10 Ağustos 1927’de Kilis’te dünyaya gelen Nejat Uygur, tiyatro sevgisini henüz ilkokul yıllarında keşfetti. Subay bir baba ve öğretmen bir annenin çocuğu olarak farklı şehirlerde eğitim gören Uygur, İstanbul ve Manisa’daki ortaöğretim hayatından sonra Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü'ne girdi ancak mezun olmadan ayrıldı.

Kültürel miras yolculuğunda yeni bir başarı Kültürel miras yolculuğunda yeni bir başarı

Tiyatroyla ilk ciddi temasını 1938’de Sarıyer Halkevi’nin tiyatro bölümünde gerçekleştiren Uygur, amatör oyunculuk kariyerine Avni Dilligil Tiyatrosu ile başladı. Sporla da ilgilenen sanatçı, su topu, boks ve atletizm gibi alanlarda da kendini geliştirdi.

Nejat Uygur Tiyatrosu’nun doğuşu

1949 yılında Nejat Uygur Tiyatrosu’nu kuran sanatçı, bu sahneyle Türk tiyatrosuna uzun yıllar hizmet etti. 1952’de tiyatrocu Necla Uygur ile evlenerek hem aile hem de sanat hayatında yeni bir döneme adım attı. Çiftin, Ahmet, Kemal, Behzat, Süheyl ve Süha isimlerinde beş çocuğu oldu.

Geleneksel Türk tiyatrosuna modern bir yorum

Nejat Uygur, geleneksel Türk tiyatrosunu kendine özgü bir tarzla yorumlayarak sahnede çocuksu ve doğal bir tavır geliştirdi. Halkın sevgisini kazanan Uygur, toplumsal sorunlara değindiği oyunlarında her zaman mizahi bir bakış açısını korudu. Sanatçının, "Sanat halk içindir" ilkesiyle şekillendirdiği kariyeri boyunca şu sözleri hafızalarda yer etti:

"Sanatçı halkın gözü, kulağı ve ağzıdır. Halkın yanında olduğunuzda sizi severler. Ama saygıyı asla elden bırakmamalısınız."

100’ü aşkın oyun ve sayısız turne

"Cibali Karakolu", "Kaynanatör" ve "Sizinki Can da Bizimki Patlıcan mı?" gibi eserlerle tanınan Uygur, 100’ün üzerinde oyunda sahne aldı. Ayrıca 2 kez ABD, 4 kez Avrupa turnesi gerçekleştiren sanatçı, 35 yıl boyunca Anadolu’nun dört bir yanında seyirciyle buluştu.

Türk sanatına unutulmaz katkılar

Beyazperdeye de adım atan sanatçı, "Cafer’in Nargilesi", "Vizontele Tuuba" ve "Beyaz Melek" gibi filmlerde rol aldı. Tiyatroda ilk barkovizyon uygulamasını hayata geçiren Uygur, "stand-up" gösterilerinin de öncülerinden biri oldu.

Sanatçının başarıları 50’nin üzerinde ödülle taçlandırıldı. Devlet Sanatçısı unvanını ise 1998 yılında aldı.

Kahkaha dolu bir hayat

2007 yılında beyin damarlarındaki tıkanıklık nedeniyle kısmi felç geçiren Uygur, 18 Kasım 2013’te 86 yaşında hayata veda etti. Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilen sanatçı, geride kahkaha ve sevgi dolu bir miras bıraktı. Usta oyuncu, her zaman söylediği şu sözlerle hatırlanıyor:

"Bir gün tiyatro perdesi sonsuza dek üzerime kapanacak. O zaman giderken tüm üzüntülerinizi yanımda götürecek, size yalnızca kahkahalar bırakacağım."

Kaynak: HABER MERKEZİ