Marmara Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Demir, İstanbul’un kronikleşen ulaşım sorunlarının çözümü için raylı sistemin ve deniz taşımacılığının payının artırılması gerektiğini belirtti. Demir, kentte toplu taşımanın yüzde 75’inin kara yolu, yüzde 25’inin ise raylı sistemle sağlandığını vurgulayarak, yaya ve yolcu odaklı bir ulaşım dönüşümüne ihtiyaç olduğunu söyledi.
Fotoğraf: Cem Tekkeşinoğlu/AA
İstanbul’un, 8 milyonluk bir nüfus için planlandığını ancak günümüzde 20 milyonu aşan bir nüfusu barındırdığını ifade eden Demir, ulaşımda yaşanan yoğunluğun mevcut altyapı ile karşılanamadığını dile getirdi. “İstanbul’un önce mevcut durumuyla iyi bir fotoğrafını çekip nüfus hareketliliğini dondurmamız lazım” diyen Demir, kent üzerindeki yükün Türkiye geneline yayılması gerektiğini kaydetti.
Raylı sistem payı artmalı
Demir, İstanbul’da raylı sistemin yüzde 25'lik kullanım oranının yetersiz olduğunu belirterek, bu oranın artırılmasının uzun vadeli çözümler için kaçınılmaz olduğunu söyledi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin sürdürülebilir kentsel hareketlilik planında 2040 yılı hedefi olarak raylı sistemin toplu taşımadaki payının yüzde 47’ye çıkarılmasının olumlu bir gelişme olduğunu ifade etti.
2040 öngörülerine göre İstanbul’da her 1000 kişiden 350 ila 360'ının otomobil sahibi olacağının tahmin edildiğini belirten Demir, “İstanbul’un trafik sorununu ancak uzun dönemli ve yapısal çözümlerle ortadan kaldırabiliriz” dedi.
Deniz ulaşımı geliştirilmeli
Kentte deniz ulaşımının potansiyelinin yeterince kullanılmadığını belirten Demir, Boğaz trafiğinin daha verimli yönetilmesi ve deniz toplu taşımasının yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi. “Yıllardır konuşulmasına rağmen deniz taşımacılığı yüzde 2-3 gibi sembolik oranlarda kaldı” diyen Demir, gelişmiş ülkelerde raylı ve deniz taşımacılığıyla benzer sorunların çözüldüğünü hatırlattı.
Yaya merkezli kent tasarımı vurgusu
İstanbul’un insan ölçeğinde ve yaya odaklı bir şekilde yeniden tasarlanması gerektiğini vurgulayan Demir, “İnsanların bir yerden bir yere ulaşımı kabus olmaktan çıkmalı. Büyük binaların çevresine yaya yolları yaparak kenti daha yaşanabilir hale getirebiliriz” diye konuştu.
Otopark politikaları ulaşımın ayrılmaz parçası
Ulaşımda otopark politikalarının da göz ardı edilmemesi gerektiğini belirten Demir, otopark ücretlerinin yüksekliğinin ve park yeri arayan araçların oluşturduğu trafiğin İstanbul’un ulaşım yükünü artırdığını söyledi. “Otopark politikaları ulaşımın bir aksıdır. Bu düşünülmediğinde trafik daha da içinden çıkılmaz hale gelir” değerlendirmesinde bulundu.
"Taşı Toprağı Altın" algısı değişmeli
Demir, İstanbul’un cazibe merkezi olmaktan çıkarılması gerektiğini belirterek, “Bu şehrin 'taşı toprağı altın' meselesinden kurtarılması lazım. İnsanların yaşam kalitesini artıracak adımlar atılmalı” dedi.
Doç. Dr. Abdullah Demir, ulaşım sistemlerinin sadece teknik değil, aynı zamanda sosyal bir planlama unsuru olduğunu belirterek, merkezi yönetim ile yerel yönetimlerin bu alanda iş birliği içinde çalışması gerektiğini sözlerine ekledi.