ENGİN SARI - Uluslararası Af Örgütü 2022 yılı Yıllık Raporu’nu yayımladı. Raporda en dikkat çeken nokta ise Türkiye, süren insan hakları krizlerine ek milyonlarca kişi için yaşam maliyeti krizinin derinleştiği ülke olarak da yer aldı. Mart ayında Avrupa Sosyal Haklar Komitesi’nin, Türkiye'de “yoksulluk ve sosyal dışlanma ile mücadele için yeterli ve koordineli bir yaklaşımın bulunmadığı” tespitine yer verilen raporda, yüksek enflasyonun milyonlarca kişi için yaşam maliyeti krizini derinleştirdiği belirtildi. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) tarafından yapılan hesaplamaya göre emeklilerin ve dar gelirlilerin gıda enflasyonu yüzde 88-102 aralığında seyrediyor. Yapılan hesaplamaya göre gıda enflasyonu ortalama yüzde 69.3 olarak gerçekleşirken emeklilerde gıda enflasyonu yüzde 88.3 oldu. En yoksul gelir grubu ise gıda enflasyonunu yüzde 102.3 oranında hissederken, en yüksek gelir grubu ise yüzde 51 oranında hissetmiş oldu. Bu durum enflasyonun gelir gruplarına göre önemli ölçüde farklı hissedildiğini ortaya koyuyor.
 

AÇLIK-YOKSULLUK SINIRI

Türk-İş ise yaptığı hesaplamaya göre, dört kişilik ailenin açlık sınırının Mart’ta 9 bin 590 TL'ye, yoksulluk sınırının ise 31 bin 240 TL'ye yükseldiğini duyurdu. Araştırmaya göre bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti' ise aylık 12 bin 470 TL oldu. On iki aylık ortalamalara göre değişim oranı yüzde 114 olarak hesaplandı. TÜRK-İŞ açıklamasında, “Gelir dağılımındaki adaletin daha da bozulması ihtimal dâhilinde. Bunun mümkün olduğunca önlenmesi ve ücretli-maaşlı geçinenlerin milli gelirden aldıkları payların yıldan yıla gerilemesinin önüne geçilmesi için siyasi iradenin ilk başta yapması gerekenlerden birisi vergide adaleti sağlamak olmalı” denildi.


 

YARISI GIDAYA

İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği Başkanı Nesibe Gençer, “İktidarın faiz inadı, kurları yükseltti, ithalatın kapılarını sonuna kadar açtı. Cari açık artarken vatandaş ekmeğini bile alamaz hale geldi. Evini geçindirmek zorunda olan asgari ücretli aldığı maaşın yarısını evinin temel ihtiyacını karşılamaya ayırmak, geri kalanıyla da kirasını ve faturalarını ödemek için 40 takla atıyor” dedi.
 

'KURU EKMEĞE TALİM'

Enflasyon düşmedikçe ve Türk Lirası değer kazanmadıkça bu sistem içinde çalışanın daha da ezileceğini kaydeden Gençer, “Doymak beslenmek demek değildir. Evine et, kıyma, bakliyat alamayıp kuru ekmeğe talim etmek değildir beslenmek. Pahalılık nedeniyle çocuğuna süt, peynir, yumurta yediremeyen bir toplumun gelecek nesillerden beklentisi ne kadar olumlu olabilir? Eğer üreten, düşünen bir toplum olmak istiyorsak öncelikle pahalılıkla savaşmalıyız. Gelişimi sağlayacak olanlar ihtiyaçları karşılanmış toplumlardır” dedi.  

Editör: Yusuf Tomruk