MERT YASİN ALPDÜNDAR- İzmir Ticaret Odası (İZTO) ağustos ayı olağan meclis toplantısı, İZTO Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. İZTO Meclis Başkanı Selami Özpoyraz’ın idaresinde yapılan meclis toplantısına İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener’in dışında İZTO meclis üyeleri ve basın mensupları katıldı. Özgener mecliste yaptığı konuşmasında “Orta Vadeli Program’da (OVP) da şimdiye dek verilen beyanatlar ve açıklanan raporlarda olduğu gibi, enflasyonla mücadelenin birincil öncelik olacağını umuyoruz.” dedi.


‘EKONOMİ POLİTİKALARININ EN KRİTİK NOKTASINDAYIZ’

Seçimlerden sonra uygulanmaya başlanan ekonomi politikalarının en kritik noktasında olunduğunu söyleyen İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, “Önümüzdeki 2-3 ayda doğru ekonomik politikaları uygulama kararlılığımız, enflasyonu önümüzdeki 2-3 yılda ne kadar düşürebileceğimizi belirleyecek. Merkez Bankası’nın ve ekonomi yönetiminin son bir ayda ortaya koyduğu enflasyonu düşürme kararlılığının toplumu ikna edici olması gerekiyor.” ifadelerini kullandı. 

Temmuz ayında açıklanan enflasyon raporunun politika yapıcıların kararlılığı, şeffaflığı ve teşhisleri ile ilgili olumlu sinyaller verdiğini sözlerine ekleyen Özgener, “Sonuç olarak; enflasyonla ilgili doğru tespitlerin yapıldığını ve etkin teşhisler konulduğunu görüyoruz. Bu tespitlere yönelik enflasyonunun nasıl düşürüleceğine dair hareket planının net olarak ortaya konması gerekiyor. Teşhisler doğru iken, beklentilerin de doğru yönetilmesinin kritik olduğu bir aşamaya geldik.” diye konuştu. 

‘RASYONEL KARARLARIN KARARLI BİR ŞEKİLDE SÜRMESİNİ İSTİYORUZ’

“Merkez Bankası’nın açıkladığı kapsamlı raporun ardından mevcut politikaları değiştirmeye yönelik adımlarına devam etmesi önemli idi.” diyerek sözlerine devam eden Özgener, “Bu bağlamda, 20 Ağustos’ta bankaları liralaşma stratejisi kapsamında getirisi dövize endeksli olan kur korumalı mevduata yönlendirmeyi sonlandırarak, Kur Korumalı Mevduat’tan çıkış süreci yönünde ilk adımı atmış oldu. Bununla birlikte; bu ayın en önemli gündemi, Merkez Bankası politika faizi artışıydı. Merkez Bankası politika faizi, 24 Ağustos itibariyle 7,5 puan artırılarak %17,5’dan %25’e çıktı. Bu kararı, rasyonel politikalar çerçevesinde atılmış olumlu bir adım olarak görüyoruz. Önümüzdeki dönemde, enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınabilmesi için, Merkez Bankası’nın politika faizi aracını da uygun gördüğü şekilde kullanabilmesi önemliydi ve piyasa beklentilerinin üzerindeki bu artışla olumlu bir etki yarattı. Bu rasyonel kararların benzer hızda ve kararlı bir şekilde sürmesini diliyoruz.” diye belirtti. 


‘ENFLASYONUN YÜZDE 60’IN ÜSTÜNDE OLMA OLASILIĞI YÜKSEK’

Enflasyonun 2023 sonunda yüzde 60’ın üstünde olma olasılığının yüksek olduğunu sözlerine ekleyen Özgener, “Merkez Bankası yine doğru bir teşhisle, 2024 yılı için enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınmasının öneminin farkında olduğunu belirtiyor. Konuşmamın başında belirttiğim gibi bundan sonraki süreç, enflasyonu düşürme kararlılığını göstermesi açısından kritik bir zaman dilimi olacak.” dedi. 

'KREDİYE ERİŞİMDE SIKINTILAR YAŞIYORUZ'

 Reel faizlerin negatifte kalmaya devam etmesinin enflasyon probleminin çözümünü zorlaştıracağını ve geciktireceğini düşündüklerini dile getiren Özgener, “ Atılan adımların doğru yönde olduğunu görüyoruz ama bu hızın ülkemize yetmeyeceği endişesi var. Negatif reel faizlerin etkisini, makro ihtiyati tedbirlerle telafi etmeye çalışmanın sonucunda, son dönemde hepimizin hissettiği gibi “krediye erişim konusunda sıkıntılar” yaşıyoruz." diye konuştu. 

‘MAKRO İHTİYATİ SINIRLANDIRMALAR KREDİYE ERİŞİMİ İMKANSIZ HALE GETİRDİ’

Banka bilançolarına uygulanan makro ihtiyati sınırlandırmaların krediye erişimi imkansız hale getirdiğini yineleyen Özgener, "BDDK, 31 Temmuz tarihinde aldığı karar ile, kredi kartlarında uygulanan taksitlendirme sürelerinin; havayolları, seyahat acenteleri ve konaklama ile ilgili yurt dışına ilişkin harcamalarda uygulanmamasına karar verdi. Bu kararın da etkisiyle özelikle turizm sektöründe kredilerin iyice yavaşladığını, bankaların kredi verememekten, iş insanlarının kredi bulamamaktan yakındığını görüyoruz.  Üyelerimizden bankaların limit güncellemesi yapmaya yanaşmadıkları, limit güncellemesine yönelik bankaların yüksek oranda masraflar çıkarttıkları ve normalden uzun bir prosedür izledikleri, tüm şartlar sağlansa bile krediye erişim konusunun garanti olmadığı, kredilere değişken ve yüksek faiz oranları ile erişim sağlanabildiği, vadelerin düşük olduğuna dair geri dönüşler alıyoruz.  Üyelerimizin bugün en önemli sorunu; nakit akışını yönetmek ve işletme sermayesini fonlamak olarak görüyoruz. Uzun vadeli yatırıma yönelik finansman kaynakları kapalı durumda. Üretimin ve istihdamın artmasının önündeki en önemli engellerden biri olan bu durumu aşmak için yeni finansal araçların ivedilikle hayata geçirilmelidir.” diye vurguladı.  

'KOBİ'LER DEPOLARINDAN İSKONTOLU SATIŞLARA YÖNELDİ'

“Parasal sıkılaştırma sonucunda kaynak maliyetlerinin yükselmesi ve finansmana erişimin azalması, KOBİ'lerin depolarından iskontolu satışlara yönelmesine neden oldu.” diyerek sözlerine devam eden Özgener, konuşmasını şöyle sürdürdü;

 “Bazı firmalar kredi alamadığı için stok satışları ile çözüm bulmaya çalışırken, bazı firmalarda stok maliyetini azaltmak için bu çözüm yoluna gidiyor. Çünkü firmalarımızın hali hazırda bekleyen kredi, çek, hammadde borçları, işçilik ve vergi ödemeleri var. Yanı sıra, ihracata sürekli bir destek çabası olmasına rağmen ülkemizin ithalatını en hızlı artıran ülkeler sıralamasında dünyanın önde gelen ülkeleri arasında olduğunu görüyoruz. Özellikle altın ve enerji ithalatından kaynaklanan bu durum, dış ticaret politikalarımızda bir revizyona ihtiyaç olduğuna işaret ediyor. Bu şartlar altında, ihracatçıların rekabet avantajını kaybetmemesi, cari açığın finansmanının sürdürülebilir olması ve finansmanla uğraşırken dünya genelindeki fırsatları kaçırmamamız önem taşıyor. Verimli ve teknolojik alanları hedeflememiz ve geçen ayki meclis konuşmamda da değindiğim gibi teşvikleri doğru kullanmamız gerekiyor. Üretim ve ticarette çarkların doğru ve verimli işlemesi için donanımlı ve kalifiye insan kaynağının ne kadar önemli olduğunu da birçok kez vurguladık. Ancak ne yazık ki son dönemde, ücret artışlarının, yapısal bir gerilemeye neden olduğunu gözlemliyoruz. Bu nedenle, istihdam piyasalarının esnetilmesi ve kayıtdışılığı engelleyecek bir takım önlemlerin alınması gerekiyor. OECD ülkeleri arasında istihdam maliyetlerinin en yüksek olduğu ülkelerden biriyiz ve en katı mevzuatlardan birine sahibiz. Daha fazla iş imkânı yaratılması için çalışma mevzuatının ödüllendiren bir yaklaşımla ve günümüz teknolojileriyle uyumlu çalışma koşulları dikkate alınarak yeniden düzenlenmesi gerektiğine inanıyoruz. Orta Vadeli Program’da kayıt dışılıkla etkin mücadele konusunda net bir yol haritasının çizilmesi beklentilerimiz arasında.” 

Mehmet Şimşek duyurdu: 6 milyar dolarlık kredi geliyor! Mehmet Şimşek duyurdu: 6 milyar dolarlık kredi geliyor!

‘OVP’DE ENFLASYONLA MÜCADELENİN BİRİNCİ ÖNCELİK OLACAĞINI UMUYORUZ’

Eylül ayında açıklanması beklenen Orta Vadeli Program’ın (OVP) kritik süreçlerden olduğunu dile getiren Özgener,     “Merkez Bankası’nın adımları ile enflasyonu düşürmek için bir alan yaratıldı.  Bu adımların, Orta Vadeli Program ile desteklenmesi gerekiyor. Bu bağlamda, Program ile ilgili önerilerimizi de paylaşmak istiyorum.  Başarılı sonuçlar alınabilmesi için Orta Vadeli Program’ın birincil özelliğinin işlevsellik olması gerektiğini düşünüyoruz.  Bir diğer deyişle; bu Program iş insanlarına önümüzdeki dönemle ilgili bir öngörü verebilmeli ki yatırımlar, harcamalar ve satışlarla ilgili bir yol haritası çizebilelim. İşlevsel bir planın ortaya konabilmesi de ancak içsel tutarlılığın sağlanmasıyla mümkündür. Bu prensipler ışığında, yeni Orta Vadeli Program’da da şimdiye dek verilen beyanatlar ve açıklanan raporlarda olduğu gibi, enflasyonla mücadelenin birincil öncelik olacağını umuyoruz. Ancak bu kez yapılan teşhislere ilişkin atılacak somut adımların ve izlenecek politikaların da net olarak açıklanmasını bekliyoruz.” diye vurguladı. 

Program’da, devletin yönlendirme gücünün güçlü bir şekilde ortaya konması gerektiğinin altını çizen Özgener, “Bu doğrultuda özellikle büyümenin kompozisyonu yani; yatırım, harcama ve tüketimler konusunda bir perspektif verilmesi büyük önem taşıyor.  Bir yandan yatırım, üretim, ihracatın sürekliliğinin sağlanması, diğer yandan ise iç tüketimin kontrol altına alınarak enflasyonla mücadelenin öngörülmesi gerektiği kanaatindeyiz. Önümüzde yerel seçimlerin de olduğunu gözönüne alırsak Orta Vadeli Program’ın ekonomi politikalarında geçim ve seçim arasındaki tercih dengesinin de çok iyi yönetilmesi gerektiğine inanıyorum. Bununla birlikte; Orta Vadeli Program’ın enflasyonla mücadelede ve iç talep konusunda net mesaj vermesi gerektiğine inanıyoruz. İç talebi kontrol etmenin en önemli yolu, tasarrufları arttırmak. Halkın tasarrufa yönelmesinin temel şartı da enflasyonun kontrol altına alınması, geçim koşullarının iyileşmesi ve geleceğe güven duymasıdır. Bu nedenle Kur Korumalı Mevduat’tan çıkış yolunun netleşmesi ve Türk Lirası’nda tasarruf yapılabilmesi için finansal enstrümanların devreye girmesi gerektiği fikrindeyim. Aksi takdirde yatırımların yine konut, 2. el otomotiv gibi alanlarda değerlendirilmesi olasılığını yüksek görüyorum.” ifadelerine yer verdi.  

‘ETKİN VERGİ SİSTEMİ OLUŞTURULMALI’

Etkin bir vergi sisteminin oluşturulmasının iş dünyamız açısından büyük önem taşıdığına dikkat çeken Özgener, “Bir önceki meclis konuşmamda da vurguladığım gibi; ülkemizde dolaylı vergilerin, toplam vergi geliri içerisindeki payı oldukça yüksek. Yanı sıra basit, sade ve uzun yıllar güncelliğini yitirmeyecek, yeni teknolojilere uyum sağlayacak ve uluslararası koşullara uygun adil  ve çağdaş bir vergi sistemine ihtiyacımız var. Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz da, doğrudan vergilerin artırılıp dolaylı vergilerin azalması, vergi sisteminin yenilenmesi ve sadeleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Sayın Yılmaz’ın görüşleriyle, Odamızın vergi konusundaki önerilerinin örtüşmesinden memnuniyet duyduk. Yakın zamanda konuyla ilgili önemli adımlar atılması beklentilerimiz arasında.” dedi. Özgener, son olarak 30 Ağustos Zafer Bayramını kutlayarak sözlerine son verdi. 

Kaynak: MERT YASİN ALPDÜNDAR