Haber/ Didar DEMİRCİ
Mart 2020 itibariyle Kovid 19 salgınının ülkemizde görülmesiyle birlikte sağlığımızın yanı sıra ekonomimiz de olumsuz etkilendi. Bu nedenle hükümet istihdamı korumak amacıyla işten çıkarma yasağını getirdi. Ancak işten çıkarma yasağına karşılık işverenler, işçilere Kod 29 duvarını ördü. SGK tanımına göre özetle Kod 29; işçinin, işyerinde herhangi bir ahlaksız tavır sergilemesi durumunda özlük haklarını talep etmeden işten çıkarılması durumudur. Pandemi sürecinde Kod 29 ile işten çıkarılan işçilerin şikayetleri üzerine çalışmalara başlayan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK -AR), acı tabloyu gözler önüne serdi.

177 Bin işçiye kod 29 tokadı

DİSK- AR’ın raporuna göre, 2020 yılında toplamda 177 bin işçi Kod 29 gerekçesiyle işten çıkarıldı. Bu da günde ortalama 500 işçinin Kod 29 ile işine son verilmesi anlamına geliyor. DİSK -AR, konuya ilişkin kamuoyuyla paylaştığı raporun devamında şu ifadelere yer verdi:

“Kamuoyunda “Kod-29” olarak bilinen ve işçinin iş sözleşmesinin işveren tarafından İş Kanunu’nun 25-II maddesinde yer alan “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” gerekçesi ile feshedilmesi çalışma yaşamının kanayan bir yarasıdır. Bilindiği gibi Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) işten çıkarma veya ayrılma kodlarına ilişkin verileri yayımlamıyor. DİSK-AR tarafından CİMER başvurusu ile SGK’dan elde edilen verilere göre 2020 yılında 176 bin 662 işçi Kod-29 nedeniyle işten çıkarıldı. 34 bin 145 kadın ve 142 bin 517 erkek işçi Kod-29 bahanesiyle işten çıkarıldı. Böylece Kod-29 ile işten çıkarılanların sayısı ayda ortalama 14 bin 772 ve günde ortalama 491 kişi oldu. Kod-29 ile işten çıkarılan işçiler kıdem tazminatı ve ihbar öneli/tazminatı alamıyorlar. Ayrıca Kod-29’dan çıkarılan işçiler İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işsizlik ödeneğinden yararlanamıyor. İşverenlerin uzun yılardır, işçilerin kıdem ve ihbar tazminatı haklarını gasp etmek için başvurdukları bu yöntem, Covid-19 döneminde uygulanan işten çıkarma yasağını delmek için de kötüye kullanılıyor. İş Kanunu’nun 25-II maddesi işten çıkarma yasağının istisnalarından birini oluşturuyor.”

İşçi kıyımı yaptılar

Rapor hakkında gazetemize değerlendirme yapan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, şu ifadelere yer verdi:

“Anayasadaki özgürlükler, sendikal örgütlenme haklara sahip çıkmayan yasalar, patronlar tarafından yeni icatlar edinilerek tam pandeminin koşulları başladığında işten atmaların yasaklandığı son bir yıl içerisinde -Mayıs 17’ye kadar olacak süre içerisinde- işçileri kıdemsiz, ihbarsız ve ahlak kurallarına uymadığını gerekçe göstererek yaklaşık 177 bin işçiyi işten çıkarmıştır. Doğal olarak Kod 29 aslında işverenlerin hukukun arkasından dolanarak kullandığı bir silah. Doğal olarak bu silahı insanları fişleyerek, -Kod 29 bir anlamda insanların, çalışanların fişlenmesi ve bir daha iş bulamaması anlamına geliyor-. Bunu 177 bin aile olarak düşünün bunu yaklaşık 750 -800 bin kişiyi açlığa yoksulluğa mahkum etmektir. Kod 29 ile işten atmak aslında gözü kapalı bir sosyal cinayeti işlemektir. Çünkü bu insanları açlığa, yoksulluğa mahkum ediyorsunuz. Sadece kişinin kendisini değil, ailesini de açılığa ve yoksulluğa mahkum ediyorsunuz. İşverenlere verilen bu yetki, işverenlerin uyguladığı bu kanun maddesi aslında sosyal bir cinayettir. Ülkede yaklaşık 177 bin ki bunun da artacağını tahmin ediyoruz. Hele ki işten çıkarma yasağı ortadan kalktığında daha da büyüyeceğini, yaklaşık 1 milyon 300 bin kişinin işsiz kalacağını, kısa çalışma ödeneği de ortadan kaldırıldığı için yeni düzenlemeyle günlük 50 lira olan ücretsiz izin ödeneği de aslında 1 milyon 300 bin işçinin de sendikasız, sigortasız ve hiçbir sosyal güvenceye tabi olmadan işten atılmasına neden olacaktır. Yani kısacası patronlar her dönemde bir bulup yasanın boşluklarından faydalanarak insanları işsiz, aşsız bırakıyor, çalışma haklarını ellerinden alıyorlar. Bu bir fişlemedir, bir damgalamadır ve bu insanlara bir daha çalışma hakkı tanımamaktadır. Doğal olarak Türkiye Cumhuriyeti devleti, anayasa ve hukukun içerisindeki tüm maddeleri ortaya koyarak bu patronları cezalandırması gerektiğini düşünüyorum. Mutlaka 2- 3 kişi ahlak ve iyi niyet kurallarına uygunsuz davranmıştır. Ancak, 177 bin insanda, işverenin mahiyetine hakaret, küfür, hırsızlık, tecavüz gibi suçlar işlediğini düşünmüyorum. Oysa bu ülkenin beğenmediğiniz yasaları dahi uygulansa, SSK müfettişleri gidip kontrol etse en azından insanlar, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı gibi işsizlik maaşı gibi haklarını alabilirler. Ama Kod 29 ile bu hakları ellerinden alıyorlar. Her insanın çalışma hakkı vardır. Bu kişilerin çalışma hakkını ellerinden almasından başka bir şey değildir. Bu gidişler intiharlar daha da artacaktır. Bu gidişle insanlar iş bulamadığı zaman başka şeylere yönelecektir. Yani sosyal devlet niteliğindeki her şey gidecektir. Toplumun dışladığı bir grup haline gelecekler. Patronlar burada hem hakim hem savcı görevini üstleniyor. Yani patronlar kendi kendine karar veriyor, kod 29’dan işten çıkarıyor. Kararı veren de mütalaayı hazırlayan da işverenler oluyor. Cumhurbaşkanı bir kararname yayınladı ve işten çıkarmalar yasaklandı dedi. bu da dinlenmedi. Doğal olarak tek adamı da dinleyen yok! Kanunu da dinleyen yok! Çünkü bu ülkenin kanunlarını da yasalarını da patronlar belirliyor. Bütün imkanlar onlara sunuluyor ve bu insanlar yıllardır emek verdikleri işyerlerinden bir patronun kararıyla açlığa ve yoksulluğa mahkum ediliyor.”