EKONOMİ

İhracatçılardan 'finansman' isyanı

ürkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, ağustos ayı ihracat rakamlarını değerlendirirken sanayicinin içinde bulunduğu finansal çıkmaza dikkat çekti. Yüzde 50'ye dayanan faizler nedeniyle rekabetçilik gücünü kaybeden üreticinin alarm verdiğini belirten Gültepe, ekonomideki büyümenin ihracata değil, iç talep odaklı olmasına yönelik endişelerini dile getirdi. Hükümete acil ve doğrudan destek politikaları için çağrıda bulundu.

Abone Ol

Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan ihracat, ağustos ayında frene bastı. Ticaret Bakanı Ömer Bolat'ın katılımıyla Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası'nda düzenlenen toplantıda konuşan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, ağustos ayı dış ticaret verilerini masaya yatırdı. Gültepe, temmuz ayındaki çift haneli artışın ardından gelen verilerin beklentileri karşılamadığını ifade etti. Ağustos ayında ihracatın, geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 0,9'luk sınırlı bir düşüşle 21,8 milyar dolar olarak gerçekleştiğini duyurdu. Bu gerilemenin, ihracatçıların alıştığı sürekli artış trendinin dışında bir sonuç olduğunu belirten Gültepe, "Hep artılara alıştık, inşallah bundan sonra hep artı şekilde devam ederiz," diyerek gelecek aylara yönelik umudunu koruduğunu belirtti.

Yılın ilk sekiz aylık performansı incelendiğinde ise ihracatın 178,1 milyar dolara ulaştığı görüldü. Bu rakam, yüzde 4,3'lük bir artışa işaret etse de, son iki yılda sanayide gözlemlenen ivme kaybı endişeleri artırıyor. Son 12 aylık kümülatif ihracat ise yüzde 2,8'lik artışla 269 milyar dolar seviyesinde kaldı. Sektörel bazda bakıldığında, ağustos ayında yine otomotiv sektörünün liderliği elden bırakmadığı gözlemlendi. Otomotiv, 2,7 milyar dolarlık ihracatla zirvedeki yerini korurken, onu 2,6 milyar dolarla kimya sektörü takip etti. Hazır giyim 1 milyar 526 milyon dolar, elektrik-elektronik 1 milyar 492 milyon dolar ve çelik sektörü ise 1 milyar 386 milyon dolarlık dış satım gerçekleştirdi. Ancak tablonun geneli, sanayideki yavaşlamanın somut bir göstergesi oldu. Toplam 26 sektörden 15'inin ihracatta eksi yazması, pariteden gelen 505 milyon dolarlık pozitif etkiye rağmen ayın negatifte kapanmasına neden oldu. Bu durum, üretim çarklarının eskisi kadar hızlı dönmediğinin en net kanıtı olarak yorumlandı.

İhracatın lokomotifleri ve yeni pazar arayışları

Türkiye'nin ihracat haritasında geleneksel pazarlar ağırlığını korumaya devam ediyor. TİM Başkanı Gültepe'nin paylaştığı verilere göre, ağustos ayında en çok ihracat yapılan ülkeler sıralamasında Almanya zirvedeki yerini korudu. Onu sırasıyla ABD, Birleşik Krallık, İtalya ve Irak izledi. Bu pazarlardaki güçlü duruşa rağmen, küresel ekonomideki belirsizlikler ve artan rekabet, ihracatçıları yeni ufuklara yönelmeye zorluyor. Gültepe, bu bağlamda uzak pazar stratejisinin önemine dikkat çekti. 2024 yılında Türkiye'nin ortalama ihracat mesafesinin yaklaşık 3 bin kilometre olduğunu belirten Gültepe, "Bizim bu mesafeyi süratle artırmamız gerekiyor," diyerek vizyonu ortaya koydu.

Bu strateji doğrultusunda geçtiğimiz ay Avustralya ve Nijerya'ya ticaret heyeti programları düzenlendiğini aktaran Gültepe, bu ay da rotanın Meksika, Kuveyt, Almanya ve Filipinler olacağını duyurdu. Bu ziyaretler, Türk ürünleri için alternatif pazarlar yaratma ve pazar çeşitliliğini artırarak riskleri dağıtma amacı taşıyor. Öte yandan, ihracat ailesine yeni katılan firmalar da umut veriyor. Ağustos ayında bin 14 firma ilk kez ihracat yaparak dış satıma 66,4 milyon dolarlık taze kan sağladı. Şehirler bazında ise İstanbul, Kocaeli, Ankara, Bursa ve İzmir en çok ihracat yapan kentler olarak öne çıkarken, toplamda 40 ilin ihracatını artırmayı başarması, başarının genele yayılması adına olumlu bir sinyal olarak değerlendirildi.

Faiz kıskacındaki sanayici alarm veriyor

Gültepe'nin konuşmasındaki en çarpıcı ve endişe verici bölüm, şüphesiz sanayicinin içinde bulunduğu finansal darboğaza ilişkindi. İhracat rakamlarının ötesinde, üretim cephesindeki gerçek sorunlara parmak basan Gültepe, yüksek faiz oranlarının sanayiciyi nefessiz bıraktığını söyledi. Enflasyonla mücadele politikalarını desteklediklerini ancak bu mücadelenin faturasının yalnızca sanayiciye kesilmesinin yanlış olduğunu vurgulayan Gültepe, "Gerçekten sanayicinin şu anda yüzde 45-50 faizle finansmana ulaşma ve finansmanı kullanmada büyük sorunları var," ifadelerini kullandı.

Bu durumun doğrudan doğruya Türkiye'nin uluslararası arenadaki rekabetçilik gücünü baltaladığının altını çizen TİM Başkanı, yüksek finansman maliyetlerinin üretim maliyetlerine yansıdığını ve Türk ürünlerinin yurt dışı pazarlarda fiyat avantajını kaybetmesine neden olduğunu belirtti. Bu sorunlar zincirinin bir sonucu olarak, kapanan işletme sayılarında ve konkordato ilanlarında ciddi bir artış yaşandığını dile getirdi. Sanayideki bu yavaşlamanın sadece ekonomik bir sorun olmakla kalmayıp, aynı zamanda sosyal bir probleme de dönüştüğünü ifade eden Gültepe, acil önlem alınmazsa irtifa kaybının hızlanacağı uyarısında bulundu.

Büyüme rakamları ve iç talebin gölgesi

Türkiye ekonomisinin 2025'in ikinci çeyreğinde yüzde 4,8'lik bir büyüme kaydederek beklentilerin üzerinde bir performans sergilemesi, ilk bakışta olumlu bir gelişme olarak görülebilir. Ancak Gültepe, bu büyümenin motorunun üretim ve ihracat yerine iç talep olmasının, ekonominin sağlığı açısından endişe verici bir duruma işaret ettiğini belirtti. Hanehalkı harcamaları ve yatırımların büyümeye güçlü katkı sağladığı bir ortamda, net ihracatın büyümeye olan katkısının sınırlı kalması, Gültepe'ye göre rekabetçilikte yaşanan zorlukların en somut göstergesi.

"Sağlıklı ve kalıcı büyümenin üretim ve ihracatla gerçekleşebileceğini her platformda söylüyoruz," diyen Gültepe, mevcut büyüme modelinin sürdürülebilir olmadığını ima etti. İhracatın yeniden büyümenin lokomotifi haline getirilmesi gerektiğini vurgulayan TİM Başkanı, aksi takdirde son iki yıldır sanayide görülen güç kaybının devam edeceğini belirtti. Orta ve uzun vadeli hedeflere ulaşmak için ihracatta her yıl çift haneli büyüme rakamlarının yakalanması gerektiğini, ancak bu yılın ilk sekiz ayında yüzde 4,3'lük artışın yeterli olmadığını söyledi. Bu durum, ekonominin bir ayağının güçlü basarken diğer ayağının zayıfladığı, dengesiz bir büyüme patikasına girildiği yönündeki endişeleri kuvvetlendiriyor.

İstihdamda sanayiden hizmete tehlikeli kayış

Sanayideki yavaşlamanın bir diğer endişe verici yansıması ise istihdam piyasasında yaşanıyor. Gültepe, genel işsizlik oranlarının yüzde 8,5 gibi tek haneli rakamlara gerilemesinin ardındaki tehlikeli bir dinamiğe dikkat çekti. Üretim sektöründeki istihdamın giderek zayıfladığını ve çalışanların hizmet sektörüne doğru kaydığını belirten Gültepe, "Bu durumun iyi analiz edilmesi lazım. Yani sanayi tarafındaki istihdam düşüyor, o da gelecekle ilgili bizler için büyük problem yapabilir," dedi.

Bir ülkenin ekonomik kalkınmasında ve dışa bağımlılığının azaltılmasında sanayi üretiminin ve sanayi istihdamının kritik bir rolü bulunuyor. Üretimden kopan ve hizmet sektörüne yığılan bir istihdam yapısı, ekonomiyi dış şoklara karşı daha kırılgan hale getirebilir. Katma değerli üretim ve teknolojik gelişim için hayati önem taşıyan sanayi sektöründeki bu kan kaybı, Türkiye'nin uzun vadeli ekonomik hedefleri için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bu nedenle, açıklanan genel istihdam verilerinin ötesinde, istihdamın niteliği ve sektörel dağılımındaki bu tehlikeli değişimin yakından izlenmesi gerekiyor.

Hükümete acil destek çağrısı

Konuşmasının sonunda hükümete net bir çağrıda bulunan TİM Başkanı Mustafa Gültepe, mevcut sorunlar karşısında ihracatçının ve sanayicinin dayanacak gücünün kalmadığını belirtti. "Son dönemde ihracatçının çok zamanı kalmadı," diyerek durumun aciliyetini vurgulayan Gültepe, klasik destek mekanizmalarının artık yetersiz kaldığını söyledi. "Yeni, farklı, değişik, direkt desteklerle yeni politikaların ortaya çıkması lazım," diyerek, doğrudan üreticiyi ve ihracatçıyı hedef alacak, finansmana erişimi kolaylaştıracak ve maliyet yükünü hafifletecek yenilikçi adımların atılması gerektiğini ifade etti.

Ağustos ayında 26 sektörden 15'inin ihracatta gerilemesinin ve parite etkisine rağmen ayın ekside kapanmasının, sanayideki yavaşlamanın artık göz ardı edilemeyecek bir seviyeye ulaştığını gösterdiğini yineledi. TİM ve ihracatçı birlikleri olarak bakanlıkla gece gündüz çalıştıklarını ancak mevcut konjonktürde rekabetçilik sorunlarını aşmanın tek yolunun, hükümetin devreye sokacağı kararlı ve etkili yeni politikalar olduğunu belirtti. Bu çağrı, sanayicinin sadece finansal değil, aynı zamanda moral desteğine de ihtiyaç duyduğunun bir göstergesi olarak kayıtlara geçti.