Bu yıl ilk kez düzenlenen Uluslararası Urla Gastronomi Film Festivali, “Sofradan Beyaz Perdeye: Yemek ve Sinemanın Buluşma Noktası” temasıyla Urla’da başladı. Festivalin “Oyuncunun Felsefesi” başlıklı bölümünde sahneye çıkan Nazan Kesal, hem sanat dünyasına hem de günlük yaşama dair dikkat çeken mesajlar verdi.
“Ulaşılmaz değiliz, hepimiz emekçiyiz”
Urla Dam sahnesindeki konuşmasında Nazan Kesal, oyunculuğun toplumda genellikle ulaşılmaz bir meslek olarak görüldüğünü, ancak gerçekte her meslekte olduğu gibi emek ve işçiliğin ön planda olduğunu vurguladı. “Bizim işimiz tuhaf bir biçimde ekran önünde olduğu için seyirciyle aramızda bir açık ara mesafe bırakıyor. Ulaşılmaz yapıyor bizi. Aslında o büyük, çok büyük bir tehlike oyuncu için. Çünkü aslında ulaşılmaz değiliz,” diyen Kesal, kendisini bir çorap işçisinden ya da tarlada çalışan bir kadından farklı görmediğini belirtti.
“Emekçilik tarafını ben üstleniyorum”
Sanatçı, “Fabrikada çalışan ya da şurada bizim enginar tarlalarında çalışan kadınlarımızdan benim ne farkım var? O tarlada çalışıyor, ben ekranlarda çalışıyorum. Böyle kodladığın zaman felsefesini böyle oturttuğun zaman artistlik tarafı seyirciye kalıyor. Ama işçilik ve emekçilik tarafını ben üstlenmiş oluyorum,” sözleriyle, oyunculuğun da tıpkı tarımda ya da fabrikada çalışan kadınlar gibi emek isteyen bir iş olduğunu vurguladı.
“Kendi kişiliğimi ve oyunculuğumu beslemek önceliğim”
Nazan Kesal, konuşmasının devamında, “Burada özne olan önce kendi benimle, kendi kişiliğime, kendi oyuncu adaylığımı beslemek, büyütmek, yukarı çekmek,” diyerek oyunculuğun özünde sürekli gelişim ve kendini besleme ihtiyacı olduğuna dikkat çekti. Kesal’ın bu sözleri, hem sanat dünyasında hem de kadın emeği konusunda farkındalık oluşturdu.