan Erdoğan-Paşinyan zirvesinin gündeminin oldukça yoğun olması bekleniyor. İki liderin masasında, sadece sembolik adımların değil, aynı zamanda bölgenin geleceğini şekillendirecek somut ve kritik başlıkların yer alacağı öngörülüyor.
-
Diplomatik İlişkilerin Kurulması: Zirvenin en nihai hedefi, hiç şüphesiz ki iki ülke arasında tam diplomatik ilişkilerin kurulması için bir yol haritası belirlemek olacak. Büyükelçiliklerin karşılıklı olarak açılması, bu sürecin en somut adımı olacaktır.
-
Sınırların Açılması: 1993'ten beri kapalı olan kara sınırlarının, sadece üçüncü ülke vatandaşlarına değil, aynı zamanda Türk ve Ermeni vatandaşlarına ve ticarete tamamen açılması, görüşmelerin en öncelikli maddelerinden biri. Özellikle Alican Sınır Kapısı'nın açılması, bölgedeki ekonomik hayatı canlandıracak dev bir adım olabilir.
-
Ekonomik ve Ticari İşbirliği: Sınırların açılmasıyla birlikte, iki ülke arasındaki ticaret hacminin artırılması, ortak yatırım projeleri ve ulaşım hatlarının yeniden canlandırılması gibi konular da masada olacak.
-
Tarihsel Meseleler: İki ülke arasındaki ilişkileri zehirleyen ve normalleşmenin önündeki en büyük psikolojik engel olan "1915 olayları"na ilişkin farklı yaklaşımların da, en azından diyalog kanallarını açık tutma düzeyinde ele alınması bekleniyor.
Bu tarihi buluşma, bir günde 30 yıllık sorunları çözme potansiyeli taşımıyor. Ancak, en üst düzeyde ortaya konacak olan bu "barış ve diyalog" iradesi, her iki ülkenin de geçmişin yüklerinden kurtularak, ortak bir geleceğe doğru yürüme arzusunun en güçlü ilanı olacak. Zirveden çıkacak olan mesajlar, sadece Ankara ve Erivan'da değil, aynı zamanda Bakü, Moskova, Washington ve Brüksel'de de yakından takip edilecek ve Güney Kafkasya'nın gelecekteki seyrini belirlemede kritik bir rol oynayacak.