İzmir, yıllardır görmezden gelinen su krizinin artık inkâr edilemeyecek bir aşamaya ulaştığı günlerden geçiyor. Barajlardaki doluluk oranları tarihsel dip seviyelere inerken, dönüşümlü su kesintileri geçici bir uygulama olmaktan çıktı ve kentin kalıcı gündemi haline geldi. İzmir yalnızca bir kuraklıkla değil, ciddi bir su kriziyle karşı karşıya.
Kentin içme suyu ihtiyacının büyük bölümünü karşılayan Tahtalı Barajı’nda doluluk oranı Aralık 2025 itibarıyla yüzde 1’in altına düştü. Yaklaşık yüzde 0,97 olarak ölçülen bu seviye, baraj tarihinde kaydedilen en düşük oran olarak dikkat çekiyor. Geçen yılın aynı döneminde yüzde 11,14 olan doluluk oranının bir yıl içinde bu noktaya gerilemesi, krizin yalnızca iklim koşullarıyla açıklanamayacağını ortaya koydu.
Benzer bir çöküş İzmir’in diğer barajlarında da yaşanıyor. Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı’nda doluluk oranı yüzde 14,26’dan yüzde 2’ye gerilerken, Ürkmez Barajı’nda seviye yüzde 5’in biraz üzerinde kaldı. Balçova ve Gördes barajlarında ise fiilen kullanılabilir su kalmadığı belirtiliyor.
Su kesintili yaşam
Su kaynaklarındaki bu düşüş, İZSU’yu planlı ve dönüşümlü kesintileri genişletmeye zorladı. Daha önce iki günde bir uygulanan kesintiler, bugün 13 ilçede her gün yapılır hale geldi. Kesintiler, özellikle düşük gelirli mahallelerde yaşamı doğrudan etkilerken, suya erişimdeki eşitsizlikler daha görünür hale geliyor. İZSU’nun altyapı yatırımlarına devam ettiği, 200 milyon liralık bir çalışmanın yeni yılda tamamlanmasının ve 180 milyon liralık yeni bir yatırımın başlatılmasının planlandığı belirtiliyor.
Atık su kullanımı
Krizin en ağır sonuçlarından biri tarım alanında. İzmir’de su kaynaklarının yaklaşık yüzde 70’inin tarımsal sulamada kullanıldığı dikkate alındığında, kuraklığın bedelinin yalnızca kent merkezine değil, kırsala da yıkıldığı görülüyor. Büyükşehir Belediyesi ve ilgili kurumlar, vahşi sulamayı azaltmaya yönelik projeleri devreye almış durumda. Dikili’de hayata geçirilen Yahşibey Sulama Göleti İletim Hattı Projesi ile 8 bin 600 dekar tarım arazisinde kapalı devre sulamaya geçildi. Tahtalı Barajı koruma alanındaki 3 bin 500 dekar arazide damlama sulama sistemleri kuruldu.
İzmir’in su geleceği açısından kritik başlıklardan biri de atık suların yeniden kullanımı. Arıtılmış atık suların tarımsal sulamada değerlendirilmesine yönelik projeler uzun süredir gündemde olmasına rağmen, uygulamaların sınırlı kaldığı ifade ediliyor. Avrupa Birliği’nden hibe alan RESWATER projesi kapsamında gri su ve yağmur suyu hasadı sistemlerinin belediye binalarında kurulması planlanıyor. Çamlı Barajı’nın yapımı önündeki engellerin kaldırılması yönünde çağrılar sürerken, DSİ’nin Manisa’daki bazı barajlardan İzmir’e su aktarımını öngören projeleri de gündemde.
İzmir’de yaşanan su krizi, bireysel tasarruflara indirgenemeyecek ölçekte, yapısal ve siyasal tercihlerle şekillenmiş bir tabloyu ortaya koyuyor. Kent için tartışılması gereken soru, “tasarruf çağrıları” değil; neden bu noktaya gelindiği ve sorumluluğun kimde olduğu.