2025 yılına ait resmi rakamlara göre Hindistan’ın nüfusu 1 milyar 463 milyon seviyesine ulaştı. Uzun yıllardır dünyanın en kalabalık ülkesi unvanını elinde tutan Çin’in nüfusu, artan demografik zorluklar nedeniyle 1 milyar 426 milyon civarında kaldı. Böylece Asya devi, global nüfus sıralamasında ilk sıraya yerleşti. Birleşmiş Milletler verilerine göre dünya nüfusunun yaklaşık %17,8’i artık Hindistan’da yaşıyor.
Asya’nın demografik dengelerinde yeni oyun kurucu
Küresel nüfus büyümesinin merkezi konumundaki Hindistan, genç nüfus avantajı ile ekonomik ve sosyal dinamikleri değiştirmeye hazırlanıyor. 0–14 yaş grubunun toplam nüfus içindeki payı %27,3, çalışma çağındaki 15–64 yaş dilimi ise %66,1 düzeyinde. Bu tablo, eğitim, istihdam ve altyapı planlamasında büyük fırsatlar ve zorluklar doğuruyor. Uzmanlar, ülkedeki demografik gençleşmenin, gelecek iki on yılda inovasyon ve tüketim pazarlarını dönüştüreceğini öngörüyor.
Jeopolitik konumun önemi
Coğrafi olarak Güney Asya’nın kalbinde yer alan Hindistan, batıda Pakistan, doğuda Bangladeş ve Myanmar, kuzeyde Çin, Nepal ve Bhutan ile çevrili. Güneyi Hint Okyanusu’na, batısı Arap Denizi’ne ve doğusu Bengal Körfezi’ne açılıyor. Bu stratejik yerleşim, ticaret yollarının ve deniz ulaşımının kilit noktası haline gelmesini sağlarken, savunma doktrininde de önemli rol oynuyor. Ülkenin kuzey sınırlarında Himalaya engelleri doğal savunma hattı oluştururken, deniz kenarındaki limanlar küresel lojistik piyasasında avantaj sağlıyor.
Askeri kapasitedeki artış
Artan nüfusa paralel olarak Hindistan’ın askeri güç kapasitesi de yükselişe geçti. Global Firepower Endeksi’ne göre 145 ülke arasında 4. sırada yer alan Hindistan, insan gücünün yanı sıra savunma sanayi üretimi, hava kuvvetleri, donanma ve nükleer caydırıcılık alanlarında önemli başarı kaydetti. 2025’te savunma harcamalarını gayri safi yurt içi hasılanın %2,9’u seviyesine çeken ülke, yerli üretim projelerini hızlandırarak silah ithalatını azaltmayı hedefliyor.
Azad keşmir operasyonuna bakış
Nisan 2025 itibarıyla Azad Keşmir bölgesine düzenlenen askeri operasyon, sınır gerilimini tırmandırdı. Hindistan ordusunun hedef aldığı bölgelerde üç sivil hayatını kaybederken, 12 kişi yaralandı. Hindistan Savunma Bakanlığı, operasyonun öncelikle “stratejik askeri tesislere” yönelik olduğunu açıkladı. Pakistan tarafı ise sivil yerleşimlerin hedef alındığını iddia etti. Uluslararası toplum, çatışmanın genişlemesinden endişe duyarken taraflar diplomaside tansiyonu düşürmeye zorluyor.
Uzman yorumları ve analizler
Güney Asya uzmanları, Hindistan’ın nüfus üstünlüğünü askeri ve ekonomik kapasiteyle pekiştirmeye çalıştığını belirtiyor. İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Prof. Dr. Elif Karaca, “Demografik büyüme, genç işgücü ve tüketim potansiyeli açısından büyük avantaj sunuyor. Ancak altyapı, eğitim ve sağlık yatırımları doğru yönetilmezse bu fırsat risklere dönüşebilir,” diyor. Aynı zamanda askeri operasyonun zamanlaması, Pakistan’la ilişkilerde stratejik manevra kabiliyetini güçlendirme amacı taşıyor.
Küresel stratejilerde Hindistan’ın rolü
BRICS üyeliği, G20 başkanlığı ve SCO (Şanghay İşbirliği Örgütü) gibi uluslararası örgütlerde aktif rol oynayan Hindistan, demografik gücünü küresel diplomasi sahnesine yansıtıyor. Ekonomik büyüme hızını %6–7 bandında korumayı planlayan ülke, enerji, dijitalleşme ve uzay teknolojilerinde işbirliklerini artırıyor. Bu strateji, Çin’in bölgedeki nüfuzunu dengelemekle kalmayıp, çok kutuplu dünyada yeni ittifak arayışlarına da zemin hazırlıyor.
Ekonomik büyüme ve nüfus ilişkisi
Nüfus artışı, güçlü bir iç piyasa talebini beslerken, işsizlik oranı ve istihdam alanlarının yetersizliği de çözüm bekleyen konular arasında. Dünya Bankası verileri, Hindistan’ın ekonomik büyüme hızının 2025’te %6,5 civarında gerçekleştiğini gösteriyor. Bununla birlikte, genç işsizliği %10 bandında seyrediyor. Ekonomistler, demografik fırsat penceresinin değerlendirilmesi için dijital eğitim programları, mesleki kurslar ve altyapı projelerinin hızlandırılması gerektiğini vurguluyor.
Toplumsal ve yaş yapısının etkileri
Geniş genç nüfus sokağa yönelik sosyal hareketlilik, tüketim alışkanlıklarında çeşitlilik ve kültürel dinamizm getiriyor. Ancak sağlık hizmetleri, kentsel altyapı ve eğitim sistemindeki kapasite sorunları, sosyal gerilimleri tetikleyebilir. UNICEF’in raporuna göre, okul öncesi eğitimde 3–5 yaş grubunun yalnızca %42’si temel hizmetlere erişebiliyor. Sağlıkta ise bebek ölüm hızı her bin canlı doğumda 24 düzeyinde. Bu alandaki yatırımlar, uzun vadeli sosyal istikrarı belirleyecek.
Geleceğe dair projeksiyonlar
Birleşmiş Milletler tahminlerine göre Hindistan, 2050’ye kadar 1,7 milyar nüfusa ulaşarak uzun süre zirvedeki konumunu koruyacak. Bu süreçte ekonomik, diplomatik ve askeri hamlelerin senkronizasyonu kritik önem taşıyacak. Eğitim ve sağlıkta yapılacak reformlar, altyapı projeleri, dijitalleşme hamleleri ve savunma sanayi yatırımları, demografik enerjinin sürdürülebilir kalkınmaya dönüşmesini sağlayacak. Ayrıca iklim değişikliği ve su kaynakları yönetimi gibi alanlardaki stratejiler de gündemin üst sıralarında yer alacak.