Aslında akşam gezintisi.

Ama bana safâ çağrıştırdın, nedense?

Gün kavuşmuş, ama henüz yatık gibi, gün yatık deyimini yeni öğrendim.

Kavuşmuş, ama, ışıltısı, aydınlık kırıntısı berdevam.

Her nesne ve canlının, bisikletin bile yönü başka yere.

Ağaç olmaya çalışan fidan göğe bakıyor, köpecik sahibinden yana dönmüş, kuyruk ondan işaret bekler gibi soru işareti. Bisiklet öylece duruyo demek moladayız, birazdan dönecek tekerleri. Bisikletin sahibi genç kız önlem işareti, öyle dimdik dikiliyor. Saçı arkada topu yapılmış, pantolonlu, e öyle, pedal çevirecek. Biraz salmış mı ne kendini, beden iş yüküyle belki ne yapsam nasıl etsem tasasıyla yoğun, dolgun, ama yere de oturmamış, genç, belli, varsın yorulsun, genç ve gezintide olsun da… Sanki köpeğin ipini çekiyo, köpek sahibesinden farklı yöne gitmek ister gibi…

Yönümüz farklı olsa da şu koca dünyada minnacık birer nokta değil miyiz?

Ne kadarlığına buradayız, konup göçen kelebek misaliyiz…

Gün yatık da olsa, tepede de olsa, kararsa da, gün ortası kara bulutlar bassa da ardısıra ebemkuşağı çıkar nasılsa…

Herkes herkesin derdine kör sağır olsa da, bazen hayat öyle bir iş eder ki, toplaşıveririz, kılavuzsuz, buyruksuz, kararan günü ağ ederiz, insanız, hem birbirimizin kurdu, hem sebebi… İnsan insana sebep, ne sevdiğim sözdür…

Şu fotoda batan gün kana benziyo, hayata efsun katıyor, köpecikle sahibi ayrı yöne baksa da, ipi sahibinin elinde olsa da ikisi de mutlu, kavruk çalılar, henüz ağaç olamamış fidanlar bile yarını çağırıyor.

Bekleyeni, çağıranı, şarkısı olana ne mutlu… İçine sığacağı vatanı olana ne mutlu, sıralı ölüm ne iyi. Aşk, ayrılık, hasret, çocuklar, şarkılar varsa, ne mutlu…

Mutluluk kapısı çok, bilip anlayana, o kapıları zorlayana, şükredene, olanla yetinebilene ne mutlu…

Beni aşklardan, ayrılıklardan, hasretlerden sorumlu devlet bakanı yapsalar görün bakın neler ederim…

Yaşasın hayat, hayatın, vefanın, sağlığın, sevdanın kıymetini bilin e mi…

Keşke köpeciğin adı, ilk göz ağrım Boni olsa…