Marmara Denizi merkezli, İstanbul’un birçok ilçesinde hissedilen 4.0 büyüklüğündeki deprem, halk arasında kısa süreli paniğe yol açtı. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), sarsıntının saat 23.36’da, Büyükçekmece açıklarında, yerin 8.16 kilometre derinliğinde meydana geldiğini duyurdu.
Geceyi ayakta geçiren birçok İstanbullu için bu sarsıntı, bir ay önce yaşanan 6.2’lik depremin ardından yeniden tedirginlik yarattı. Sismik hareketlilik sonrası, Türkiye'nin önde gelen iki deprem uzmanı Prof. Dr. Naci Görür ve Prof. Dr. Ahmet Ercan dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Naci Görür: “Kumburgaz fayı üzerindeki hareketlilik sürüyor”
Depremin hemen ardından X hesabından değerlendirme yapan Prof. Dr. Naci Görür, yaşanan sarsıntının Silivri ile Büyükçekmece arasındaki segmentte, Kumburgaz Fayı üzerinde meydana geldiğini belirtti. Görür, bölgedeki hareketliliğe işaret ederek şu ifadeleri kullandı:
“Silivri-Büyükçekmece arasında 4.2 büyüklüğünde bir deprem oldu. Bu deprem, kırılması muhtemel Kumburgaz Fayı üzerinde gerçekleşti. 23 Nisan’dan bu yana bu fayda küçük çaplı stres alanı değişimleri gözlemleniyor. Geçmiş olsun.”
Görür’ün açıklaması, bölgede gözlemlenen hareketliliğin izole bir olaydan ibaret olmadığını, aksine daha büyük bir depremin işaret fişeği olabileceğini düşündürdü.
Ahmet Ercan: “Marmara’da iki büyük deprem kaçınılmaz ama şu an erken”
Depremin ardından bir açıklama da deneyimli jeofizik mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’dan geldi. Ercan, gece yaşanan sarsıntının beklenen bir artçı deprem olduğunu ifade ederken, büyük Marmara depremine dair önemli uyarılarda bulundu:
“M4,2 beklenen bir artçı depremdir. Sıkıntı yok. Ancak Marmara’da en az iki büyük depremin kaçınılmaz olduğunu biliyoruz. Şimdilik, bu gerginlik eşik değeri olan 6,4 büyüklüğüne henüz ulaşmadı. Süreç daha o aşamaya gelmedi.”
Ercan, deprem tehlikesine karşı alınması gereken en önemli önlemin sağlam zemin üzerinde inşa edilmiş sağlam yapılar olduğunu vurguladı. Ayrıca yapısal dönüşümün toplumun geneline hizmet edecek şekilde uygulanması gerektiğini de ifade etti.
“Depremden bilinçli yurttaş olarak korunabiliriz”
Ahmet Ercan açıklamasında yalnızca yapıların değil, toplumun da dönüşüme ihtiyaç duyduğunu belirtti. “Depremden ancak bilinçli, sorumluluk sahibi yurttaşlar olarak korunabiliriz,” diyen Ercan, bireysel farkındalığın altını çizdi.
Özellikle son dönemlerde sıkça gündeme gelen kentsel dönüşüm politikaları ile ilgili olarak da dikkat çeken bir ifade kullanan Ercan, "Yapısal dönüşüm, varsıla hizmet eder; kentsel dönüşüme düşmandır," diyerek mevcut sistemin adaletsiz yönlerine işaret etti.
Kumburgaz Fayı ne anlama geliyor?
Yaşanan son depremin merkezine dair detaylar, uzmanların gözünü yeniden Kumburgaz segmentine çevirdi. Bu fay hattı, Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara Denizi altındaki bölümü olarak biliniyor ve uzmanlara göre kırılmaya en yakın hatlardan biri.
İstanbul’a sadece 20-30 kilometre uzaklıkta yer alan bu segment, olası bir kırılmada büyük yıkıma neden olabilecek potansiyele sahip. Bu nedenle, her sismik hareketlilik, büyük bir depremin ayak sesi olarak yorumlanabiliyor.
Hatırlatma: 23 Nisan'dan bu yana hareketlilik sürüyor
Naci Görür’ün de işaret ettiği gibi, 23 Nisan’dan bu yana aynı bölgede farklı büyüklüklerde artçı sarsıntılar kaydediliyor. Bu da bölgedeki stres birikiminin artarak sürdüğünü gösteriyor. Deprem uzmanları, bu tür mikro depremlerin büyük depremler öncesinde sıkça gözlemlendiğini belirtiyor.
İstanbullular yeniden diken üstünde
İstanbul halkı, bir kez daha deprem gerçeğiyle yüzleşmiş durumda. Yaşanan sarsıntılar sonrası sosyal medya ve haber platformlarında acil toplanma alanları, deprem çantası hazırlığı, bina dayanıklılık raporları gibi konular yeniden gündemin en üst sıralarına taşındı.
Uzmanlardan ortak mesaj: Zemin, yapı ve bilinç
Her iki uzmanın da açıklamalarında dikkat çektiği ortak noktalar, depreme hazırlık konusunda atılması gereken adımların yalnızca mühendislik çözümleriyle sınırlı olmadığı yönünde. Toplumun bilinçlenmesi, şehir planlaması, kamu kaynaklarının doğru kullanımı ve eşitlikçi dönüşüm modelleri, deprem zararlarını en aza indirecek yapı taşları olarak görülüyor.