Yazan/ Özgür TURGUT

Merhaba, ben Adem.

Çok uzun zaman önce yerleşmiştim buralara. Buraların en güzel kızını sevdim. Ah bir görseniz. Uğruna cennetten vazgeçerdiniz. Geçtim. Çocuklarımız oldu. Büyüyüp kendi yollarına düştüler. Benim hatalarımı evlatlarım da tekrarladılar. Ee kimin çocukları?

İnsan olmak böyle bir şey sanırım. İçimizde birbiriyle yarışan üç kirli olgu var. Hükmetme, sahip olma ve doyumsuzluk. Hükmetmek, hükmettiğine sahip olmak ve hep daha fazlasını istemek. Önce yaşadıkları toprakları sahiplendiler. Bu topraklarda yaşayan ve onlardan olmayan ne varsa görmezden geldiler. Her şeyin sahibi kendileriymiş gibi davrandılar ve hiç vazgeçmediler. Sonra çocuklarım birbirlerine düşman olup bir olan topraklarını duvarlarla bine böldüler. Tek kökten olma bir bitkinin çiçeklerini nasıl birbirinden ayırabildiler? Büyümek, gelişmek elde etmek bitmek tükenmek bilmeyen bir tutkuydu hepsi için.

Sonra kendi duvarlarının içindekileri de ayrıştırdılar. Güçlüleri yanlarına, güçsüzleri ayaklar altına aldılar. Kendi kardeşlerini sınıf sınıf ayırdılar. Makam, mevki, güç, para, şan, şöhretin esiri bir körler topluluğu oldular. Doğal olan ne varsa yok edip yerlerine kendi köşeli mezarlarını diktiler. Dev kuyulardan fışkıran kara katranları ile yalnızca yeri değil göğü de siyaha boyadılar. Gökteki kuştan yerdeki böceğe kadar hepsinin sahibiydiler ne de olsa.

Sonra kendi çiçekleri yetmedi başka kardeşlerinin çiçeklerine göz diktiler. Aynı bitkinin çiçeği için birbirini öldürdüler.

Sabır da bir yere kadardı. Bir gün o çiçek de kendine yapılanlara daha fazla dayanamayıp tüm kardeşlerin yuvalarına bir hastalık saldı. Tarlalarına çekirge, kalplerine çekince ordusu hücum etti. Gülen yüzler endişeyle sıvandı. Donuklaştı. Savaştıkları düşmanı göremiyorlardı. Hoş zaten çoktan körleşmişlerdi de haberleri yoktu.

Tüm makamlar yıkıldı, mevkiler düzlendi, güç artık onlarla değildi. Ya da hiç onlarla olmamıştı. Paralar geldikleri yere, ağaçlara döneceklerdi. Şimdi herkes aynıydı, başta olduğu gibi. Hep olması gerektiği gibi.

Önceleri yolda yürüyen birbirinden uzak, kalpleri atan ama ruhen yalnız zombi sürülerine döndüler. Hayallerinde yarattıkları, izlerken korkuya kapıldıkları yaratıklara dönüştüler. Tek eksikleri birbirlerini ısırmamalarıydı. Daha fenası olup onu da yapmayacaklarının bir garantisi yoktu. Görünmeyen düşmandan saklanmak için dört köşeli mezarlarına tutsak kaldılar. Artık tüm o lüks, ihtişam, para, mevki, sınıf ayrımcılığı hepsi dışarıda kalmıştı. Hepsi birdi. Aslında hep olduğu fakat hiçbirinin farkında olmadığı gibi. Ve sonra her şey en başa döndü.

Merhaba, ben Adem. Sizse adem oğlu. Hepsi benim bir hatamla başladı…

*Özgür Turgut, 1979 yılında İzmir'de doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini İzmir'de tamamladıktan sonra Pamukkale Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü'nü bitirdi ve aynı üniversitede yüksek lisansını tamamladı. Bir süredir öykü yazarlığı yapan Özgür Turgut aynı zamanda besteci ve söz yazarlığı da yapmakta. Evli ve iki erkek evlat babasıdır.