EĞİTİM

Okula adım borçla atılıyor

Veliler için yeni eğitim yılı, kırtasiye, kantin, servis ve kıyafet giderleriyle birlikte borç yüküyle başlıyor. Servis ve kantin ücretlerine yapılan zamlar, dar gelirli aileleri daha da zorlarken, esnaf da artan maliyetlerden şikayetçi.

Abone Ol

Okulların açılmasına günler kala dar gelirli aileler için yeni eğitim yılı, heyecandan çok kaygı anlamına geliyor. Defterinden formasına, kantininden servisine kadar her kalem masraf katlanarak artarken, veliler daha ilk zille birlikte borç batağına itiliyor. “Eğitim hakkı” kağıt üzerinde ücretsiz olsa da, sınıfın kapısından girmek bile artık veliler için ağır bir fatura demek.

Özellikle birden fazla çocuğu okula giden aileler için yeni masraf kalemleri ciddi bir maddi yük anlamına geliyor. Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat yeni dönemin pek çok sorunla başladığına dikkat çekerek şöyle konuştu:

“Türkiye’de çok ciddi bir enflasyon var. Pazara, markete gittiğimizde fiyatların TÜİK verilerinin çok ötesinde olduğunu görüyoruz. Sonuçta servisciler de, kantinciler de esnaf. Onların da kira ödemesi, arabalarına benzin koyması, giderlerini karşılaması gerekiyor. Ama eğitimde yaşanan bütün olumsuzlukların bedeli nedense hep öğrencilere ve velilere kesiliyor. Bu ülkede 20 bin lira asgari ücretle geçinmeye çalışan insanlar var. Çocuğuna yemek koyamayan, kıyafet bulamadığı için çocuğunu okula gönderemeyen aileler yaşıyor. Asıl sorumlu devletin ekonomi politikalarıdır.

Servisci, “ne yapalım” diyor; kantinci aynı şekilde “ne yapalım” diyor. Ama mağdur olanların çocuklar olduğu unutuluyor. Mesela çocuk Narlıdere’nin bir mahallesinde oturuyor ama daha iyi okul diye Konak’ta bir ortaokula gönderilmek zorunda kalıyor. Çünkü okulların nitelikleri arasında büyük farklar var. Bazı okullarda güvenlik görevlisi, yeterli yardımcı personel varken bazı okullarda bunlar yok. Eğer her mahallede okulun nitelikleri eşit olsaydı, kimse çocuğunu uzak bir okula servisle göndermek zorunda kalmazdı. İzmir’de bile en fazla 10-20 okulun adı “iyi okul” olarak geçiyor. Halbuki müfredat aynı, öğretmenler aynı. Esnaf gözüyle bakınca mantıklı olabilir ama veliler için bu durum büyük bir yük.”

“Kamusal eğitim yükümlülüklerini yerine getirin”

Kalafat öğrenciler için çağrı yaparak “Eğer bu ülkede 20 milyon çocuğa zorunlu 12 yıl eğitim diyorsanız, bunun beslenmesini de kıyafetini de ulaşımını da sağlamak zorundasınız. Çünkü biz bunu vergilerimizle ödüyoruz. Neden öğrenciler okul saatinde belediye otobüslerinden ücretsiz yararlanamıyor? Bu soruyu kimse sormuyor. Oysa bu kentin çocukları, yarının ülkeyi yönetecek insanları onlar. Kamu hizmeti veren belediye niye öğrenciden para alıyor? Bizim devlete hatırlatmamız gereken şu: Zorunlu eğitim diyorsanız, bu çocukların beslenmesini de ulaşımını da kıyafetini de kitap defterini de sağlamak zorundasınız. Büyük holdinglerin vergi borçlarını bir kalemde silen devlet, çocukların ulaşım giderlerine destek vermeli, gerekiyorsa servislere teşvik sağlamalı. Aksi halde servisçiyle veli, öğretmenle veli karşı karşıya geliyor. Bu da çok adaletsiz bir tablo yaratıyor. Eğitim sistemi böyle büyük sorunlarla başlıyor.” Diye konuştu.

Tost+ayran cep yakacak

İzmir Kantinciler Odası Başkanı Özgür Yavuz artan maliyetlere dikkat çekerek %20 zam geleceğini açıkladı.

“Şu anda fiyat tarifemizde yüzde 20 oranında bir zam var. Normalde fiyatlarımız yüzde 40 artmalıydı ama maalesef bunun hepsini yansıtamadık. Ürünlerde ortalama yüzde 20’lik bir artış olacak. Yani Eylül’de yüzde 20 zam gelecek. Kiralar ciddi şekilde yükseldi. İşletme maliyetlerimiz genel olarak çok arttı. Elektriğe zam geldi, biz üç aydır kapalıyız ama Eylül ayı itibariyle yeni faturaları göreceğiz. Su ücretleri de çok yüksek, hatta fahiş seviyelere çıktı. Personel en büyük sıkıntımız. Hem personel bulmak zorlaştı hem de çalışanları memnun edecek ücret vermekte zorlanıyoruz.
Örneğin tost fiyatımız normal tarifede 75 liraydı. Daha önce valiliğin belirlediği rakam 85 liraydı ama biz o fiyata satmadık. Tostu 60 lira bandında satıyorduk. Şimdi fiyatlar 70–75 lira bandına çıkacak.
Özel okullar farklı bir politika uyguluyor. Orada fiyatlar bizimkinin 5 katına çıkabiliyor. Bizim dört çeşit yemek fiyatımız listede 220 lira görünse de, satış fiyatımız 170 lira dört çeşit yemek veriyoruz. Şu an maliyet 170 liraya dayanmış durumda.”

Esnafla veliyi karşı karşıya getirmeyin

Kırtasiye, kıyafet ve yemek masraflarına servis ücretlerindeki zam talebi de eklendi. İzmir Servisçiler Odası tarafından yüzde 35 oranında zam talep edildi. Talep, karara bağlanırsa ocak ayında yapılan zamla 0-3 kilometre için aylık ücret 2 bin 210 TL, 0-40 kilometre içinse 5 bin 590 TL olmuştu. Yüzde 35’lik yeni zam talebi kabul edilirse, en kısa mesafe 3 bin TL’ye, en uzun mesafe ise 7 bin 500 TL’ye çıkacak.

İzmir Servisçiler Odası Başkanı Erdem Mert, zam talebini akaryakıt, sigorta, yedek parça ve personel maliyetlerindeki artışla gerekçelendirdi:

“Bizim en büyük giderimiz akaryakıt. Biliyorsunuz, dünyada yaşanan savaşlar, özellikle İsrail-İran gerilimi akaryakıt fiyatlarını doğrudan etkiledi. Ama sadece akaryakıt değil; bunun yanında birçok giderimiz var. Sigorta giderlerimiz var. Araçlara kasko ve trafik sigortası yaptırıyoruz, bunlara da %30 zam geldi. Yedek parçalar zaten aldı başını gitti, %150 oranında zamlandı. Şoför çalıştırıyoruz, yardımcı hostes çalıştırıyoruz; onların maaşları, sigortaları var. Dolayısıyla bu kadar fazla giderin olduğu bir ortamda biz de olaya iki taraflı bakıyoruz: Hem öğrenci ve veliler tarafını düşünüyoruz, hem de servis esnafının haklarını korumaya çalışıyoruz. Malum koşullar nedeniyle esnaf zam yapmak zorunda kalıyor, ama veliler de geçinemiyor. Kimse bu yükü kaldıramıyor. Bizim tarifemiz Büyükşehir Belediyesi tarafından yayınlanıyor.”

120 bin lira servis parası isteniyor

Mert, özel okullardaki tabloya da dikkat çekti:

“Esnaf arkadaşlarımız devlet okullarına giden öğrenciler için bu tarifenin üzerinde fiyat talep etmiyor. Ama özel okullar öyle değil. Orada durum çok farklı. Özel okullar, resmi tarifenin 5 katına kadar fiyat istiyor. 120 bin liraya çıkan servis ücretleri var. Bu rakam bizim tarifemizin 3-4 katı. Çünkü özel okullar servisten para kazanma yolunu seçiyor. Kendi servislerini ihaleyle taşeron firmalara veriyorlar. Okul kazanıyor, taşeron kazanıyor; ama bu işi yapan servisçiler, yani benim meslektaşlarım, en son kalan çok düşük bir parayla yetinmek zorunda kalıyor. Sonuçta sıkıntıyı veliler yaşıyor, meslektaşlarım yaşıyor. Biz de bu durumdan mağdur oluyoruz. Özel okulların fahiş servis ücretlerinden biz de şikayetçiyiz.

O yüzden velilere çağrı yapıyorum: Özel okul dahi olsa, okulların anlaşmalı olduğu taşeron firma dışında doğrudan bizim esnaf arkadaşlarımızla birebir anlaşsınlar. Böylelikle servis ücretlerini beşte bir, dörtte bir fiyatına düşürmeleri mümkün olur. “

Şu anda fiyat tarifemizde yüzde 20 oranında bir zam var. Normalde fiyatlarımız yüzde 40 artmalıydı ama maalesef bunun hepsini yansıtamadık. Ürünlerde ortalama yüzde 20’lik bir artış olacak. Yani Eylül’de yüzde 20 zam gelecek. Kiralar ciddi şekilde yükseldi. İşletme maliyetlerimiz genel olarak çok arttı. Elektriğe zam geldi, biz üç aydır kapalıyız ama Eylül ayı itibariyle yeni faturaları göreceğiz. Su ücretleri de çok yüksek, hatta fahiş seviyelere çıktı. Personel en büyük sıkıntımız. Hem personel bulmak zorlaştı hem de çalışanları memnun edecek ücret vermekte zorlanıyoruz.
Örneğin tost fiyatımız normal tarifede 75 liraydı. Daha önce valiliğin belirlediği rakam 85 liraydı ama biz o fiyata satmadık. Tostu 60 lira bandında satıyorduk. Şimdi fiyatlar 70–75 lira bandına çıkacak.
Özel okullar farklı bir politika uyguluyor. Orada fiyatlar bizimkinin 5 katına çıkabiliyor. Bizim dört çeşit yemek fiyatımız listede 220 lira görünse de, satış fiyatımız 170 lira dört çeşit yemek veriyoruz. Şu an maliyet 170 liraya dayanmış durumda.