Son günlerde sanat camiasından gelen haberlerle birlikte adını sıkça duyduğumuz lomber disk hernisi, halk arasında daha çok bilinen adıyla bel fıtığı, pek çok kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyen yaygın bir sağlık sorunudur. Özellikle ünlü komedyen ve oyuncu Tolga Çevik'in bu rahatsızlık nedeniyle bir operasyon geçireceğinin duyulması, "lomber disk hernisi nedir, neden olur?" ve "belirtileri nelerdir?" gibi soruların internette ve sosyal medyada sıkça araştırılmasına yol açtı. Omurgamızın bel (lomber) bölgesinde yer alan ve omurlar arasında yastıkçık görevi gören disklerin çeşitli nedenlerle hasar görmesi sonucu ortaya çıkan bu durum, zamanında ve doğru bir şekilde tedavi edilmediğinde ciddi hareket kısıtlılıklarına ve kronik ağrılara neden olabilir. Bu yazımızda, lomber disk hernisi hakkında merak edilen tüm detayları, nedenlerinden belirtilerine, tanı yöntemlerinden en güncel tedavi seçeneklerine kadar kapsamlı bir şekilde ele alacağız. Bu bilgiler, hem bel fıtığı teşhisi almış olanlara hem de bu konuda farkındalık sahibi olmak isteyenlere yol gösterecektir.
Lomber disk hernisi (bel fıtığı) nedir, nasıl oluşur? Disklerin yapısı ve önemi
Lomber disk hernisi, omurganın bel kısmında bulunan beş adet omur kemiği (L1-L5) arasında yer alan disklerin yapısının bozulması sonucu meydana gelir. Bu diskler, omurların birbirine sürtünmesini engelleyen, omurgaya esneklik kazandıran ve şokları emen jelatinimsi bir yapıya sahiptir. Her bir disk, ortada yumuşak, jel kıvamında bir çekirdek (nükleus pulposus) ve bu çekirdeği çevreleyen daha sert, lifli bir dış halkadan (anulus fibrosus) oluşur. Lomber disk hernisi, genellikle bu dış halkanın çeşitli nedenlerle zayıflaması veya yırtılması sonucu, içteki jelatinimsi çekirdeğin dışarı doğru taşarak (fıtıklaşarak) omurilik kanalına veya omurilikten çıkan sinir köklerine baskı yapması durumunu ifade eder. Bu baskı, sinirlerin normal işlevini bozarak çeşitli şikayetlerin ortaya çıkmasına neden olur. En sık L4-L5 ve L5-S1 seviyelerinde, yani belin en hareketli ve en çok yük taşıyan bölgelerinde görülür. Lomber disk hernisinin sıklığı genel popülasyonda %1-2 civarında olup, erkeklerde kadınlara göre biraz daha sık rastlanır. Genellikle disk içindeki nükleus pulposusun daha jelatinimsi yapıda olduğu 30'lu ve 40'lı yaşlarda daha sık görülme eğilimindedir. Disklerin bu kompleks yapısı, omurganın sağlıklı bir şekilde hareket etmesini ve vücudun ağırlığını taşımasını sağlar.
Lomber disk hernisine yol açan başlıca nedenler nelerdir? Risk faktörleri
Bel fıtığının oluşumunda tek bir neden sorumlu olabileceği gibi, genellikle birden fazla faktörün bir araya gelmesi etkilidir. Lomber disk hernisine zemin hazırlayan başlıca nedenler ve risk faktörleri şunlardır:
-
Yaşlanmaya bağlı disk dejenerasyonu: Yaş ilerledikçe disklerin su içeriği azalır, esneklikleri kaybolur ve yapıları bozulmaya başlar. Bu durum, disklerin dış etkenlere karşı daha dayanıksız hale gelmesine ve daha kolay fıtıklaşmasına neden olur. Disk dejenerasyonu, hücresel ve moleküler düzeyde başlayan karmaşık bir süreçtir ve disklerin mekaniksel yıpranma ile hücrelerin yenilenme kapasitesi arasındaki dengenin bozulması sonucu ortaya çıkar. Bu süreç, zamanla disklerin işlevini yitirmesine ve fıtık riskinin artmasına yol açar.
-
Ağır yük kaldırmak veya yanlış kaldırma teknikleri: Özellikle belden eğilerek veya ani ve kontrolsüz bir şekilde ağır cisimler kaldırmak, disklere aşırı baskı uygulayarak yırtılmalarına yol açabilir. Doğru kaldırma tekniği, dizleri bükerek ve sırtı dik tutarak yükü bacak kaslarına vermek ve beli zorlamamaktır.
-
Ani ve kontrolsüz hareketler: Belin ani bir şekilde bükülmesi, dönmesi veya zorlanması da disk hernisi riskini artırır. Bu tür hareketler, disklere ani ve yüksek miktarda yük bindirerek yırtılmalara neden olabilir.
-
Uzun süreli oturma ve kötü duruş (postür) alışkanlıkları: Özellikle masa başı çalışanlarda veya uzun süre araç kullanan kişilerde, yanlış oturma pozisyonları ve hareketsiz bir yaşam tarzı, bel kaslarının zayıflamasına ve disklere binen yükün artmasına neden olabilir. Ergonomik olmayan çalışma ortamları ve yetersiz egzersiz, bu durumu daha da kötüleştirebilir.
-
Obezite ve fazla kilo: Vücut ağırlığının fazla olması, omurgaya ve özellikle bel bölgesindeki disklere binen yükü artırarak fıtıklaşma riskini yükseltir. Fazla kilolar, sadece disklere binen yükü artırmakla kalmaz, aynı zamanda vücuttaki inflamasyonu da artırarak disklerin dejenerasyon sürecini hızlandırabilir.
-
Hareketsiz yaşam tarzı ve düzenli egzersiz yapmamak: Bel ve karın kaslarının zayıf olması, omurgaya yeterli desteği sağlayamaz ve disklerin daha kolay hasar görmesine yol açabilir. Düzenli egzersiz, omurgayı destekleyen kasları güçlendirerek diskler üzerindeki yükü azaltır ve fıtık oluşumunu engelleyebilir.
-
Sigara kullanımı: Sigara içmek, disklerin beslenmesini bozarak dejenerasyon sürecini hızlandırabilir ve iyileşme sürecini olumsuz etkileyebilir. Sigara, damarları daraltarak disklerin ihtiyaç duyduğu oksijen ve besin maddelerinin taşınmasını zorlaştırır.
-
Genetik faktörler: Ailede bel fıtığı öyküsü bulunan kişilerde, disk yapısının genetik olarak daha zayıf olması nedeniyle fıtık gelişme riski bir miktar daha yüksek olabilir.
-
Travmalar: Düşme, trafik kazası gibi doğrudan bel bölgesine darbe alınmasına neden olan travmalar da disk hernisi oluşumuna zemin hazırlayabilir. Bu tür travmalar, disklerin ani ve şiddetli bir şekilde zorlanmasına ve yırtılmasına neden olabilir.
Lomber disk hernisinin en sık görülen belirtileri nelerdir? Tanı yöntemleri
Lomber disk hernisinin belirtileri, fıtıklaşan diskin hangi seviyede olduğu, sinir köklerine ne kadar baskı yaptığı ve baskının süresi gibi faktörlere bağlı olarak kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Ancak en sık karşılaşılan ve tipik olarak kabul edilen belirtileri şunlardır:
-
Bel ağrısı: Genellikle belin alt kısmında yoğunlaşan, sürekli veya aralıklı olabilen, keskin, batıcı veya künt vasıfta bir ağrıdır. Ağrı, hareketle (özellikle öne eğilme, dönme), uzun süre oturma veya ayakta durma ile artabilir, dinlenmekle azalabilir. Kronikleşen bel ağrıları, yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir.
-
Bacak ağrısı (Siyatik tipi ağrı / Radikülopati): En karakteristik belirtilerden biridir. Fıtıklaşan diskin baskı yaptığı sinir kökünün dağılım alanına göre, belden başlayarak kalçaya, uyluğun arka veya yan yüzüne, dize, bacağa ve hatta ayağa kadar yayılabilen, genellikle tek taraflı bir ağrıdır. Bu ağrı, yanma, sızlama, elektrik çarpması veya kramp şeklinde hissedilebilir. Halk arasında "siyatik" olarak bilinen bu durum, siyatik sinirin veya dallarının sıkışması sonucu oluşur. Şiddetli siyatik ağrısı, hastaların günlük aktivitelerini yapmasını engelleyebilir.
-
Bacaklarda uyuşma, karıncalanma veya yanma hissi: Fıtıklaşan diskin sinirlere yaptığı baskı sonucu, etkilenen bacakta, ayakta veya parmaklarda uyuşma, karıncalanma, iğnelenme veya yanma gibi anormal duyusal hisler (parestezi) ortaya çıkabilir. Bu hisler, sinirlerin fonksiyonlarının bozulması sonucu oluşur.
-
Kas gücünde azalma (Parezi / Güçsüzlük): Sinir baskısı ilerledikçe, etkilenen bacaktaki kaslarda güçsüzlük gelişebilir. Bu durum, yürümede zorlanma, ayak bileğinde düşme (düşük ayak), merdiven çıkmada veya çömelip kalkmada güçlük gibi belirtilerle kendini gösterebilir. İleri durumlarda, kas atrofisi (kasların erimesi) de görülebilir.
-
Hareket kısıtlılığı: Beldeki ağrı ve kas spazmları nedeniyle bel hareketlerinde (öne eğilme, arkaya yaslanma, yanlara dönme) kısıtlılık yaşanabilir. Kişi, ağrıdan kaçınmak için belirli hareketlerden sakınabilir. Bu durum, günlük yaşam aktivitelerini (giyinme, soyunma, yerden bir şey alma) zorlaştırabilir.
-
Duruş ve yürüyüş değişiklikleri: Ağrıyı azaltmak amacıyla kişi, farkında olmadan duruşunu veya yürüyüş şeklini değiştirebilir. Örneğin, bir tarafa doğru eğik durma veya topallayarak yürüme görülebilir. Bu tür duruş bozuklukları, zamanla omurgada ek sorunlara yol açabilir.
-
Öksürme, hapşırma veya ıkınma ile artan ağrı: Karın içi basıncını artıran bu tür eylemler, omurilik kanalındaki basıncı da artırarak fıtıklaşan diskin sinirlere daha fazla baskı yapmasına ve ağrının şiddetlenmesine neden olabilir.
-
İdrar veya dışkı kontrolünde sorunlar (Nadir görülen acil durum belirtisi): Çok nadir durumlarda, büyük bir fıtığın omurilik kanalını ciddi şekilde daraltması veya "kauda equina sendromu" adı verilen acil bir duruma yol açması sonucu, idrar yapmada zorlanma, idrar kaçırma, dışkı kontrolünü kaybetme, cinsel işlev bozuklukları ve bacaklarda ilerleyici felç gibi ciddi nörolojik sorunlar ortaya çıkabilir. Bu belirtiler acil tıbbi müdahale gerektirir ve hızlı bir şekilde cerrahi tedavi uygulanması önemlidir.
Tanı sürecinde, doktor hastanın şikayetlerini dinleyerek ve fizik muayene yaparak bel fıtığından şüphelenirse, tanıyı doğrulamak ve fıtığın yerini belirlemek için bazı görüntüleme yöntemlerine başvurabilir. Bu yöntemler şunlardır:
-
Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG): Yumuşak dokuları (diskler, sinirler, omurilik) detaylı bir şekilde gösterdiği için bel fıtığı tanısında altın standart olarak kabul edilir. MRG, fıtığın büyüklüğünü, şeklini, sinir köklerine olan baskısını ve omurilik kanalındaki darlığı net bir şekilde ortaya koyar.
-
Bilgisayarlı Tomografi (BT): Kemik yapıları daha iyi gösterir ve özellikle kemiksel bir patolojiden şüpheleniliyorsa veya MRG çekilemiyorsa tercih edilebilir. BT, fıtığın kemik yapılarla olan ilişkisini değerlendirmede ve omurgadaki diğer sorunları (kırık, kayma, kireçlenme) dışlamada faydalı olabilir.
-
Direkt Grafi (Röntgen): Fıtığı doğrudan göstermez ancak omurgadaki diğer sorunları (kırık, kayma, kireçlenme) dışlamak için kullanılabilir. Röntgen, özellikle travma sonrası veya uzun süreli bel ağrısı olan hastalarda ilk basamak görüntüleme yöntemi olarak tercih edilebilir.
-
EMG (Elektromiyografi): Sinirlerin ve kasların elektriksel aktivitesini ölçerek sinir hasarının varlığını ve derecesini belirlemeye yardımcı olabilir. EMG, özellikle bacaklarda güçsüzlük veya uyuşma gibi nörolojik belirtileri olan hastalarda sinirlerin ne kadar etkilendiğini değerlendirmede faydalıdır.
Lomber disk hernisinin tedavi yöntemleri nelerdir? Cerrahi ve cerrahi dışı seçenekler
Lomber disk hernisinin tedavi yöntemleri, hastalığın şiddetine, hastanın yaşına, genel sağlık durumuna, yaşam tarzına ve belirtilerin ciddiyetine göre kişiye özel olarak planlanır. Tedavi genellikle konservatif (cerrahi dışı) yöntemlerle başlar ve çoğu hasta bu yöntemlerle iyileşme gösterir. Ameliyat dışı tedaviler genellikle ağrıyı azaltmaya, fonksiyonu iyileştirmeye ve hastanın günlük yaşam aktivitelerine dönmesini sağlamaya odaklanır.
Başlıca tedavi yöntemleri şunlardır:
-
İstirahat ve Aktivite Modifikasyonu: Akut ağrılı dönemde kısa süreli yatak istirahati önerilebilir. Ancak uzun süreli hareketsizlik kasların zayıflamasına neden olabileceği için genellikle önerilmez. Ağrıyı artıran hareketlerden (öne eğilme, ağır kaldırma) kaçınmak, doğru duruş ve yatış pozisyonlarını öğrenmek önemlidir. Aktivite modifikasyonu, hastanın günlük yaşam aktivitelerini ağrıyı artırmadan yapabilmesini sağlamayı hedefler.
-
İlaç Tedavisi: Ağrıyı ve inflamasyonu (iltihaplanmayı) azaltmak için ağrı kesiciler (analjezikler), non-steroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAİİ'ler) ve kas gevşeticiler reçete edilebilir. Şiddetli sinir ağrısı (nöropatik ağrı) durumlarında bazen antiepileptik ilaçlar veya antidepresanlar da kullanılabilir. İlaç tedavisi, genellikle ağrıyı kontrol altına almak ve fizik tedaviye başlamayı kolaylaştırmak amacıyla kullanılır.
-
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon: En önemli tedavi yöntemlerinden biridir. Uzman bir fizyoterapist eşliğinde uygulanan kişiye özel egzersiz programları, manuel terapi teknikleri, traksiyon (çekme) tedavisi, sıcak-soğuk uygulamaları, elektrik stimülasyonu gibi yöntemlerle ağrının azaltılması, kasların güçlendirilmesi, esnekliğin artırılması ve doğru vücut mekaniklerinin öğretilmesi hedeflenir. Düzenli yapılan fizik tedavi, sinir sıkışmasını hafifletebilir ve fıtığın tekrarlama riskini azaltabilir. Fizik tedavi programı, hastanın spesifik ihtiyaçlarına ve semptomlarına göre uyarlanır.
-
Enjeksiyon Tedavileri (Epidural Steroid Enjeksiyonları): Şiddetli ve dirençli ağrılarda, fıtıklaşan diskin çevresindeki sinir köklerine kortizon gibi güçlü antiinflamatuar ilaçların enjekte edilmesiyle ağrı ve inflamasyon geçici olarak kontrol altına alınabilir. Bu enjeksiyonlar genellikle görüntüleme yöntemleri (floroskopi veya ultrason) eşliğinde yapılır. Enjeksiyonlar, ağrıyı azaltarak hastanın fizik tedaviye daha aktif katılmasına olanak tanır.
-
Cerrahi Müdahale (Ameliyat): Konservatif tedavi yöntemlerine (ilaç, fizik tedavi, enjeksiyonlar) rağmen şikayetleri geçmeyen, ilerleyici kas gücü kaybı olan, idrar veya dışkı kontrolünde sorunlar yaşayan (kauda equina sendromu) veya yaşam kalitesi ciddi şekilde etkilenen hastalarda cerrahi tedavi gündeme gelebilir. Günümüzde en sık uygulanan cerrahi yöntemler arasında mikrodiskektomi (fıtıklaşan disk parçasının mikroskop altında çıkarılması), endoskopik diskektomi (kapalı yöntemle fıtığın çıkarılması) ve laminektomi (omurilik kanalının genişletilmesi) gibi minimal invaziv teknikler bulunmaktadır. Bu modern cerrahi yöntemler, daha küçük kesilerle yapıldığı için hastanın daha çabuk iyileşmesini ve normal yaşamına dönmesini sağlar. Cerrahi tedavi, genellikle diğer tedavi yöntemlerinin başarısız olduğu veya acil durumlarda (kauda equina sendromu gibi) uygulanır.
Sonuç olarak, lomber disk hernisi (bel fıtığı) yaygın bir sağlık sorunudur ancak doğru tanı, uygun tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleriyle kontrol altına alınabilir ve hastaların yaşam kalitesi artırılabilir. Tolga Çevik gibi pek çok insan, bu rahatsızlıkla başarılı bir şekilde mücadele ederek aktif ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilir.