Sokakta yaşayan milyonlarca hayvan için gözler Anayasa Mahkemesi’nde. Kamuoyunda “katliam yasası” olarak anılan 7527 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'ndaki bazı maddelerin iptali istemiyle açılan davanın esastan görüşüldüğü gün, Türkiye’nin dört bir yanından gelen yaşam savunucuları Ankara’da nöbette. Yurttaşlar, “Yasa iptal olana dek sokakları terk etmeyeceğiz” diyerek iptal çağrısını yineledi. İzmir Barosu ile İzmir Yaşam Hakkı Savunucuları da ‘‘Yasayı iptal et’’ çağrısı yaptı.

İzmir Yaşam Hakkı Savunucuları’ndan Pınar Alp AYM’nin yasayı iptal etmesi için umutlu söyleyerek verdikleri mücadeleyi anlattı: “Bu zamana kadar oluşturduğumuz toplumsal baskı zaten iptal kararının çıkması için. Daha önce de Meclis'e gitmiş, Meclis’in önünde durmuş ve aynı şeyi söylemiştik: Bu yasa Meclis’ten de geçse, AYM’den de geçse, biz bu yasayı sokaklardan geçirmeyeceğiz.”

Gp9Abqc Xc A Ac Ll

“Çocuklarımızdan vazgeçmeyeceğiz”

Alp, yasa sonrası artan şiddet olaylarına dikkat çekerek şu uyarılarda bulundu:

“Şiddet, işkence ve ihmallerde bu dönemde inanılmaz bir artış oldu. İnsanlar artık bu şiddetin devlet eliyle desteklendiğini düşünüyor. Ve özellikle köpeklere yönelik cinayetlerin artması, sahipli köpeklerin öldürülmesi ve faillerin ceza almaması, başka alanlardaki şiddeti de tetikledi. Nasıl ki kadın cinayetlerinde failler cezasız kalınca şiddet arttıysa, hayvanlara yönelik şiddette de aynı durum yaşanıyor. Biz bu ülkede 6 dakika boyunca tekmelenerek öldürülen Eros için aylarca mücadele ettik ama faile hapis cezası uygulanmadı. Bu kadar kamuoyu baskısına rağmen ceza verilmediyse, diğerleri için “Ben de ceza almam” düşüncesi oluşuyor. Ve bu süreçte yalnızca hayvanlara yönelik değil, aynı zamanda çocuklara yönelik istismar ve şiddet olaylarında da ciddi bir artış olduğunu gözlemliyoruz. Çünkü şiddetin bir boyutu diğerini de tetikliyor. Çocuklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Gerekirse mahallelerimizde nöbet tutacağız, ekipler geldiğinde çocuklarımıza sarılacağız, teslim etmeyeceğiz. Bu mücadeleyi mahalle ekipleriyle, gönüllülerle birlikte büyüteceğiz.”

Pınar Alp

“Şiddet hayvanlara yönelerek başlıyor”

İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu’ndan sorumlu yönetim kurulu üyesi Av. Aylin Aras Öztürk ise yasanın anayasaya aykırı olduğunu belirtti. “Anayasa’ya aykırı olduğu açıkça ortada olan maddeler söz konusu. Yasa iptalleri konusunda elimiz zayıf. Bireysel başvuru yoluyla, yasanın ihlal yarattığı tespit edilirse ve bu dava sonucunda gerekçeler oluşursa AİHM'e gidilebilir. Ama AİHM'in, “bu iç hukuktur” deyip karışmama ihtimali de var. O yüzden bu meseleyi burada, yani Türkiye’de çözmemiz gerekiyor.”

Aylin Aras

Öztürk, yasanın yürürlüğe girdiği sekiz aylık sürede yaşananları şu sözlerle özetledi: “Sekiz ay içinde hiç maruz kalmadığımız kadar hayvana yönelik şiddete tanık olduk. Hem bireysel hem de toplu katliamlar gördük. Bu durum halkın vicdanını da, adalet duygusunu da sarstı. Psikolojik ve kriminolojik araştırmalar da gösteriyor ki, şiddet davranışı çoğunlukla hayvanlara yönelerek başlıyor. İnsanlar hayvanları da, çocukları da korumak istiyor ama artık korkuyorlar.

Ayrıca ciddi bir linç kampanyası yürütülüyor. Hayvanseverler ötekileştiriliyor, “çocuk düşmanı” ilan ediliyor. Toplum kutuplaştırılıyor. Hayvanların çocuklara saldırdığı yönünde haberler yayıldı ama bunların çoğunda aslında insanların kışkırtması çıktı ortaya. Kaldı ki, bugün insanlar birbirine hayvanlardan çok daha fazla zarar veriyor. Hayvanlar şiddet gördüklerinde ya da aç kaldıklarında tepki veriyorlar. Zaten agresif ve saldırgan hayvanların toplanmasıyla ilgili yasa daha önce de vardı. Ama şimdi tüm köpekler suçlu ilan edilip barınaklara kapatılmak isteniyor. Bu hem etik değil hem de uygulanabilirliği yok.

Türkiye’de yaklaşık dört milyon sokak köpeği var. Sadece toplama maliyeti bile korkunç yüksek. Kaldı ki, ilaç, barınak, personel giderleri, öldürme prosedürleri... Devasa barınaklar kurulsa bile bir süre sonra işlevsiz hale gelecek. Hayvanlar orada ölecek. Kamu yararı açısından da hiçbir anlamı yok. Yüz otuz iki bin civarında barınak kapasitesi var ama sokakta dört milyon köpek var.

Dscf3083 (1) (1)

Barınak değil ölüm kampı

Belediyelere açıkça “toplayın” deniyor, ama nereye götürecekleri belli değil. Bu da yerel yönetimlere dolaylı biçimde “öldür” baskısı anlamına geliyor. Bu süreçte kısırlaştırma da durdu. Hayvan popülasyonu arttı. Her yerde yavru köpekler dolu. İnsanlar da korkudan hayvanlarını terk etmeye başladı. Barınaklardan sahiplenme azaldı. Hayvanlar aç, susuz, kötü koşullarda yaşıyor. Durum gerçekten çok vahim.

Foça ve Kemalpaşa’da gördüğümüz yerler barınak değil, batakhane. Hayvanlara çürümüş yemekler veriliyor, temizlik yapılmıyor. Hayvanların kemikleri görünüyor. Biz bunlarla ilgili savcılığa şikâyetlerimizi yaptık. Hayvanlar kafeslerde, pislik içinde yaşamaya çalışıyor. Ne yargı, ne Tarım İl Müdürlüğü, ne de valilik herhangi bir şey yapmıyor. Herkes köpek toplamaya odaklanmış durumda.”

Mülakata girecek öğretmen adayları açıklandı Mülakata girecek öğretmen adayları açıklandı

Kaynak: özge uyanık