Meteorolojik verilere göre Ege Bölgesi, son beş yılda ortalama yağış miktarının %30’unu kaybetti. Yeraltı su seviyeleri düşerken, baraj doluluk oranları kritik eşiklere geriledi. Aynı dönemde deniz suyu sıcaklığı yaklaşık 2°C arttı. Bu değişim, özellikle sularda oksijen yetersizliğine, biyolojik çöküşe ve kötü kokulara yol açabiliyor. Bilimsel veriler, kent planlaması ve doğayla uyumlu su politikaları uygulanmazsa İzmir’in sadece suyu değil tarımı, hava kalitesi ve çevresi de tehdit altında.

Dikili’de 'Hayvan Hakları' Alarmı
Dikili’de 'Hayvan Hakları' Alarmı
İçeriği Görüntüle

BİLİM DİNLENİLMEZSE KÖRFEZ KOKAR


Yönetimde doğa bilimciler olması gerektiğini vurgulayan Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar şu değerlendirmelerde bulundu: “Ben bu sene balık ölümlerinin gerçekleşmesini beklemiyorum ama yani olursa da sürpriz olmaz. Çünkü bir bilim sorunu var. Yönetimde doğa bilimciler olması lazım. Biz yerinde ölçümlerle, akıntı ölçerlerle İzmir körfezinin ne kadar harika bir akıntıya sahip olduğunu gösterdik. Şu anda körfezin asıl kokma nedeni olan derelerin altının betonlaştırılmasıdır.. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama olamaz. Çünkü dereler, denizlerin kılcal zamanlarıdır. Buraya su gelirken suyla toprak arasında sürekli bir temas vardır, ilişki vardır. Siz betonla bu ilişkiyi kapatırsanız körfezi kokutursunuz. Etmeyin, eylemeyin. Bu bilim değil. Bu bir katliam. Denize müdahale olmaz. Deniz şu anda kokuyor, önlem alınmadıkça kokmaya devam eder. Belediyenin jeoloji mühendisleri ve doğa bilimcileriyle randevular oluşturarak çalışma yapması gerekir. Yönetimde jeoloji mühendisi olmadığı için burası berbat kokuyor.”

Doğan Yaşar-4

KURAKLIK GELDİĞİ İÇİN B VE C PLANI ŞART


Kuraklık problemine karşı B ve C planı oluşturulması gerektiğinin altını çizen Yaşar, “İzmir’de çok ciddi bir su sorunu yaşanıyor. Düne göre bir anda su 650 bin metreküpten şu anda 438 bin metreküpe düştü. Eğer çevresel konularda başarı elde edilmek isteniyorsa doğa bilimcilerine saygı gösterilmeli. Kuraklık geldiği için suda B ve C planları şart. Ayrıca kuraklık geldiği için körfezde de kirlilik had safhaya çıkacaktır. Suya bakıldığında çıplak gözle en azından bir 3-4 metre görünmesi gerekir. Eğer görülemiyorsa kirli demektir. Şu an denizin altı kirlilikten görünmüyor” diye konuştu.
İzmir’de alınması gereken önlem hakkında Yaşar, “Bütün çevresel sorunların artık yaşanmaması için teknik ve yapısal önlem çok basit. Arıtma tesislerinin çalıştırılması gerekir. Örneğin 2002’de arıtmalar çalışınca kirli olan körfez, bir yıl sonra masmavi oldu. İzmir’in çok büyük sorunları var ve bilimin dedikleri yapılmalı” ifadelerini kullandı.

Kuraklık-3

Muhabir: Rojda Dolgun