İNCİ ONGUN- 2026’ya girerken İzmir’in siyasetinden ekonomisine, sanayisinden tarımına, spordan esnafa kadar kentin tüm dinamiklerinden ortak bir mesaj yükseliyor: dayanışma, ortak akıl ve umut. Yerel yöneticiler, meslek örgütleri, sanayi ve ticaret temsilcileri ile sivil toplumun önde gelen isimleri, geride bırakılan zorlu bir yılın ardından yeni yıla dair beklentilerini, kaygılarını ve hedeflerini 9 Eylül Gazetesi ile paylaşıyor.
Ekonomik dalgalanmalar, yüksek enflasyon, küresel belirsizlikler, toplumsal eşitsizlikler ve kadınlara yönelik şiddetin gölgesinde geçen 2025’in ardından İzmir, 2026’yı daha dirençli, daha adil ve daha üretken bir kent olma iddiasıyla karşılıyor. Bu geniş çerçevede verilen mesajlar, yalnızca temenni değil; aynı zamanda İzmir’in geleceğine dair güçlü bir yol haritası niteliği taşıyor.

Sorunları birlik ve beraberlikle aşacağız
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, 2026 yılına dair temennilerini sıcak ve samimi bir kare eşliğinde paylaştı. Sokak hayvanlarına yönelik duyarlılığıyla da bilinen Tugay, kucağına gelen bir kediyi sevgiyle okşarken objektiflere yansıdı. Kedinin bir ismi olmadığını öğrenen Tugay, ona “Marsık” adını verdi. Bu içten anların eşlik ettiği yeni yıl mesajında Başkan Tugay 2026’dan beklentilerini şu sözlerle dile getirdi:
“Yeni yıldan elbette hepimiz çok güzel şeyler bekliyoruz. Önce yağmurların bereketli olmasını, felaketlerin yaşanmamasını, ülkemizin ekonomik olarak daha iyi bir noktaya gelmesini diliyoruz. Ama bütün bunların da ötesinde, en önemli şeyin sağlık olduğunu düşünüyorum. Herkesin sağlıklı olmasını yürekten diliyorum. Sorunların üstesinden gelebilmek için birlik, beraberlik ve dayanışma şart. 2026 yılında İzmir’in, tüm farklılıklarıyla kenetlenmiş, dayanışmayı öne çıkaran bir şehir olmasını istiyorum. İzmir Büyükşehir Belediyesi ailesi adına da şunu söylemek isterim: Kentimizde her türlü sorunun üzerine birlikte giden, ortak aklı ve dayanışmayı esas alan bir anlayışla çalışmaya devam edeceğiz.”

İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener
İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener 2025 yılına ilişkin değerlendirmesinde, küresel ölçekte ekonomi politikalarının yeniden şekillendiği, ülkeler arası rekabetin teknoloji, verimlilik ve tedarik zinciri güvenliği eksenlerinde keskinleştiği bir dönem olduğunu vurguladı. Bu süreçte küresel büyüme hızının yavaşladığını, yatırımların daha seçici hale geldiğini ve inovasyonun artık rekabet avantajı değil, bir “varlık koşulu” hâline dönüştüğünün daha net görüldüğünü aktaran Özgener “Yapay zekâ destekli üretim ve ticaret süreçlerinin yanı sıra veri odaklı iş modelleri ve yeşil dönüşüm standartlarının; tüm ülkelerin kalkınma stratejilerini yeniden tanımladığı alanlar olmaya devam ettiğini değerlendiriyoruz” dedi.
Türkiye ekonomisinin; bu küresel tablo içinde, uygulanmakta olan ekonomik programın ortaya koyduğu politika çerçevesi doğrultusunda bir denge arayışı içinde ilerlediği görüşünü aktaran Özgener “TCMB rezervlerindeki güçlenme, CDS kredi risk priminin gerilemesi, bütçe disiplinini destekleyen adımlar, cari dengenin finansmanında yaşanan iyileşme ve dezenflasyon sürecinin 2025 yılı ikinci yarıda kademeli olarak güç kazanması yılın olumlu gelişmeleri arasında yer aldı. Bununla birlikte yüksek enflasyon, kredi maliyetlerinin pahalı olması ve sanayideki yavaşlama iş dünyasının karar alma süreçlerini zorlaştırdı” açıklamasında bulundu.
İzmir, 2025 yılında önemli ekonomik merkezlerinden biri olmayı sürdürdüğünü, girişimcilik ve teknoloji ekosisteminin güçlenmesi ve mevcut potansiyelinin yanında gelecek vizyonuyla da öne çıkan bir kent hâline geldiğini paylaşan Özgener, “19 Kasım’da paydaşlarımızla birlikte gerçekleştirdiğimiz İzmirMeets 2025 Teknoloji ve İnovasyon Zirvesi’nde gördüğümüz tablo şunu açıkça ortaya koydu: İzmir, yalnızca teknoloji gündemini takip eden bir şehir değil; bu gündemi şekillendirme iddiasını taşıyan bir şehir. Geldiğimiz bugünkü süreçte; dijital ve yeşil dönüşümün etkileri daha görünür hâle gelirken, işletmelerimizin rekabet güçlerini sürdürebilmeleri için teknolojiyi iş süreçlerine entegre etmeleri gerektiği gerçeği net biçimde ortaya çıktı. 2025 yılı, ekonomik dalgalanmaların kentimizde de hissedildiği bir dönem oldu. Dezenflasyon sürecinin uzaması, kredi koşullarının pahalı ve erişiminin zor olması ve yatırım iştahındaki zayıflamayla birlikte okunduğunda, İzmir ekonomisi ve sanayisi parasal sıkılaşmadan görece daha olumsuz etkilendi.
Ekonomi Üniversitemizin Güzelbahçe Kampüsü; tarımsal üretimde yepyeni bir vizyon ortaya koyan Dikili Organize Tarım Bölgesi, kentimiz ticaretinde dönüm noktası olacağına inandığımız Kemalpaşa Lojistik Merkezi ve sektörel kümelenmenin başarılı bir örneği olan Torbalı Karma ve Mobilya Organize Sanayi Bölgesi projelerimizi hayata geçirme aşamasına geldik. Tamamlandığında sahip olacağı dijital ve teknolojik donanımla ülkemizde fark yaratacağına inandığımız Güzelbahçe Kampüsümüzün İzmir’in bilgi temelli kalkınma vizyonuna yapılan stratejik bir yatırım olduğuna inanıyoruz. Yeni kampüsümüzün açılışını, Temmuz 2026’da gerçekleştireceğiz.” görüşlerini paylaştı.
2026 yılına girerken, ekonomik programın kararlılıkla uygulanması hâlinde fiyat istikrarının güçlenmesini, üretimde daha dengeli bir görünümün ortaya çıkmasını ve yatırım ortamının daha öngörülebilir bir hâle gelmesini beklediklerini ileten Özgener, “İzmir’in potansiyelini ortaya çıkaran ana unsurun ortak akıl ve iş birliği kültürü olduğuna inanıyoruz. Kamu, özel sektör, üniversiteler ve sivil toplum yapılarının oluşturduğu bu güçlü sinerji, İzmir’in 2026 yılında ülkenin en dirençli ve yenilikçi ekonomik merkezlerinden biri olmasını sağlayacaktır. İzmir’in geleceği, yalnızca ekonomik göstergelere değil; aynı zamanda değişimi okuma, dönüşümü yönetme ve birlikte hareket edebilme kapasitesine dayanıyor. Bu kapasite İzmir’de fazlasıyla mevcut. 2026’yı bu anlayışla karşılıyor; daha dirençli, üretken ve rekabetçi bir İzmir için çalışmayı sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı.

Ekonomik istikrarın güçlendiği bir yıl olsun
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, 2026’ya ilişkin beklenti ve dileklerini şu şekilde paylaştı:
“2026 yılının; ülkemiz için ekonomik istikrarın güçlendiği, üretimin, sanayinin ve ihracatın yeniden ivme kazandığı bir yıl olmasını diliyorum. Yüksek enflasyon ve yüksek maliyetlerden kaynaklı sanayinin azalan rekabet gücünün yeniden toparlandığı, yatırım yapma iştahının arttığı, nitelikli istihdamın desteklendiği, sürdürülebilirlik ve dijital dönüşümün öncelik kazandığı bir döneme girmeyi temenni ediyorum.
Ege Bölgesi Sanayi Odası olarak, üyelerimizle birlikte katma değeri yüksek üretimi büyütmeye, rekabet gücümüzü artırmaya ve ülke ekonomisine katkı sağlamaya kararlılıkla devam edeceğiz. 2026 yılının tüm sanayi camiamıza, iş dünyamıza ve milletimize sağlık, umut ve başarı getirmesini diliyorum.”

Toprağa atılan her tohum bol yağış alsın
İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, 2026’ya ilişkin mesajında şu ifadelere yer verdi:
Yeni yıl yeni umutları da beraberinde getirir... Bu nedenle 2026’yı da coşkuyla karşılıyor; öncelikle herkese sağlık ve huzur diliyorum. 2026’da beni en mutlu edecek şey, toprağa atılan her tohumun bol yağış alması, güneşle boy atıp yeşermesi, ülke ekonomisine katkı, üreticilerimizin, tüccarımızın ve halkımızın sofrasına bereket ve lezzet sunması olacaktır.

İAOSB Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace
İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Karace 2026’ya girerken temel temennin enflasyonun kalıcı biçimde düşmesi ve bunun ekonomide öngörülebilirliği güçlendirmesi olduğunu vurgulayarak “Enflasyondaki gerileme; maliyetlerin daha yönetilebilir hale gelmesini, uzun vadeli plan yapma kapasitesinin artmasını sağlayacaktır” dedi.
2026 yılına girerken iş dünyasının en temel ihtiyacı öngörülebilirlik ve istikrar olduğuna değinen Karace, “Sanayici; yatırımını, üretim planını ve ihracat stratejisini ancak önünü görebildiğinde güçlendirir. Bu nedenle 2026’nın ilk aylarında daha temkinli, Haziran’dan itibaren ise dengelenmenin belirginleştiği, güvenin arttığı ve toparlanmanın kalıcılaştığı bir seyir izlemesini bekliyoruz” açıklamasında bulundu.
Karace, şu görüşleri paylaştı:
Çözümlenmesini öncelikli gördüğümüz başlıkların başında enflasyonda kalıcı düşüş ve maliyet istikrarı geliyor. Maliyetlerin öngörülebilir hale gelmesi, uzun vadeli sözleşmeleri ve yatırım kararlarını hızlandıracaktır. İkinci temel konu üretim ve ihracatı önceleyen finansmana erişimdir. Özellikle yatırım, ihracat ve verimlilik odaklı alanlarda kredi kanallarının etkin işlemesi; küçük ve orta ölçekli işletmelerin işletme sermayesi ihtiyacını karşılayacak mekanizmaların güçlenmesi önem taşıyor.
İAOSB olarak yaklaşımımız: Üreten, ihraç eden ve istihdam sağlayan sanayicinin önünü açan her adım, Türkiye’nin büyüme potansiyelini güçlendirir. Biz üretime değer veren bir anlayışla, 2026’da da firmalarımızın üretim gücü ve ihracat kapasitesiyle çok daha büyük başarılar elde edeceğine inanıyoruz. İstikrarın güçlendiği, yatırım iştahının arttığı ve sanayicimizin önünü daha net gördüğü bir iklimde; ülkemizin büyümesine daha fazla katkı sunacağımıza güveniyoruz. 2026’nın ülkemize, iş dünyamıza ve tüm sanayicilerimize sağlık, bereket ve başarı getirmesini temenni ediyorum.

İZMİR SPOR KULÜPLERİ BİRLİĞİ BAŞKANI ALİ ERTEN
İzmir Spor Kulüpleri Derneği Başkanı Ali Erten, 2025’te İzmir futbolunun ve köklü kulüplerinin, şanlı tarihlerinden aldıkları güçle yalnızca birer spor kurumundan çok daha fazlası olduklarını yeniden hatırlandığını söyledi.
“İzmir; yüzyıllardır medeniyetlerin buluşma noktası, özgürlüğün ve barışçı rekabetin yaşandığı bir spor kentidir. Sportif rekabetin dostluk içinde hayat bulduğu şehirdir” ifadesini kullanan Erten mesajında şu görüşleri paylaştı:
“Bu şehrin spora bakışı, sadece kazanmak üzerine değildir. Bizlere düşen, bu duyguyu yaşatmak ve geliştirmektir. Her biri Türkiye’nin spor hafızasında önemli bir yere sahip köklü kulüplerimiz, başarılarıyla, yetiştirdikleri efsanelerle ve milyonları peşinden sürükleyen büyük taraftarlarıyla İzmir’in onuru ve gururudur. Bugün; İzmir’in kulüpleri adil ve sportmence rekabetle liglere renk katmakta, kent kimliğini güçlendirmekte, gençlerimize umut olmakta ve İzmir’in sosyal, kültürel, ekonomik yaşamına ölçülemeyecek değerler sunmaktadır. Yeni yılda; hayalleri büyük, yürekleri mücadeleyle dolu genç sporcu kardeşlerimize, onları yetiştiren tüm spor emekçilerimize, kulüp başkanlarımıza, yöneticilerimize ve renklerine tutkuyla bağlı taraftarlarımıza, büyük camialarımıza, fair play ruhundan ayrılmadan, coşku, başarı ve gurur dolu unutulmaz bir yıl diliyoruz. 2026, İzmir’in yılı olsun…”

Esnafın 2026’dan beklentileri önemli
İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Yalçın Ata, 2025’in ekonomik sorunlar ve Türkiye’nin içinde yer aldığı coğrafyadaki çatışmalar nedeniyle sıkıntılı geçtiğini ifade etti.
“2026’nın ülkemize ve milletimize huzur ve bereketler getirmesini, aydınlık günler yaşanmasını temenni ediyorum” dileklerini aktaran Ata, 2026’dan esnaf sanatkarların büyük beklentileri bulunduğunu dile getirdi, yeni yılda uygulanmaya başlayacak gerçek usulde vergi düzenlemesine değinerek şu görüşleri paylaştı:
“Basit usulde vergilendirilen birçok meslek grubuna mensup esnaf sanatkarlarımız, 2026 yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirileceklerdir. Düzenleme, başta lokantacılar, tamirciler, inşaatçılar, taksiciler ve küçük perakendeciler olmak üzere İzmir’de yaklaşık 30 bin esnafı doğrudan etkileyecektir. Esnafa damga vergisi, geçici vergi, muhasebe ücreti, muhtasar ve stopaj bedelleriyle aylık 5 bin liraya varan ek maliyet getirecektir. Esnaf sanatkarlar yeni düzenlemeye hazırlıksız yakalanmışlardır. Önerimiz, alt yapı hazırlanana kadar esnaf sanatkarlara bir geçiş süreci tanınmalı, düzenleme bir süre ertelenmelidir. Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) ve Bakanlık yetkililerinin işbirliği altında çalışmalar yapılmalı, düzenleme 1 yıl ertelenmelidir.”
Esnaf sanatkarın sosyal güvenlik konusunda yaşadığı adaletsizliklerin da giderilmesi çağrısını yineleyen Ata, “Bağ-Kur sigortalısı 9 bin günü, SSK sigortalıları ise 7200 günü doldurdukları takdirde emekliliğe hak kazanmaktadırlar. Her türlü ticari riski alan üyelerimiz, yanlarında çalıştırdığı elemanlardan bile daha geç emekli olmaktadırlar. Sosyal adaleti zedeleyen bu durumun acilen düzeltilmesi gerekmektedir. Emekli olmak isteyen esnafın borcunu ödemek istediği zaman tüm borcunu değil, sadece ihtiyaç duyduğu kadar günleri satın alabilmesinin önü açılmalıdır. Ayrıca mal sahibinin vermesi gereken yüzde 20 oranındaki stopaj yükü esnafın üzerinde kalmaktadır. Stopajın kaldırılması veya hiç olmazsa yüzde 10 seviyelerine çekilmesi, üyelerimizi rahatlatacak bir tedbir olacaktır” görüşünü aktardı.
Ata, esnafı sıkıntıya sokan ruhsat harçları, su tarifeleri, AVM yasası, yemek kartı ve POS cihazları komisyonları, kayıt dışının önlenmesi ve mesleki eğitime özendirecek çalışmalar, ticari araçlarda akaryakıt indirimi gibi uygulamalara da çözüm beklediklerini hatırlattı.

Kadınların öldürülmediği bir yıl olsun
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Temsilcisi Tülin Osmanoğulları, 2026 da kadınların öldürülmediği şüpheli kadın ölümlerinin açığa çıktığı yoksulluğun, eşitsizliğin, hukuksuzluğun ortadan kalktığını kadınların öldürülmeden kendi gelecekleri ile ilgili karar aldıkları bir yıl olmasını diliyorum.




