İNCİ ONGUN- Fotoğraf çekmek isteyen ziyaretçiler, brandaların tarihi ve mimariyi tamamen kapattığını görüp “Bu örtüler, tarihi ve kültürel mirası gizlemek için mi kondu?” sorusunu soruyor. Esnaf ise bu durumu izah etmekte zorlanıyor. Oysa ulusal bir yarışmayla belirlenen ve direklerinin bile bir bölümü dikilen, hem yaşanan sorunu ortadan kaldıracak hem de tarihi çarşıya imaj katacak olan üst örtü projesinin tamamlanmaması, eleştiri konusu olmaya devam ediyor.
“Hiçbir Old Town Böyle Korunmaz”
Kemeraltı Hayat Platformu Sözcüsü Cem Ceylan konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
“Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ‘Old Town’da kültür mirasını brandalarla veya bezlerle örtemezsiniz. Çarşının ruhuna ve özelliklerine uygun yaşamak zorundasınız. İhtiyaçlarınızı çarşının fiziki yapısı belirler. Sadece güneşten korunmak için bina taşıyıcılarına ankrajlı brandalar asmak, tarihi dokuyu öldürmektir.”
Ceylan, turistlerin bu tür detayları çok çabuk fark ettiğini vurguladı:
“Tarihe ve kültüre meraklı insanlar gittikleri ülkelerde yerel kültürün izlerini arar. Biz ise bu hataları alışkanlık haline getirmişiz, artık görmezden geliyoruz. Normalmiş gibi geliyor.”
Koruma İçin Farkındalık Şart
Ceylan, tarihi kentlerin yönetimiyle ilgili özel hukuk ve kanunların bulunduğunu hatırlatarak şunları söyledi:
“Biz yöneticilerimizi seçerken onlara oylarımızla yetki, sorumluluk ve kaynak veriyoruz. Beklentimiz çok basit: Buraları koruyun. Oysa tarihi çarşılarda yeni projeler yapılmaz, korunur. Bu sorumluluk sadece belediyelerin değil; esnafın ve bireylerin de görevidir. Farkındalık şart. Bu farkındalığı esnaf, sivil toplum kuruluşları ve kamu iş birliğiyle yaratabilirsiniz.”
Ceylan, belediyelerin denetim görevini yerine getirmesi gerektiğini belirtti:
“Esnafa, ‘Bu alan özel bir alan. Burada istediğinizi yapamazsınız. Kurallar var.’ demek gerekir. Belediye başkanları bu kuralları zabıtasıyla, müdürlükleriyle uygulamalı; çarşının ihtiyaçlarını günün gerekliliklerini dikkate alarak, ama tarihi dokuyu bozmadan hayata geçirmeli. Otoparktan yürüyüş yollarına kadar her şeye koruma mantığıyla bakmalıyız.”
“İzmir’in Başka Tarihi Merkezi Yok”
Ceylan sözlerini şöyle sürdürdü:
“İnsanları güneşten koruyacağız diye brandalar asarsak, tarihi ve mimari miras görünmez hale gelir. Oysa Doğu çarşılarında, Akdeniz ve Orta Doğu kentlerinde çarşıların yapısı daracık sokaklardan oluşur. Bir insanın veya yük hayvanının zor geçebileceği kadar… Bu, iklimden kaynaklanır. İnsanlar gündüz işlerini yaparken güneşten fazla etkilenmemek için böyle planlanmıştır. Biz ise kendi rahatımız için saçma sapan çözümler buluyoruz. Çarşıyı, kültürü, tarihi kirletmeye başlarsak bunun sonu gelmez. Herkes kendi çözümünü üretir: biri branda asar, diğeri asma kat yapar, başkası pencereyi kapatır, duvar örer veya çamaşır asar.”
“İhtiyaç Proje Değil, Koruma”
Ceylan, çarşıda asıl ihtiyacın büyük projeler değil, tek bir anlayış olduğunu vurguladı:
“Her gelen yönetici beş yıl içinde ‘Master proje yapacağız, büyük işler yapacağız’ diyor. Sonra yenisi geliyor, ‘Altyapıyı geliştireceğiz, fiber optik döşeyeceğiz, uçan halı getireceğiz’ diyor. Oysa çarşıda ihtiyaç olan şey proje değil; tek bir akıl, tek bir bakış açısı: Koruma. Çünkü İzmir’in başka tarihi kent merkezi yok.”