İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan; banka müdürlerinin, polislerin hatta su ürünleri fakültesinden mezun olanların bile hukuk bilgisi olmadığı halde uzlaştırmacı olabildiğini açıkladı

Umut KARAKOYUN / İzmir Barosu Başkanı Avukat Aydın Özcan, her yıl meslektaş sayısının ciddi oranda arttığını ancak buna paralel olarak pastanın daraldığını açıkladı. İzmir’de fiilen mesleğini yapan 8 bin avukatın olduğunu söyleyen Aydın Özcan, Baro’ya kayıtlı olmayıp da kurumlarda avukatlık yapanlarla birlikte bu sayının 10 bini bulduğunu belirtti. Yapılan düzenlemeler ile avukatların gelir elde ettiği kaynakların yok edildiğini kaydeden Özcan; “Veraset ilamları daha önce mahkemelerden alınıyordu, şimdi ise noterler veriyor. Ayda bir veraset davası alan avukat en azından o ayın büro kirasını ödüyordu” dedi. Avukatlara bir darbe de uzlaştırmacı sistemi ile indirildi. Yapılan düzenlemeye göre, taraflar dava yoluna gitmeden önce belirlenen bir uzlaştırıcı ile görüşecek. Ancak burada uzlaştırıcı olarak belirlenen kişiler, hukukçu değil. Dosyalara; adliye personelleri, polisler, banka memurları hatta su ürünleri fakültesinden mezun olanlar bile bakabilecek. Bu sistemin suistimallere açık olduğunu ifade eden Başkan Özcan; “Binlerce dosya, avukatların elinden alındı. Bu dosyalar, avukatlara değil adliyede çalışan adliye personeli, polis, banka müdürlerine veriliyor. Avukatlara giden işler bu şekilde azaltılmış oluyor” dedi.

DEVRE DIŞI BIRAKILSIN

Özellikle uzlaştırma dosyalarında polis ve adliye çalışanlarının tamamen devreden çıkarılması gerektiğini, bu kişilerle uygulamada çok büyük sorunların yaşanacağını söyleyen Aydın Özcan, zorunlu arabuluculuğa karşın zorunlu müdafiliğin getirilmesi önerisinde bulundu. Sistemin suistimallere açık olduğunu savunan Özcan, bu dosyalara avukatların bakması gerektiğini çünkü avukatların hukuk fakültesi mezunu olduğunu ve işin pratiğini de bildiklerini kaydetti. Başkan Özcan, şunları söyledi: “Şimdi bunları yok sayıp kamuda çalışanları yetkili kıldığınızda bir çok aksaklık meydana çıkıyor. Meslektaşlarımız, hayat gerçekleri ve meslek kuralları arasında sıkışıp kalıyor. O zaman da bir tercih yapmak zorunda kalıyorlar. Böyle olunca belki de mesleğin saygınlığını ortadan kaldıracak davranışlar içerisine girmek zorunda kalacaklar. Biz bunun olmaması için İzmir Barosu olarak mücadele veriyoruz.”

İPTALİ İÇİN DAVA AÇACAKLAR

Uzlaştırma ile ilgili yapılan düzenlemenin iptal edilmesi için dava açacaklarını söyleyen Aydın Özcan; “Uzlaştırma konusunda belli bir eğitim yapılacak. Ama o eğitimde su ürünleri fakültesi mezunları da yararlanmak sureyitle uzlaşmacı olacak. Alakası olmayan, hukuk bilgisi olmayan herkes bu eğitimi alarak uzlaştırmacı olacak. Biz bu yönetmeliğin iptali için dava açacağız. Ayrıca bu iş için düzenlenen eğitimler İzmir'de bin lira iken başka illerde 600-400 liraya yapılıyor. Burada hizmet kalitesinin güdülmediği ve sadece o belgeyi vermek için yapılan eğitimler olduğu ortaya çıkıyor. Vatandaşı düşünelim, adalet mekanizmasının hızlandırılmasını düşünelim... Fakat tüm bunları baroları, avukatları dışlayarak yaparsanız, başarı elde edemezsiniz.”

ÇHD açıklaması

Geçtiğimiz hafta İzmir'de Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi 8 avukat gözaltına alınmıştı. Kimi çevreler, İzmir Barosu'nun, meslektaşlarını yalnız bırakmakla suçlamış ve eleştirilerini yöneltmişti. Aydın Özcan, o eleştirilere dair şunları söyledi: “Meslektaşlarımızın gözaltına alınmasından sonra İzmir Barosu'na haksız eleştiriler yöneltildi. Biz hangi görüşten olursa olsun meslektaşlara yönelik büro, konut aramalarında avukat görevlendiriyoruz. Amacımız, aramaların ve bilgisayarlardan imaj alınma işlemlerinin hukuka uygun olmasını sağlamak. Bu olay yaşandığında da meslektaşlarımızı hemen görevlendirerek herhangi bir hukuksuzluk olmamasını sağladık. Bir büro araması en 7-8 saat sürüyor. Bu aramalar esnasında görevli olan meslektaşlarımızın emeklerini yok sayanları kınıyorum.”

Bu son uyarım

Baroyu diyalogla yönetmek zorunda olduğunu ifade eden Aydın Özcan; “3-5 kişi gürültü çıkarmak istiyor diye İzmir Barosu Başkanı olarak taleplerimiz kabul edildiği halde sokağa çıkamazdım. Siyaset yapamazdım, farklı bir algı yapamazdım. Biz sorumluluk içerisinde görev bilinci ile hareket ettik. İzmir Barosu'nun grupçuluk yaptığını söyleyenlerin kötü niyetini eleştiriyorum. Onlara buradan ekmek çıkmaz. Gerçekleri, yaptıkları algılarla değiştiremezler. Bazıları da baronun Cumhuriyetçi avukatlar tarafından yönetilmesini içlerine sindiremiyorlar. Sindirecekler. Biz meslektaş odaklı baroyu yarattık. Baroyu eleştirirken dikkatli kelimeler kullansınlar. Cübbelerinin üzerine düğme iliklesinler diyenler için yargıya gitsek bu kişilerin ceza alacağını biliyorum ama büyüklük bizde kalsın. Fakat bu o kişiler için son uyarım. Bir daha bizim için bu tür kelimeler sarf ederlerse yargı yoluna başvuracağımızı açık şekilde ifade ediyorum” dedi.