Hazırlayan/ Serdar Çelenk

Dünyanın dört bir köşesinden Efes’e gelip, aynı antik dönemde olduğu gibi Artemis Tapınağını ziyaret etmek isteyen turistler kocaman bir çukur ve içinde birkaç mermer blokla karşılaşınca hayretlerini gizleyemiyorlar. Hayallerindeki antik dünyanın yedi harikasından biri ile eşleşmiyor çünkü.

Selçuk’un Kuşadası çıkışında, eski dutlu yolun hemen arkasında bir çukurun içinde kendi yalnızlığında bir tapınağın kalıntıları durur. Bakmayın bugünkü durumuna, siz onu bir de gençliğinde görecektiniz.

Bahsettiğimiz tapınak öyle sıradan bir tapınak değil. Antik dünyanın 7 harikasından biri, belki de en görkemlisi olan Artemis Tapınağı. Sadece bu tapınağı görebilmek, tanrıça Artemis’e saygılarını sunabilmek için aylarca atın, devenin sırtında veya dönemin ilkel gemileri ile haftalarca dalgalarla buraya ulaşmaya için onbinlerce, yüzbinlerce insan yollara döküldüler.

Hindistan’dan İspanya’ya

Böylesine önemli bir tapınaktan söz ediyoruz. Bakmayın siz onun bugünkü haline. Doğuda Hindistan’dan batıda İber yarımadasına kadar inananları bulunan, dönemin Vatikan’ı diyebileceğimiz bir kavramdan söz ediyoruz. Ancak bu günkü haline bakınca içiniz burkuluyor. “Ah nerede o Artemis’in görkemli günleri?”

Turistler Şaşkın

Dünyanın dört bir köşesinden Efes’e gelip, aynı antik dönemde olduğu gibi Artemis Tapınağını ziyaret etmek isteyen turistler kocaman bir çukur ve içinde birkaç mermer blokla karşılaşınca hayretlerini gizleyemiyorlar. Hayallerindeki antik dünyanın yedi harikasından biri ile eşleşmiyor çünkü.Turist rehberleri deseniz, onlar da anlattıkları tapınaktan eser olmayınca havaya konuşuyorlar. Turistlerin kafalarında o dönemin tapınağını canlandırabilbek için yoğun efor sarfediyorlar.

Tapınaktan Taş Ocağına

Bölgede Hıristiyanlığın yayılması ve geç Roma döneminde devlet dini ile Artemis kültü önemini yitirdi. Depremlerle zarar gören tapınağın sütunları ve blokları önce Bizans döneminde, daha sonra da Selçuk ve Osmanlılar tarafından yapılan resmi binalar için inşaat malzemesi olarak kullanıldı.

Önce St. Jean Bazilikası ve Bizans Kalesi, daha sonra da İsa Bey camisi yapımında kullanılan sütunlar ve taşlarla tapınak hergün biraz daha eridi. Bir de mermerlerin bir bölümü kireç ocaklarında yakılarak, evlerin duvarlarına sıva, badana oldu.

Durum böyle iken, ne yapalım da dünyaca ünlü Artemis’i daha görünür kılalım? Ne yapalım da, bu kültür yitip kitmesin, bu toprakları zenginleştirmeye devam etsin?

Merkezi İzmir’de bulunan Uluslararası Sürdürülebilir Turizm Derneği uzun bir süredir bu konuda kafa yoruyor. Artemis Kültünü, Atremis Tapınağının o ihtişamlı geçmişini görünebilir, anlaşılabilir kılmak için yapılması düşünülen Artemisyon Ziyaretçi Merkezinin daha hızlı ve şanına yakışır şekilde yapılmasını sağlamak için çalışma yapıyorlar.

Bundan önce de, bu çalışmaya zengin ve doğru içerik oluşturmak için ise bir “Efes Artemisi Çalıştayı” hazırlığı içindeler.

Gelin bu çalışmayı USTUD Başkanı Adviye Bergemann’ın ağzından dinleyelim :

“Ülkemiz başka bir ülkenin sahip olamadığı kültürel zenginliklere sahip. Ancak biz turizmciler başta olmak üzere, bu değerleri yakından tanımadığımız için, bunları içeren programlar yapamıyoruz. Temeldeki nedeni de, bunların göz önüne çıkartılıp gereği gibi sergilenemediği için. Ancak son yıllarda bakanlığın yaptığı çok güzel işlerin olduğunu da söylemek lazım.

Antik dünyanın yedi harikasından bir olan Artemis Tapınağını biz nasıl görünür kılamayız, anlaşılır gibi değil. Amerika gibi ülkeler olmayan kültürden turizm malzemesi yaratıyorlar. Biz ise sahip olduğumuz gerçek kültürü değerlendirip, katma değeri yüksek turizm yapamıyoruz.

Bu nedenle bu topraklardan doğmuş Anadolu’nun Bereket Tanrıçası Efes Artemis’i için tapınağın bulunduğu yerde yapılması planlanan Artemisyon Ziyaretçi Merkezi için tüm gücümüzle destek olmaya çalışıyoruz.

Çalıştay Hazırlığı

Artemis’in ve Artemisyon’un tüm özelliklerinin bilimsel olarak araştırılarak, burada yapılacak ziyaretçi merkezine doğru ve çarpıcı içerek oluşturmak için bir çalıştay planladık. Bir üniversitemizin desteğini alarak bu uluslararası çalıştayı, Artemis’in doğduğu ay olan mayıs ayında gerçekleştireceğiz. Başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere, yerel yönetimlerin de bu çalıştaya destek vereceğine inanıyoruz. Uluslararası düzeyde bilim insanlarının değişik konulardaki bildirilerle Artemis’e dair değerli bilgiler derlenecek ve bir kitap olarak yayınlanacak.

Artemisyon Aysberg Gibi

Artemis Kültü ve Artemis tapınağının döneme vurduğu damga gerçekten derin araştırmaya muhtaçtır. Döneminde çok geniş bir coğrafyaya yayılmış Artemis Tapınağı /Artemisyon düşündüğümüzün çok ötesinde bir öneme sahiptir. Artemisyon dönemin Vatikan’ıdır mesela. Çok iyi korunan tapınak günümüzün İsviçre Bankaları gibiydi. Zenginler para ve değerli eşyalarını ücret karşılığı korunmak üzere buraya teslim ederdi. Rahipler de bu paraların bir bölümünü iş yapacaklara faizle kredi olarak verirlerdi.

Dönemin Turizm Merkezi

Hindistan’dan Batı Avrupa’ya kadar ünü yayılan dünyanın 7 harikasından biri olan Artemisyon çok önemli bir turistik çekim merkeziydi. Dünyanın her yerinden bu muhteşem yapıyı görmek için insanlar gemilerle, kervanlarla veya at sırtında haftalarca yol alıp Efes’e ulaşıyorlardı.

Özellikle Artemis’in doğum günü olan 6 mayısta başlayan Artemis şenlikleri sadece tapınanlarının değil, tüm gezginlerin hedefiydi. İşte sadece Artemis şenliklerinde değil, tüm yıl boyunca Artemisyon’u ziyarete gelen turistler, Efes kentinin de zenginlik kaynağıydı.

Turizm Zenginlik Kaynağı

Gelen ziyaretçiler burada kaldıkları sürece, kalacakları otel benzeri yapılara, yemeğe-içmeye para harcarlardı. Ülkelerine dönmeden önce de buradan sevdiklerine götürmek üzere hediyelikler alırlardı. Bunların en çok ilgi çekeni gümüş ve bronzdan yapılan minik tapınak modelleri ve artemis heykelcikleriydi. Kentte pek çok zenaatkar ve dükkan sahipleri bunları satarak geçimlerini sağlarlardı.

Bu nedenle de hıristiyanlık propagandası yapmak için Efes’e gelen Aziz Pol başta olmak üzere tüm misyonerler tepki ile karşılandı. En büyük tepki de İncil’de de değinilen Demetrius Ayaklanması oldu.

Amazonlar’dan Meryem Ana’ya

Anadolu bir anaç, bereketli bir coğrafyadır. Kadın Anadolu’da her zaman çok önemli bir rol üstlendi. Karedeniz’in savaşçı cesur kadınları buralara kadar gelip kentler kurdular. İşte inanışa göre bunlardan en önemli iki tanesi Efes ve Smyrna yani İzmir’dir.

Anaerkil bir coğrafyada önceleri hiç “tanrı”lara tapınılmadı. Tapınılanlar sadece “tanrıça”lardı. Çünkü güçlü olan onlardı. Kadındılar, üreticiydiler. Nesilleri devam ettirecek çocuklarını dünyaya getirdiler. Bu insanın yapabildiği en önemli üretimdi. Bunu yapan da kadındı.

Tanrıçaların sonu Hıristiyanlık ile geldi zannettiler. Ama Efesliler bunu da aştılar. Meryem Ana’yı İsa Peygamberin önüne geçirdiler. Bu dinde de bölgede yine kadın egemen oldu.”

Bu denli önemli bir konu, bu toprakların değeri Efes Artemisi gerçekten araştırılmayı hak ediyor. Yapacakları bu değerli çalışmalar için kendilerine kolaylıklar diliyoruz.