1 Temmuz 2021’de İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının üzerinden dört yıl geçerken, kadın cinayetlerinde yaşanan artış istatistiklere yansıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun açıkladığı verilere göre, 2025'in ilk altı ayında 136 kadın erkekler tarafından öldürülürken, 145 kadın da şüpheli biçimde ölü bulundu. Bu veriler, sözleşmenin kadınlar için hayati önem taşıdığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Kadınların en büyük tehdidi yine en yakınlarından geliyor
2025’in ilk altı ayında hayatını kaybeden kadınların 96’sı, aile bireyleri olan erkekler tarafından öldürüldü. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun yıllardır tuttuğu verilere göre, kadınların katili çoğunlukla eşi, sevgilisi ya da akrabası. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, kadının yaşam hakkını yok sayan bu tabloyu, “aileyi” merkeze alıp bireyi dışlayan politikaların sonucu olarak değerlendiriyor.
Kadınlar en çok evlerinde öldürüldü
Kadınlar en çok kendi evlerinde öldürülüyor. 2025'in ilk altı ayında öldürülen kadınların büyük çoğunluğu kendi yaşam alanlarında katledildi. Aile ve toplum politikaları, kadını eve hapsederken, ev içindeki şiddeti görmezden geliyor. Ev, artık kadınlar için güvenli bir alan değil; aksine, tehlikenin merkezine dönüşmüş durumda.
Şiddet yalnızca kadını değil, çevresini de hedef alıyor
Kadın cinayetlerinin yaşandığı anlarda yalnız olmayan kurbanların yanında çoğu zaman çocukları, anneleri, kardeşleri veya arkadaşları da bulunuyor. 2025’in ilk yarısında 35 kişi, kadınlarla birlikte ya öldürüldü ya da ağır yaralandı. Ataerkil şiddet, yalnızca kadını değil, kadının çevresindeki herkesi tehdit ediyor.
Ekonomik kriz, erkek şiddetinin bahanesi oldu
Kadın cinayetlerinde son dönemde artan bir şekilde ekonomik gerekçeler öne sürülüyor. 2025’in ilk altı ayında öldürülen kadınların yüzde 10’u, ekonomik sorunlar bahane edilerek katledildi. Bu oran, geçen yıl yüzde 6’ydı. Krizin yarattığı baskı ortamı, ataerkil şiddetin daha da derinleşmesine neden oluyor.
İnfaz yasaları kadınların yaşamını tehlikeye atıyor
Yargı sisteminde yer alan af düzenlemeleri, şiddet faillerine alan açmaya devam ediyor. 2025’in ilk 6 ayında 15 kadın, adli sicilinde şiddet geçmişi bulunan erkekler tarafından öldürüldü. Cezasızlık politikaları, kadınları korumak yerine failleri ödüllendiriyor. Kadınlar, devletin sağladığı koruma kararlarına rağmen hayatlarını kaybediyor.
Genç kadınlar hedefte: 25 yaş altı 26 kadın öldürüldü
Bu yılın ilk altı ayında öldürülen kadınların 26’sı 25 yaşın altındaydı. Kadınların çoğu ateşli silahlarla (78), ardından kesici aletlerle (36) ve boğularak (11) öldürüldü. Bazı kadınlar ise darp edilerek ya da yakılarak hayatlarını kaybetti. 2 kadının ise nasıl öldüğü belirlenemedi.
Koruma kararları
Devlet tarafından verilen koruma kararları, kadınların yaşam hakkı için kritik öneme sahip. Ancak 2025’te öldürülen kadınlardan 9’unun, öldürüldükleri sırada koruma kararları bulunuyordu. Bu kararların uygulanmaması, kadınların ölümüne yol açtı. 123 kadın için ise tedbir kararı alınıp alınmadığı tespit edilemedi.
Şüpheli kadın ölümleri her geçen gün artıyor
Pandemiyle birlikte artan şüpheli kadın ölümleri, hâlâ çözülmemiş bir sorun olarak duruyor. İntihar, kaza ya da doğal ölüm süsü verilen vakalarda, kadınların öldürülüp öldürülmediği yeterince araştırılmıyor. Bu durum, kadın cinayetlerinin üstünün örtülmesine neden oluyor.
İzmir'de bir kadın cinayeti daha: Fail intihar etti
İzmir’de 70 yaşındaki Şerife Erdal, evli olduğu Mehmet Ömer Erdal tarafından ateşli silahla öldürüldü. Fail, cinayetin ardından aynı silahla intihar etti.
İstanbul'da da 61 yaşındaki Hüsniye Metin, birlikte olduğu Mustafa Gül tarafından ateşli silahla vurularak öldürüldü. Fail uzun süredir Hüsniye'yi tehdit ediyordu. Bu yüzden "tehdit" suçlamasıyla şikayetçi olmuştu. Fail olayın ardından intihar etti.