Türkiye genelinde etkisini artıran yüksek sıcaklıklar, özellikle temmuz sonu itibarıyla klima kullanımını rekor seviyelere taşıdı. 38 ilde sıcaklık 40 derecenin üzerine çıkarken, ülke genelindeki elektrik tüketimi tarihi bir zirve olan 1 milyon 228 bin 869 megavatsaat ile rekor kırdı. Ancak uzmanlara göre, serinlemek uğruna yüksek faturalar ödemek zorunda değiliz. Doğru kullanım alışkanlıklarıyla hem serin kalmak hem de tasarruf sağlamak mümkün.
“Klima konforudur ama aynı zamanda sorumluluktur”
Enerji Verimliliği Derneği Genel Başkanı Ahmet Erdem, klimaların artık lüks değil ihtiyaç olduğunu vurgularken, “Bu konfor sağlanırken enerji kaynaklarımız üzerindeki baskıyı da düşünmeliyiz. Doğru cihaz seçimi, bilinçli kullanım alışkanlıkları ve basit önlemlerle hem çevresel etkiyi azaltabilir hem de aile bütçesine katkı sağlanabilir” diye konuştu.
Erdem’e göre, bu tasarruf süreci sadece konutta değil; sanayi, ulaştırma, tarım gibi her alanda etkili. Ancak bireysel tercihler, toplumsal farkındalığın ilk adımı.
En ideal iç ortam sıcaklığı: 24 derece
Uzmanlar, yaz aylarında klimanın 24 dereceye ayarlanmasının hem konfor hem sağlık hem de tasarruf açısından en uygun seçenek olduğunda hemfikir. Her 1 derece düşük ayar, yaklaşık %10 daha fazla enerji tüketimi anlamına geliyor. Bu nedenle, ortamın aşırı soğutulmasındansa denge ve sürdürülebilirlik ön planda tutulmalı.
Ayrıca düşük sıcaklık, sadece faturaları değil, insan sağlığını da tehdit ediyor. Ani sıcak-soğuk geçişleri, solunum yollarından kas-iskelet sistemine kadar pek çok riski beraberinde getiriyor.
Filtre temizliği: Küçük dokunuş, büyük fark
Klima filtrelerinin düzenli olarak temizlenmesi, cihazın hem ömrünü uzatıyor hem de soğutma performansını artırıyor. Kirli filtreler, hava akışını engelleyerek cihazın daha fazla çalışmasına ve daha fazla elektrik tüketmesineneden oluyor. Uzmanlar, yaz başında ve ortasında olmak üzere en az iki kez filtre temizliği yapılmasını öneriyor.
Klima fanı ve hava akışı nasıl olmalı?
Cihazın fan ayarı da enerji tüketimini doğrudan etkileyen unsurlar arasında. Fan hızı ne kadar yüksek olursa, tüketim de o kadar artıyor. Bu yüzden düşük ya da otomatik fan modu tercih edilmeli. Ayrıca klimanın önüne konulan perde, mobilya gibi engeller, hava akışını kısıtladığı için verimliliği düşürüyor.
Serbest hava dolaşımı, daha hızlı soğutma ve daha düşük enerji tüketimi anlamına geliyor. Bu yüzden klimanın çevresi mümkün olduğunca açık tutulmalı.
Güneşten korunmak da tasarruf sağlar
Klima açık olsa bile, güneş ışığına doğrudan maruz kalan bir ortam daha çabuk ısınıyor ve cihaz daha çok çalışıyor. Gündüz saatlerinde stor perde, kalın tül ya da kepenk kullanımıyla güneş ışığı içeri alınmazsa, ortam serin kalır ve klimanın daha az çalışmasıyla tasarruf sağlanır.
Yani, enerji tasarrufu sadece cihazla değil, evin genel düzeniyle de doğrudan ilgili. Doğru perde kullanımı dahi fark yaratabilir.
Nem alma fonksiyonu: Sıcakta serinliğin akıllı alternatifi
Özellikle gece saatlerinde klimanın sadece nem alma modunda çalıştırılması, hem konfor sağlar hem de enerji tüketimini ciddi ölçüde azaltır. Havanın nem oranı düştüğünde, ortam zaten daha serin ve ferah hissedilir. Bu nedenle, doğrudan soğutma yerine, bazen sadece nem alımı da tercih edilebilir.
Bakım ihmal edilirse fatura kabarır
Klimaların yılda en az bir kez yetkili servis tarafından bakımdan geçirilmesi, enerji verimliliği açısından büyük önem taşıyor. Gaz kaçağı, fan motoru, dış ünite temizliği, cihazın doğru çalışmasını sağlar. Bakımı yapılmayan klimalar hem daha çok enerji harcar hem de sık sık arızalanarak ek maliyet yaratır.
Yazın 24, kışın 22 derece kuralı
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın önerisine göre, klimanın yazın en düşük 24 derece, kışın ise en yüksek 22 derece ayarında çalıştırılması gerekiyor. Bu değerlerin altına ya da üstüne çıkıldığında, elektrik tüketimi katlanarak artıyor. Bu iki sıcaklık aralığı, hem tasarruf hem de cihaz sağlığı açısından ideal seviyeler olarak kabul ediliyor.