Nejat Alp’in hayat öyküsü, İstanbul’un Süleymaniye semtinde başlar. Ailesinin kökleri Karadeniz’in hırçın tepelerine, yani Artvin’in Hopa ilçesine dayanıyor. Babası Necmettin Bey, zorluklarla büyümüş, İstanbul’a göç edip ayakta kalmayı başarmış bir Karadenizliydi. Anne Perihan Hanım ise Ayvalık topraklarından taşıdığı sıcaklıkla evin hanımeli kokusunu hiç eksik etmedi. Henüz çocuk yaşta, ekmek parası uğruna erkenden hayatla tanışan Nejat Alp’in yolunu müzik belirledi. Okul korolarında ve semt orkestralarında klavye ile buluştu, gitarla dost oldu; kısa sürede çevresindeki düğünlerde, çay bahçelerinde ilk profesyonel sahne deneyimini yaşadı. Hala hatırladığı, “Müzik olmasaydı ben kim olurdum?” sorusunun cevabını, çocuk yaşta bulmuştu.
İstanbul’un gece dünyasında yükselen bir yıldız
1970’lerin başından itibaren, eğlence hayatı hızla devleşmeye başlarken, taverna kültürü Türkiye’de altın çağını yaşıyordu. Nejat Alp’in o döneme damga vuran güler yüzü ve içtenliği kısa sürede herkesin gönlünü fethetti. Önce lokal barlarda, ardından en popüler taverna mekanlarında yer aldı. O yıllarda İstanbul’un gece hayatı, Kumkapı, Kadıköy ve Beşiktaş gibi semtlerde bambaşka anlam taşır, akşamcıları ve müzikseverleri bir araya getirirdi. Alp, duru sesiyle Balkan ezgilerinden duygusal slow’lara, Çiftetelli’den Türk sanat müziğine kadar geniş bir repertuvar sundu. Özellikle klavyesinin başında müzik yaparken, çevresi ona “Orkestra adamı” derdi. 1980’li yıllarda çıkardığı plaklar ve kasetlerle kısa sürede Türkiye’nin en bilinen taverna müzisyenlerinden biri oldu. “Tavernada Nejat Alp,” “Aşk ve Piyanist” gibi albümler, düğünlerde, eğlencelerde ve arabaların teybinde en çok çalınan eserler arasındaydı.
Müzikte samimiyet ve ailede sade mutluluk
Nejat Alp’in hayatındaki en önemli dönemeçlerden biri, 1983’te Dilek Alp ile yaptığı evlilikti. Bu birliktelikten Melis ve Beste adlarını verdiği iki kız çocuğu oldu. Aile yaşamını her zaman gözlerden uzak tutmaya özen gösteren Alp, sahnede yaşadığı vurgulu hayatı evde bir sükunetle dengeledi. Çocuklarının eğitimi ve gelişimi için sık sık İstanbul’daki sanat camiasını merkeze alan bir yaşam sürdü ancak ilerleyen yaşlarda şehirden, trafik ve yoğunluktan sıkıldığını dile getirdi. Aradığı huzuru 2017’de Bodrum’un Turgutreis beldesinde buldu.
Bodrum’da geçirdiği yıllarda, köy pazarında alışveriş yapan, mandalina toplamaya giden, sabah erkenden yürüyüşe çıkan sade bir mahalleli olarak hayatına devam etti. Arada bir özel mekânlarda sevenleriyle buluşan, sosyal medyada Bodrum’un keyifli günbatımı manzaralarını paylaşan Alp’in bu tercihi, müziğini ve ömrünü daha derinden yaşamaya yönelme isteğinden doğdu. Ailesine ve kızlarına duyduğu bağlılık, onun ritmine hayat boyu yön verdi.
“Sen Miydin Sevgilimi Çalan” ve türkülere dokunan duygu
2006 yılında piyasaya çıkan “Sen Miydin Sevgilimi Çalan” şarkısı, Nejat Alp’in sanat hayatında güçlü bir dönüm noktası oldu. Ozan Beydağı ile yaptığı düet, kısa sürede dillere pelesenk oldu. Duygu yüklü sözleri ve akılda kalan melodisiyle özellikle 2000’li yıllarda müziğin dönüşen mecralarında yeniden yükselişe geçti. Şarkının hikayesi, iki yakın dost arasındaki karmaşık aşk ilişkisine dair dramatik bir hatıra barındırıyor. “Sen Miydin Sevgilimi Çalan” bazen pavyonların gözyaşı dolu sahnelerinde, bazen de arabada dinlenen bir kasetin melodisinde hayat buldu.
Alp’in bu eseri, yıllar içinde TV programlarında, izdivaç yarışmalarında ve birçok filmde kullanıldı. “Sen Miydin Sevgilimi Çalan”ın ardından şarkının çeşitli remixleri, klipleri, düetleri ve sahne uyarlamaları da ortaya çıktı. Milyonlarca kez dinlendi ve taverna kültürünün genç kuşaklarca da benimsenmesini sağladı.
Taverna kültürünün duygusal dili ve halkla bağı
Nejat Alp’in müziği, tipik bir taverna akşamındaki samimiyet ve içtenliği yansıtır. Onun şarkılarında genellikle aşkın hüznü, kayıp duygusu ve dostluğa bağlılık öne çıkar. Taverna müziğinin sıcaklığı, Nejat Alp’in dokunaklı sesiyle birleşince ortaya her kuşaktan insanın kalbini titreten, herkesin hayatında buruk bir anı canlandıran şarkılar çıkıyor. Gerçek bir samimiyet ve sokaktan gelen doğallık hissettiren şarkı sözleri, Alp’in halkın içinden bir sanatçı olma özelliğini perçinliyor. “Bir Garip Yolcuyum Hayat Yolunda”, “Allah’ım Neydi Günahım”, “Ağla Gözlerim Ağla”, “Taverna 2000” gibi eserleri de unutulmazlar arasına girdi.
Dirençli bir sanat hayatı: Yenilik ve sadakatin birleşimi
70’li yıllarda sahneye çıktığı ilk günden bugüne dek, Nejat Alp’in müzik yolculuğu farklı dönemlerin ruhuna hep ayak uydurdu. Dijital müziğin ve sosyal medyanın hayatımıza girdiği son 20 yılda, Alp yeni jenerasyona yakın olmayı bildi. YouTube ve dijital platformlarda adını sıkça duyuran sanatçı, “taverna”nın nostaljik çekiciliğiyle geniş bir dinleyici kitlesine ulaştı. Organizasyonlar, düğünler, büyük konser geceleri ve tekne turlarında sevenleriyle buluştu; yeni düzenlemeler ve akustik performanslarla eserlerini güncel tuttu.
Kısa kısa: Nejat Alp hakkında sıkça merak edilenler
-
Nereli: İstanbul doğumlu ama aslen Artvin-Hopa kökenli bir aileden geliyor.
-
Kaç yaşında: 9 Kasım 1952 doğumlu; şu an 72 yaşında.
-
Çocukları: İki kızı var: Melis ve Beste.
-
Unutulmaz şarkısı: “Sen Miydin Sevgilimi Çalan” 2006 yılında çıktı ve taverna klasiklerinin arasına girdi.
-
Sanat ve yaşam tarzı: Taverna nostaljisinin yeni kuşaklara geçişini sağlayan; samimi, halktan kopmayan, aileye ve dostluğa değer veren bir müzisyen profili.