Gökçe ADAR ÇUBUKÇUOĞLU/Mert ALPDÜNDAR-İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, geçtiğimiz gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bir mektup yazdığını açıkladı. Soyer, yazdığı mektupta, iktidardan gerekli desteği göremediklerini ifade ederek, hayata geçmeyen hizmet ve projelerin akıbetini sordu. Soyer’in açıklamasının ardından İzmir iş dünyası Soyer’e destek çıkarak, İzmir’in cezalandırılmaması gerektiğine vurgu yaptı. 

‘YARDIMLAR MIŞ GİBİ’

Girişimci İş Kadınlar Federasyonu (GİFED) Yönetim Kurulu Başkanı Huriye Serter, şu ifadeleri kullandı: İzmir, cezalandırıldığını düşünüyor. İzmir, tüm yatırımlarını kendi öz kaynaklarıyla yapılıyor. Hiç bir şekilde yardım alınmıyor, alınan yardımlarda da ‘mış’ gibi. Biz, İzmir’e daha fazla yatırım almak istiyoruz. Bunlar sadece, belediyenin yerel kaynaklarıyla olmuyor. Bu sadece yerel yönetimlerin işi olmamalı. Tunç Soyer, kredi imkanlarını kendi imkanları ile zorluyor. Kendi başına bir şeyler yapmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanının onayı olmadan, bir şeyleri hayata geçirmek çok zor. İzmir’in istemediği projelerine yatırım yapıyorlar, rant nerede oraya kaynak aktarmaya çalışıyorlar. İzmir, bunu hakketmiyor.” 

Kanlı pusu aydınlandı! Kanlı pusu aydınlandı!

‘SİYASET ÜSTÜ MESELE’

İzmir Ekonomik Kalkınma ve Koordinasyon Kurulu (İEKKK) ve Batı Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (BASİFED) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kasalı, İzmir’in diğer anadolu kentlerine göre yeterli desteği görmediğini ifade etti. Kasalı, “İzmir, 2004-2008 yılı döneminde, her yıl diğer Anadolu kentlerine verdiği katkıların altında destek aldı. İzmir, görünümüyle de az destek aldığını gösterdi. Bir sivil toplum kuruluşu temsilcisi olarak, İzmir’in diğer anadolu kentlerine göre yeterli desteği almadığını düşünüyoruz.  Kurumsal olarak her iki tarafla da temas halindeyiz. İş dünyasını temsil eden bir sivil toplum örgütü olarak biz günlük siyasetin içerisinde değiliz. Biz yapılan uygulamaların, alınan tedbirlerin, iş dünyasına nasıl yansıdığı ile ilgileniyoruz. Bu konu, siyaset üstü bir mesele” ifadelerini kullandı. 

‘ÇÖZÜLMEYEN HER ŞEY ÜLKEYE ZARAR’

Kemeraltı Esnaf Derneği Başkanı Semih Girgin, şunları söyledi: “Çok açık bir mektup olmuş. Biz, bu ülkenin parçası olan bu şehirde yaşıyoruz. Oy verdi vermedi davasının kapanması lazım. İzmir’in ihtiyaçlarının karşılanması sadece kente değil bu ülkeye de katkı sağlar. Cumhurbaşkanımızın buna kayıtlı kalmayacağını düşünüyorum. Bu mektubun karşılık bulacağını düşünüyorum. İzmir’i ne yazık ki diğer şehirler gibi dışarıdan gelen yabancı, yerli turistin merkezi haline getiremedik. Uzun yıllardan beri bu İzmir’in büyük sorunu. Ancak bu tek bir belediyenin ve kurumun sorunu değil. İzmir’i yönetenlerin kimliklerini, rozetlerini bırakıp bir masa etrafında toplayıp, projelendirmesi lazım. İzmir’de çözülmeyen her konu ülke ekonomisine zarar.”

‘İZMİR İLE İNATLAŞMASINLAR’

Tarihi Kemeraltı A.Ş'nin (TARKEM) kurucu başkanı, İzmirli iş insanı Uğur Yüce de, iktidara çağrıda bulunarak, İzmirli ile inatlaşmaması gerektiğini söyledi. Yüce, “İktidar eğer İzmir’de başarılı olmak istiyorsa İzmirli ile inatlaşmak yerine İzmirliye destek olmalı. İzmir bir CHP kalesi değil. Eğer bir CHP’li bir aday İzmir’de yüzde 57-58 alıyorsa, iktidarın bunun nedenlerini düşünmesi lazım. Bunu çözmesi lazım. İzmir’e ne kadar sahip çıkarlar, yardım ederlerse bu halkın gönlünü o kadar çok kazanırlar. İzmirli aslında muhafazakar isimlere de karşı değil. Burhan Özfatura açıklama yaptı, ‘Kültürpark’a mescit açacağım’ dedi. 4 sene sonra İzmirliyi yeniden Burhan beyi başkan seçti. Neden? Çalışkan olduğu için, namuslu biri olduğu için seçti. İzmir bu tip adamlara karşı değil. Eğer iktidarın aklı varsa bir dahaki seçimlerde İzmir’e yardım etsinler” diye konuştu.

Soyer, Erdoğan’a ne yazdı?

Soyer’in yazdığı mektup şöyle: “Sayın Cumhurbaşkanım, söylediğiniz gibi 28 Mayıs seçim dönemi sona erdi. Türkiye’ye patinaj yaptıracağınızı bildirdiniz. Benim derdim geçmiş dönem defterlerini kurcalamak değil. Sayın Cumhurbaşkanı İzmir’i gerçekten anlamak istiyorsanız, sizin de yumruğunuzu gevşetmeniz gerekiyor. İzmir, Türkiye’nin vicdanıdır. İzmir’i anlamadan İzmir’in geleceği kurulamaz. İzmir’i anlamanın bazı anahtarlarını paylaşmak istiyorum. İzmir, muhalefeti ile çok rengi çok sesi, çok nefesi ile var olmaya devam edecektir. Bu çok seslilik tehdit değil, zenginliktir Türkiye için. Unutmayın size oy vermeyenler en az size oy verenler kadar milliyetçi ve memleketine aşık. O yüzden ne korkarlar ne de sinerler. Ya benim gibi sev gibi sev ya da terket demeyin bize. Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden biran bile sapmadan var olmaya devam edeceğiz. İzmir’in hakkını verin. CHP’li bir belediye başkanı var diye İzmir’i cezalandırmayın. 7 yıldır ihalesi yapılmayan Halkapınar-Otogar Metrosu, 4 yıldır ihalesi çıkılmayan Elektrik Fabrikası Satışı. Örneğin yaklaşık bir senedir yurtdışı borçlandırma izni verilmeyen Çiğli Tramvayı. Yine yaklaşık bir yıldır Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda onay bekleyen 30 bin euroluk Narlıdere Metrosu gibi. Hakkettiğini kısmayın. Zira İzmir haksızlığa gelmez. İzmir 45 verip, 1 almak istemiyor, vakit kaybetmek istemiyor. İzmirli hakkını almak istiyor.”

Kaynak: Gökçe ADAR ÇUBUKÇUOĞLU