Haber/Didar Demirci
Çocuklarının etkilenmesinden çekindiği için adını gizli tutmayı tercih eden C.S., ‘kadın başına’ sözleriyle başlayan erillikle mücadelesini anlattı. İki çocuğu çok küçük yaştayken eşinden boşanmak zorunda kalan C.S., bugün iki işte çalışıp, hem anne hem baba olup bir de geçimlerini sağlamanın gururunu yaşıyor. Kadınlara da bir mesajı olan C.S., “Tek başlarına ayakta durabilirler. İlla hayatlarında bir sevgili, eş, koca olmak zorunda değil. Kadınlar isterse tek başına da başarabilir” dedi.

AİLEM YANIMDA OLDU
Eşinden boşanma sebebinin hem sözlü şiddet uygulaması hem de üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmemesi olduğunu söyleyen C.S., “Boşandıktan sonra da bana çok desteği olmadı. Arada bir, çok canı isterse çocuklarına bir şeyler alıyor. Çocuklar çok küçükken ayrılmak zorunda kaldım. Şiddete meyilliydi. Kendi görevlerini yerine getiremiyordu. Ben de bu konularda bir şey söylediğimde beni eziyordu. Ayrıldıktan sonra bana baskı yapmayı denedi ancak, ben önünü kestim. Ayrılmak istemedi. O süreç de zor geçti. Ayrılma sürecinde aşağılama mevzularınıdaha da artırdı. Boşandıktan sonra ilk olarak ailemin yanına döndüm. Çünkü çocuklarım çok küçüktü. Ailem bana destek oldu. Babamın özellikle çok desteğini gördüm. Bu kadar bile idare etmeme şaşırmışlardı” diye konuştu.

'BU TÜRKİYE’NİN SORUNU’
Türkiye’deki bekar annelerin maruz kaldığı toplum baskısını kendisinin de hissettiğini dile getiren C.S., “Bu Türkiye’nin genel sorunu. Eşimden ayrıldıktan sonra beni, rahat gezilebilecek, takılacak biri olarak görüyorlardı. Tabii çok ciddi evlenme teklifleri de geldi ancak art niyetli kişiler de oldu. İki küçük çocukla hayatımı tam şekillendirememişim bu noktada birini tanımayı düşünmedim. Çünkü hazır değildim. Çocuklarımı büyütmem ve kendi hayatımı bir rayına sokmam gerekiyordu. Bir süre ailemle oturdum. Babam vefat ettikten sonra ayrı eve çıktım. Bu süreçte hem kendini korumak zorundasın hem çocuklarını korumak zorundasın hem de geçini sağlamak ve ayakta durmak zorundasın. Bu nedenle ek iş yapmak istiyordum. Çocuklar biraz büyünce spora geri döndüm. Orada hakemlik yapmaya başladım. Böylece hafta sonları ek kazancım olmaya başladı. Bıraktığım bir şeyin biraz olsun içindeyim. Şimdi bir eğitmenlik daha yapıyorum. Biraz boş vaktim kalırsa onda da kazanç sağlayacağım. Çünkü iki çocuğum var, gelecekleri var, büyüyecekler. Ben problemlerime takılmak yerine hep çözüm odaklı düşünüyorum. Çünkü bir dert için oturup ağlayacak vaktim bile yok” sözlerini kaydetti.

DİNLENMEYE İHTİYACIM VAR
Herhangi bir yerde çocuklarıyla beraber olmak kaydıyla hayata yeniden başlayabileceğinin altını çizen C.S., “O gücü ben kendimde görüyorum. İnsan bir kere düştüğü yerden kalkınca ‘evet’ diyor ben bunu başarırım” diye konuştu. “Tüm zorluklara rağmen yine de istediklerimi bir şekilde yapabildiğimi düşünüyorum” diyerek sözlerine devam eden C.S., “İki küçük çocuk, çoğu gece uyumuyorlardı. Uykusuz kalıyordum. Sabah uykusuz, yorgun argın işe gidiyordum. Hastalıkta sağlıkta çocukların yanındasın. Banyoya giriyorsun kapıda çocuk ağlıyor. O nedenle önce dinlenmek istiyorum. Uykuya çok ihtiyacım var. Anne olmak çok zor. Çalışmayan bir kadın olsan da çok zor. Eşinden yardım alanlar için de zor ancak bizim gibi olanların çok çok daha zor. Çünkü sorumluluklar 4 katı oluyor” ifadelerini kullandı.

GÜÇLÜ KALMAK ZORUNDAYDIM
Çocuklu bekar bir kadını, erkeklerin ‘kolay lokma’ olarak gördüğünü dile getiren C.S., böyle bir yanlış anlaşılmaya maruz kalmamak için kadınlığını bir kenara koyduğunu söyledi. C.S., “Çok uysal bir insandım ben ama savunma sistemim o kadar gelişmiş ki bazen cinsiyetimi unuttuğum bile oluyor. Mesela erkeklerle konuşurken artık beni kendileri gibi görmeye başladılar. Çünkü beni yanlış anlayıp bana asılmasınlar diye böyle bir koruma mekanizması geliştirdim. Erkeklerin tacizine karşı duvarlarımla hareket ediyorum. Bu toplumda kendimi soyutlama imkanım olmadığı için anca bu şekilde bir mekanizma geliştirdim” diye konuştu. Hayata bakış açısı ve tavrıyla,toplumun bekar annelere olan bakış açısını değiştirdiğini söyleyen C.S., “O kadar güçlü gösterdim ki kendimi artık herkes bana sen halledersin diyerek bakıyor. Ancak benim de yardıma ihtiyaç duyduğum oluyor. Güçlü kalmak zorunda kaldım. Kendi sorunlarımı kendim çözmeyi öğrendim. Bir şey için oturup ağlayacak zamanım yok” dedi.

TEK BAŞINA DA BAŞARABİLİRLER
Kendisi gibi mücadele veren kadınlara da seslenen C.S., “Tek başlarına ayakta durabilirler. İlla hayatlarında bir sevgili, eş, koca olmak zorunda değil. Kadınlar isterse tek başına da başarabilir. Sağlığım el verdiği sürece ayaklarımın üzerinde durdum. Sorun çıkartacak, nazlanacak kimse olmadığı için problemlerimi kendim çözdüm. Param yetmiyor, maaşım mı yetmiyor o zaman ek iş yapmam gerekiyor. Kadınlar da bu yoldan ilerlesin, tek başlarına hayatta durabilirler… Kimin ne düşündüğünü önemsemeden yollarına baksınlar” sözlerini kaydetti.

MÜCADELE ETTİM
C.S., ataerkil düzenin oluşturduğu zihniyete eleştirilerini de sıralayarak, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Dışarı çıktığın zaman ‘nereye gidiyorsun’ diye sorular duyuyorsun. Çalışmaya gittiğinde sormuyorlar ancak gezmeye gittiğinde soruyorlar. Yolda yürürken benim etrafımda ayağıma tökez olanları çekip kenara attım. Düşüncelerle mücadele ettim ve bunları da değiştirdim. Senin ayrı bir kadın olmanın yanı sıra yaşayış tarzın çok önemli. Ben dışarı çıktığımda erkek aramıyorum. Ben bu zihniyetle mücadele ettim. Kendimi anlatmak için herkesin karşısına dikildim. İnsanlara anlata anlata, öğrete öğrete devam edersek bu zihniyetler değişir diye düşünüyorum.Oğlan çocuğu yetiştiriyorum. Kız çocuğu yetiştiriyorum. İkisine de eşit olduğunu öğretiyorum. Ben erkeğim diye bir şey yok. Kadınlara saygı olacak. Saygı ilk olarak kız kardeşi ve benden başlayacak. ‘Sen erkeksin, otur paşam’ yok! Eğer öyle derseniz 10 sene 20 sene sonra bir canavar yetiştirmiş oluyoruz. Bir başka kadına bela olur. Ev işi yapmasının ondan bir şey eksiltmeyeceğini öğretiyorum. Ben bununla mücadele ederken yanlış gördüklerimi de düzeltmek istiyorum.”