Haber/Didar DEMİRCİ
Geçtiğimiz günlerde Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye hakkında hazırlanan 2021 yılı raporu kabul edildi. Rapordaki bilgilerden en öne çıkan konulardan biri de ‘cinsiyet eşitliği’ oldu. Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor, hazırladığı 2021 raporunda; Türkiye’nin cinsiyet eşitliği noktasında her geçen gün geriye gittiğini vurguladı. Amor’un hazırladığı rapor, AP Genel Kurulu'nda yapılan oylamada 67'ye karşı 448 oyla kabul edildi. 107 milletvekili çekimser oy kullandı.

BÜROKRASİDE KADIN TEMSİLİ DÜŞÜK

Türkiye’de bürokrasinin üst kademelerinde kadın temsil oranının düşük olduğunu vurgulayan Amor, kadınların iş gücü piyasasına katılımı ve istihdamının da oldukça düşük seviyelerde kalmaya devam ettiğinin altını çizdi. 2021 Türkiye raporunda Amor, “Kadınların TBMM'deki temsil oranı hâlâ düşüktür (yüzde 17.32). Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu'na ve bazı milletvekillerinin bireysel çabalarına rağmen TBMM, ülke genelinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin artırılmasına öncelik vermemiştir. Kadınların yerel düzeyde temsili düşük olmaya devam etmiştir. 30 büyükşehir belediye başkanının sadece 2'si (yüzde 6.6) ve 1.389 belediye başkanının 42'si (yüzde 3) kadındır” tespitini yaptı.

NEFRET SÖYLEMİ ARTTI

Raporda örgütlenme ve ifade özgürlüğü gibi hakların baskılandığına dikkat çeken Amor, “Kadın siyasetçilerin ve kadın örgütlerindeki aktivistlerin gözaltına alınma, soruşturma ve tutuklanma gibi baskılarla sık sık karşı karşıya kalmaları, örgütlenme özgürlüğü, ifade özgürlüğü haklarının kullanılması ve siyasi hayata katılmaları konusunda ciddi bir engel yaratmıştır. LGBTIQ bireylerini hedef alan ayrımcı söylem ve nefret söylemi artmıştır” bilgisini verdi. Öte yandan raporda Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’na (TİHEK) da değinen Amor, “Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) ve Kamu Denetçiliği Kurumu başlıca insan hakları kurumlarıdır. Kamu Denetçiliği Kurumu, yalnızca kamu idaresinin verdiği kararlara ilişkin şikâyetleri işleme alırken ve resen hareket etme yetkisi bulunmazken, TİHEK yalnızca Kamu Denetçiliği Kurumunun görev alanı dışında kalan başvuruları kabul etmektedir. Bu kurumların hiçbiri operasyonel, yapısal veya mali bağımsızlığa sahip değildir ve üyeleri Paris İlkelerine uygun biçimde atanmamaktadır. TİHEK, Ulusal İnsan Hakları Kurumları Küresel Ağı'na akredite olmak üzere başvuru yapmamış ve Eşitlik Organları Standartları konusundaki Avrupa Komisyonu Tavsiyesine uyum sağlamamıştır. Her iki kurumun da başvuruları ele alma konusunda etkililiği çok sınırlıdır. 2020'de, TİHEK 1.363 başvuru kabul etmiş, aralarında cezaevlerinin de bulunduğu 13 kurumu ziyaret etmiş ve Haziran 2021'e kadar 10 ziyaret gerçekleştirmiştir; 10 ziyarete ilişkin raporlar henüz yayımlanmamıştır. Bazı TİHEK üyeleri, toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın hakları, LGBTIQ hakları dâhil olmak üzere temel insan haklarına karşı olumsuz bir tutum sergilemiş ve İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmeyi desteklediklerini ifade etmişlerdir; tüm bunlar Kurumun beyan edilen amaçlarıyla çelişmektedir” ifadelerini kaydetti.

TEHLİKELİ BİR KARAR

Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında ve kadın hakları konusunda ciddi gerileme olduğunun altını çizen Amor, “Mart 2021'de bir Cumhurbaşkanlığı kararının kabul edilmesinin ardından, Türkiye'nin Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nden (İstanbul Sözleşmesi) çekilmesi kadınların ve kız çocuklarının hakları konusunda aleni bir gerileme olduğunu temsil etmektedir. Bu karar, Türkiye'de kadınların ve kız çocuklarının haklarını ve toplumsal cinsiyet temelli şiddetle mücadeleyi zayıflatmakta ve tehlikeli bir emsal teşkil etmektedir. Sözleşme’den çekilmenin ardından medyada kadın örgütlerine yönelik nefret söylemi artmıştır. Temmuz 2021'de Anayasa Mahkemesi, Sözleşme’den çekilme kararına ilişkin yürütmenin durdurulması talebini reddetmiş ve İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmenin, Cumhurbaşkanı'nın yetki alanına girdiğine karar vermiştir” ifadelerini kullandı. Öte yandan Amor, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiği 1 Temmuz günü ‘Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleye Yönelik Dördüncü Ulusal Eylem Planı'nı açıkladığını da raporunda belirtti.