Rojda DOLGUN/ Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı topluluğu, geleneksel kültürü sahneden bugüne taşıyan kapsamlı bir projeyle dikkatleri üzerine çekti. Doç. Dr. Bora Okdan’ın katkısıyla hazırlanan “Uca Dağlar” isimli prodüksiyon, kuzeydoğu illerinin folklorik mirasını özgün bir sahne diliyle birleştirerek bölge halkı için unutulmaz bir deneyime dönüştü. İzmir’den başlayarak Kars, Erzurum ve Artvin hattında yapılan turne, yerel kültürün kendi coğrafyasına yeniden dönmesi açısından da ayrı bir anlam taşıdı.
Uca Dağlar’ın gölgesinde doğan bir hikâye
Her yıl prodüksiyon dersi kapsamında belirledikleri bir bölgeyi ele aldıklarını anlatan Okdan, bu seneki çalışmalarında Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’ni merkez aldıklarını söyledi. Bölgenin yüksek ve görkemli zirvelerini temsil eden “Uca Dağlar” ifadesinin projeye adını verdiğini belirten Okdan, çalışmalarını şu şekilde özetledi: “Bu coğrafyada dağlar kültürün taşıyıcısıdır. Biz de o dağların çevresindeki yaşamı, dansı, sözü ve gelenekleri sahneye taşımak istedik.”
Projede, Erzurum, Ağrı ve Kars illerine ait geleneksel danslar bir araya getirildi. Bir Türkmen gelini ile bir çobanın yollarının kesiştiği kurgusal bir hikâye üzerinden bölgenin dansları, seyirlik oyunları, tiyatro ve dramatizasyon unsurlarıyla harmanlandı. Okdan, bu yaklaşımın Türkiye’de ilk kez bu kadar kapsamlı bir şekilde bir araya getirildiğini vurguladı.

Doç. Dr. Bora Okdan
“Bu kültürü kendi insanına yeniden göstermek istedik”
Topluluğun turnesi İzmir’den başlayıp Kars’ın kurtuluş günü olan 31 Ekim’de Kars’ta devam etti. Ardından 1 Kasım’da Erzurum’da sahne alan ekip, turnesini Artvin’de tamamladı. Okdan, turnenin neden önemli olduğunu şöyle anlattı:
“Biz bu kültürü sadece sahnelemek değil, ait olduğu coğrafyada yaşayan insanlarla buluşturmak istedik. Kars, Erzurum ve Artvin’de seyirciler bizi büyük ilgiyle karşıladı. Bu gösteriyi onlara ulaştırmak, projenin en değerli kısmıydı.”
SMA’lı çocuklar yararına özel gösteri
Erzurum’da Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı bünyesinde faaliyet gösteren topluluk, Spinal Musküler Atrofi (SMA) Tip 1 tanısı bulunan iki çocuğun tedavisine destek olmak amacıyla anlamlı bir yardım etkinliğine imza attı.
Atatürk Üniversitesi 15 Temmuz Milli İrade Salonu’nda, Şehir ve Kültür Araştırmaları Derneği (ŞEHİRDER) Erzurum Şubesi öncülüğünde gerçekleştirilen gecede, sahne alan ekip Anadolu’nun farklı yörelerinden derlenen geleneksel oyunları izleyicilerle buluşturdu. Etkinlik, hem kültürel mirasa sahip çıkılması hem de SMA ile mücadele eden çocuklar için dayanışma ruhunun güçlendirilmesi açısından dikkat çekti.
Okdan, turne sırasında SMA’lı çocuklar için gerçekleştirilen özel gösterinin kendisini duygusal açıdan en çok etkileyen anlardan biri olduğunu da dile getirdi.

Yüz kişilik ekip: Kültür için gönüllü bir seferberlik
Projede 100 kişilik geniş bir ekip görev aldı. Dansçılardan dekor ekibine, kostüm tasarımcılarından ışık uzmanlarına kadar pek çok farklı disiplin aynı sahnede buluştu. Toplamda 16 akademisyen, öğrencilerle birlikte çalışarak büyük bir üretim gerçekleştirdi. Ayrıca proje için bölgenin tanınmış sanatçıları olan Erdal Erzincan, Hüseyin Türal, Ayşe Mültekin ve Selma Geçer gibi isimlerin yer aldığı isimler, geleneksel dokuyu güçlendirdi. Okdan, projede yaklaşık 2000 parçalık kostüm, 150 kanal stüdyo kaydı ve 500 saate yakın müzik çalışması yapıldığını belirterek bu üretim sürecinin, ortaya çıkan işin boyutunu gözler önüne serdiğini ifade etti.
Kültürel mirası yaşatmak için ekonomik zorluklara rağmen güçlü duruş
Okdan, projenin tamamen gönüllülük esasına dayalı olduğunu vurgularken ekonomik koşulların zorluklarından da söz etti. “Bu ölçekte bir prodüksiyon için devlet kurumu ya da özel kurumlar milyonlarca lira harcıyor” diyen Okdan, kendi projelerinin ise tek kuruş gelir beklentisi olmadan, ekibin fedakârlıklarıyla yürütüldüğünü anlattı.
“Bizim tek kazancımız kültürün yaşaması. Öğrencilerimiz aslında yarının öğretmenleri. Bu kültürü onlar sürdürecek. Bu çalışmalar onların ileride kullanacağı birer kaynak niteliğinde,” diyerek projelerin eğitimsel yönüne dikkat çekti.
Gösteri İzmir’de yeniden sahnelenecek
Uca Dağlar projesinin İzmir’de tekrar sahnelenmesi için Okdan, salon başvurularının yapıldığını ve uygun tarihler doğrultusunda İzmir’de yeniden sahneye çıkmaya hazırlandıklarını belirtti.
Topluluğun 36 yıllık geçmişi boyunca her yıl bir proje ürettiğini hatırlatan Okdan, Temmuz ayından itibaren yeni prodüksiyon çalışmalarına da start vereceklerini söyledi.
“Biz, kültür işçiliği yapıyoruz”
Konservatuvarın Halk Oyunları Bölümü’nün misyonunun geleneksel kültürü korumak, arşivlemek ve gelecek nesillere aktarmak olduğunu hatırlatan Okdan, çalışmalarının yalnızca birer sahne gösterisi olmadığını, kültürel hafızanın canlı tutulması için yapılan bir emek olduğunu vurguladı. “Biz kültürü konserve ediyor, koruyor ve gençlere öğretiyoruz. Bu da ülke kültürüne yapılan en önemli katkı” diyerek topluluğun çalışma felsefesini özetledi.

Maddiyat en büyük engel
Kültür projelerinin hayata geçirilmesinde en büyük engelin maddi kaynak olduğunu söyleyen Okdan, Türkiye’de bu ölçekte bir kadroyu tek çatı altında bulundurabilen kurum sayısının çok az olduğuna dikkat çekti. “Kostüm, makyaj, koreografi, müzik, hepsi kendi içimizde üretiliyor. Bu anlamda Türkiye’de belki de tekiz” dedi.
Okdan’ın anlattıklarına göre projenin etkileyiciliği, Kars Valisi Ziya Polat’ın bile şaşkınlıkla “Kültür Bakanlığı, projeyi çok beğendi. İlgi gösterdi” demesine neden olmuş. Okdan, valinin gösteri sonrası kendisine sürekli teşekkür mesajları gönderdiğini ifade etti.
“İzlemeden anlaşılmaz”
Okdan, projeyi anlatırken sözcüklerin yetersiz kaldığını, Uca Dağlar’ın sahnedeki halinin görülmesi gerektiğini vurgulayarak şöyle dedi:
“Anlatınca anlaşılmıyor. İzleyince ne demek istediğimizi göreceksiniz.”




