İzmir’in denizle kurduğu o eşsiz ilişkiyi içeri davet eden Konak Pier, bu sonbaharda Türkiye sanat ortamının iki güçlü adını aynı çatı altında ağırlıyor: Devrim Erbil ve Erol Evgin. “Yan Yana” başlığını taşıyan seçki, 17 Eylül 2025’te kapılarını açacak ve 9 Kasım’a dek haftanın her günü ücretsiz ziyaret edilebilecek. Serginin küratörlüğünü İbrahim Karaoğlu, sanat koordinatörlüğünü ise Zeki Hozer üstleniyor. Deniz kokusunun, iskele seslerinin ve tarihi dokunun iç içe geçtiği bu ikonik mekânda iki usta, birbiriyle konuşan ama kendi sesi hiç kısılmayan iki ayrı görsel dili yan yana konumlandırıyor.

Sahnede “Yan Yana” fikri

Serginin omurgasını oluşturan “Yan Yana” kavramı, iki sanatçının ortak tarihine ve bağımsız üsluplarına aynı anda temas ediyor. Erbil’in kent panoramalarında ritmik çizgilerle kurduğu kuşbakışı bakış, Evgin’in renk, ritim ve mimari sezgiyle ördüğü resim diliyle komşu bir düzlemde ilerliyor. Yan yana geliş, birbirine benzemek ya da birini diğerine yamamak değil; aksine resim geleneği içinde iki ayrı damar olarak birbirini duymak, alan açmak ve izleyiciye geniş bir algı koridoru sunmak anlamına geliyor. İzleyici, Konak Pier’in taş kemerleri arasında yürürken bir tabloya yaklaşırken öbürünün çağrısını duyuyor; birinin çizgisi ötekinde renge, birinin ritmi ötekinde hafızaya dönüşüyor.

Akademide kesişen yollar

İki sanatçının yolları, bir dönem Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (bugünkü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) çatısı altında kesişiyor. Erol Evgin, Cemal Tollu, Neşet Günal, Özdemir Altan ve o yıllarda atölyenin kudretli isimlerinden Devrim Erbil gibi hocaların etkisiyle resime yöneliyor; zaman içinde sahnede kurduğu ritmi tuvaldeki renge taşırken mimar kimliğinin ölçülü bakışıyla kompozisyonlarını sade, dengeli ve net bir akışla kuruyor. Bu kesişme, “Yan Yana”nın bir nostalji sergisi olmasını gerektirmiyor; tersine, iki farklı yaratıcı pratiğin bugünle kurduğu bağa, bugünün İzmir’inde yenilenen bir diyaloga işaret ediyor.

Whatsapp Image 2025 09 02 At 15.41.57 (1)

Erbil’in çizgilerinde şehrin akışı

Türkiye çağdaş sanatının simge isimlerinden Devrim Erbil, yıllar içinde geliştirdiği çizgisel dil ile İstanbul’dan Anadolu şehirlerine uzanan geniş bir mekân hafızası kurdu. Kuşbakışı bakış, haritayı andıran yoğun çizgi dokuları ve titreşimli bir ritim, Erbil’in yapıtlarında kenti bir “hareket”e dönüştürüyor. “Yan Yana”da da Erbil’in resimleri, Konak Pier’in ayak seslerine karışan dalga ritmiyle buluşuyor; çizgiler bir kıyı boyunca uzanıyor, ufuk çizgisini inceltiyor ve izleyiciyi bir kent haritasının içine çağırıyor. Bu tablolar, sanatseverler için yalnızca bakılan değil, “okunan” görüntüler hâline geliyor; çizginin ritmi, İzmir’in rüzgârına denk düşüyor.

Evgin’in tuvalinde ritim, mimari ve müzik

Erol Evgin, geniş kitlelerin belleğine yerleşmiş bir müzisyen olarak tanınsa da atölye disiplinini hiç bırakmayan bir ressam. Mimar bakışıyla kurguladığı kompozisyonlar, sahnede kurduğu ritmin tuvalde karşılığını bulduğu çalışmalara dönüşüyor. Renk planları ölçülü, form düzeni temiz; tasarım duygusu, müziğin temposunu izleyen bir ritim duygusuyla iç içe. “Yan Yana” kapsamında Evgin’in işleri, Erbil’in çizgi labirentlerine karşılık bir nefes aralığı gibi yerleşiyor; kimi zaman bir melodinin yükselişi, kimi zaman bir yapının katmanları gibi okunuyor. İzleyici, bir tablodan diğerine geçerken ritimden çizgiye, çizgiden renge akıyor.

İzmir'de sonbaharda dolu dolu kültür sanat
İzmir'de sonbaharda dolu dolu kültür sanat
İçeriği Görüntüle

Whatsapp Image 2025 09 02 At 15.41.57 (2)

Ankara, Kuşadası ve Mersin’den İzmir’e uzanan rota

Bu sergi konsepti, İzmir’e gelmeden önce Ankara, Kuşadası ve Mersin’de seçkin mekânlarda konuk oldu; her durakta binlerce sanatseverin ilgisiyle büyüdü, zenginleşti. İzmir etabının ayrıksı önemi, Konak Pier’in tarihî atmosferinden geliyor. Denizin kıyısında, kentin merkezinde konumlanan bu mekân, iki sanatçının işlerindeki şehir, ritim ve hafıza temalarını adeta doğal bir sahneye taşıyor. Bir sergi dolaşımının son halkası değil; aksine Ege’nin ışığıyla yeniden yazılan bir sahneleme olarak öne çıkıyor.

Mekânın ruhu: Merleau-Ponty ve varoluşun izdüşümü

Serginin metinlerinde Maurice Merleau-Ponty’nin “varoluş mekânsaldır” vurgusu öne çıkıyor. İnsan, yalnızca bedeniyle değil, duyguları ve düşünceleriyle de mekâna tutunur; mekânın ruhu, izleyenin algısında yerini bulur. “Yan Yana” tam burada izleyiciyi aktif bir özneye dönüştürüyor: Konak Pier’in taş duvarları, kemerleri, açıklıkları ve pencereleri yalnızca fon değil, eserlerin eşlikçisi. Erbil’in çizgilerinden Evgin’in renklerine doğru yürürken, izleyici kendi rota çizimini yapıyor; algı, koridorların ritmiyle birlikte çoğalıyor. Böylece sergi, resimlerin toplamından fazlasına dönüşüyor; mekân ile işlerin birlikte kurduğu geçici ama yoğun bir deneyim alanı oluşuyor.

Küratoryal yaklaşım ve sergi tasarımı

Küratör İbrahim Karaoğlu ile sanat koordinatörü Zeki Hozer, iki ayrı anlatıyı tek bir sergi anlatısında buluşturan bir kurguyu tercih ediyor. İşlerin yerleşiminde görsel ritim ve akış öne çıkarken, izleyicinin farklı karşılaşmalar yaşamasına olanak veren boşluklar korunuyor. Aynı duvarda yan yana duran tablolar, bir benzerlik arayışına mecbur bırakılmıyor; bunun yerine çağrışım kapıları aralanıyor. Sergi tasarımı, “bakıp geçme” hızını kırmak üzere planlanmış: izleyici, bir eserin karşısında durduğunda diğerinin fısıltısını duyuyor; bir köşe başında Konak Pier’in pencereleri, içerideki ışığı dışarıya taşırken resim yüzeylerindeki titreşimleri gün ışığıyla buluşturuyor.

Ziyaret bilgileri

“Yan Yana” 17 Eylül 2025’te açılıyor, 9 Kasım’a kadar sürüyor ve haftanın her günü ücretsiz gezilebiliyor. Merkezî konumu sayesinde Konak Pier, Kemeraltı ve Alsancak aksından yürüyerek ya da toplu taşımayla kolayca ulaşılabilen bir İzmir durağı. Sergi, gün içerisinde farklı ışık koşullarında değişen bir deneyim sunuyor; sabahın dingin ışığında çizgiler inceliyor, akşamüstü yansıyan gün batımıyla renk kütleleri yoğunlaşıyor.

Kaynak: Haber Merkezi