Fevzi Efe Sekitmez // İzmirli artık kendi toprağında yetişen ürünlerle karnını doyuramıyor. Mandalina bahçeleri arasında yürüyerek geçilen bir kentten, depreme dayanıksız binalarda yaşamaya mahkûm edilen İzmir’e geçiş son 20 yılın en büyük sorunu. Kaybedilen tarım arazileri, vahşi sulama ile yapılan kar odaklı yem yetiştiriciliği ve imara açılan verimli topraklar İzmir’de tarımın kaybolmasının en büyük sebepleri.

TÜRKİYENİN EN ÇOK TARIM ARAZİSİ KAYBEDEN ŞEHRİ

Son 20 yılda İzmir’in tarım arazilerinin yüzde 10’unu kaybettiğini söyleyen TMMOB İzmir Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Hakan Çakıcı, Türkiye’nin en çok toprak kaybeden kentinin İzmir olduğunu söyledi.

Başkan Çakıcı şu şekilde konuştu:

“İzmir kentleşmesi ve nüfusuyla üçüncü büyük şehir. Ancak aynı zamanda bir tarım şehri. Bu tarım alanları bizim için çok kıymetliydi. Şehrin gıda ihtiyacının önemli bir kısmını kendi tarım alanlarımızdan karşılıyorduk. Torbalı’dan kışlık sebzeler yetiştiriyor, Gediz ovası gibi alanlarda çeşitli ürünlerimizi büyütüyorduk. Fakat artık şehrin metropol sınırlarında büyüme baskısı var. Tarım alanları hızla el değiştiriyor. Şehir dışından İzmir’e gelen bir insan kitlesi var. Bunlar bizim bildiğimiz anlamda çiftçi değil. Üretimin içinde değiller, daha çok hobi amaçlı alım yapıyorlar. Tarlalar ise arsa fiyatına satılıyor. Otoban kenarlarında kalan tarım arazilerinin ortasına lojistik depolar açılıyor. Tarım arazisinin ortasına AVM (Alışveriş Merkezi) deposu dikiliyor, özellikle Menemen’de bunu görüyoruz. Son 20 yılda İzmir, yüzde 10’un üzerinde tarım dışına çıkan arazi kaybı yaşadı. Tarım topraklarını koruyan kanunlarımız olmasına rağmen pek çok arazi elden çıktı. Halkı beslemek için yakın mesafeden gıda temin etmek çok önemlidir. Çünkü lojistik maliyetler tarlada 10 liraya üretilen ürünü 30 liraya çıkıyor. Şimdiyse biz tarım alanlarını kaybettikçe daha uzak coğrafyalardan ürün almak zorunda kalıyoruz. Yine de marul, ıspanak, lahana gibi kışlık sebzeleri kendi çevremizden karşılayabiliyoruz. İhracat yaptığımız ve kar ettiğimiz ürünler var. Yine de tek sorunumuz kar olmamalı. Asıl sorunumuz bu tarım alanlarını korumak ve elden çıkmasını engellemek. Kentleşme ve turizm en çok göze batan sebepler. Bir tarım arazisinin imar açılması gerekiyorsa izin alınması lazım ama denetim eksikliği sebebiyle her yere yapı dikildiğini görüyoruz.”

Tmmob Ziraat Odası

TMMOB İzmir Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Hakan Çakıcı

SU TASARRUF TARTIŞILIRKEN MENDERESİ KURTUYORUZ

“Şimdi övünüyoruz, yoğun şekilde mısır silajı ve yem üretimi yapılıyor diye. Şunun farkında olmamız lazım bunlar çok su tüketen ürünler. Küçük Menderes havzası şu an eksilerde. Havzanın kaldırabileceğinden çok daha fazla yeraltı suyu çekiliyor. Sırf kar ediliyor diye bu ürünlere yoğunlaşan bir tarım politikası yürütmek doğru değil. İzmir’de kâr amaçlı ne getirilirse ona yöneliyorlar. Bu da toprakları yoruyor ve elden çıkmasına sebep oluyor. Kuyuların bu sene ne seviyeye ineceği belli değil, çünkü su tüketimi inanılmaz boyutlarda. Hayvancılık başlı başına su tüketimi demek. Bir hayvan günde 300 litre içiyor. Bu havza bu kadarını kaldıramaz, bir sınırı var. İnsan olarak haliyle biz hayvan yemi yemiyoruz, o araziler başka insanların beslenmesine katkı sağlayabilecekken para kazanmak uğruna vahşi sulama ile mısır yetiştiriliyor.”

İzmirli hakemin Amedspor boykotu!
İzmirli hakemin Amedspor boykotu!
İçeriği Görüntüle
Çiftçi Sen AdnanÇiftçi Sen Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu

ESKİDEN İZMİRLİ TARLASINDAN DOYARDI

Eskiden İzmir’in çeşitli ilçelerinde yapılan tarımın kenti beslediğini ve doyurduğunu anlatan Çiftçi Sen Örgütlenme Sekreteri Adnan Çobanoğlu, “Daha önce İzmir ve çevresinde sebzeler yetişirdi, tarlalardan İzmir doyardı. Şimdi farklı yerlerden almak zorunda kalıyoruz. İzmir kendi toprağından beslenmiyor” dedi.

Çobanoğlu’nun konuşmasının tamamı şu şekilde:

“Özellikle sahil şeridinde tarım arazilerinin kaybı yaşanıyor. Hayvancılığı destekliyoruz denilerek çeşitlilik kaldırıldı. Mısır silajına uygun şekilde üretim yapıldı. Gıda üretiminden çıkıldı. Özellikle Dikili tarafındaki jeotermal seralarda yapılan üretim ihracata yönelik, İzmirliye dönük değil. Bir zamanlar Özkanlar’dan Bornova merkeze kadar mandalina bahçeleri arasında yürüyorduk. Şimdi inşaat baskısı çok arttı. İhtiyacı karşılamanın ötesinde yatırım amacıyla büyük gökdelenler yapılıyor. Bu yapılaşma tarımsal üretimi de olumsuz etkiliyor. Denizden gelen rüzgar kesildiği için birçok ürünün kalitesi bozuluyor. Bornova merkezde yaşayan insanlar klimaya yöneliyor, bu da enerji tüketimini artırıyor. Ekolojik olmayan bir şehir planlaması söz konusu.

Eski Bornova Ovası, 1974

BORNOVA’NIN BEREKETLİ TOPRAKLARI

Eski Bornova Fotoğrafları sosyal medya grubunun üyesi Hüseyin Koç;

“Burası şimdiki Özkanlar Pazarı (İkinci el eşya pazarı). Köprü ayaklarının yanı başı...Yıl 1974...Katledilerek İmara açılan Bereketli Bornova Ovası.”

Bornova Eski Fotoğrafları Sosyal Medya Grubundan Bir Görsel

Bornova Bamyası

Eski Bornova bamyası

Muhabir: Fevzi Efe Sekitmez