İzmir'de çok sayıda sivil toplum kuruluşu adına ortak açıklama yapan İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Lütfi Çamlı, 24 Haziran seçimlerinin Türkiye demokrasisi açısından önemli bir kavşak olduğunu dile getirerek, "Biz emek ve meslek örgütleri olarak diyoruz ki, artık yeter. Yağma düzenine son. Bu düzeni değiştirin" diye konuştu.

DİSK Ege Bölge Temsilciliği, KESK İzmir Şubeler Platformu, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu ve İzmir Tabip Odası'ndan yapılan ortak açıklamada, 24 Haziran'da ve ikinci tur olursa 8 Temmuz'da sandığa gidip oy verme çağrısı yapıldı. İzmir Tabip Odası'nda düzenlenen toplantıya Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu Dönem Sözcüsü Melih Yalçın, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Lütfi Çamlı, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü İsmail Hakkı Şimşek, Kimya Mühendisleri Odası Ege Bölge Şube Başkanı Saadet Çağlın ve TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Ayşegül Akıncı Yüksel katıldı. Açıklamayı okuyan İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Lütfi Çamlı, son 16 yıl tek başına iktidar olan AK Parti'nin uyguladığı politikalarla Türkiye'yi uçurumun kenarına getirdiğini öne sürdü. 15 Temmuz'un ardından OHAL ilan edilerek parlamenter demokrasinin rafa kaldırıldığını savunan Çamlı, şöyle konuştu: "OHAL gerekçe gösterilerek çıkarılan KHK'larla 100 binden fazla kamu görevlisi ihraç edilmiş, yurt dışına çıkışları, başka bir işte çalışmaları engellenerek açlığa mahkum edilmişlerdir. Ülke içerisinde IŞİD'li katillere göz yumulmuş, yüzlerce insanın ölümüne sebep olunmuş, oluşan kaos ortamı oya tahvil edilmeye çalışılmıştır. Tek başına iktidar olabilmek adına yurt içinde ve dışında savaş kışkırtıcılığı yapılmış, barış isteyen akademisyenler, meslek odası temsilcileri cezalandırılmak istenmiştir."

Bir korku imparatorluğu yaratıldığını iddia eden Dr. Çamlı, devlet içinde kadrolaşma politikaları ile yargının bağımsızlığını tamamen yitirdiğini savundu. Cumhuriyetin kurulduğu günden bu yana büyük emeklerle yaratılan ne kadar fabrika, işletme, kurum varsa özelleştirildiğini dile getiren Lütfi Çamlı, "Ülkemizde üretime dayalı bir ekonomi yerine inşaat sektörüne dayalı rant ekonomisi yaratılmıştır. Uygulanan tarım politikaları ile ithalat hızla artmış, çiftçiler yüksek girdi maliyetleri nedeniyle üretimden kopmuş, kırdan kente göç artmış ve yeni kent yoksulları olarak çiftçiler kent nüfusuna ucuz işgücü olarak katılmış ve emek sömürüsü derinleşmiştir. Kentlerimizin büyük bölümünde yaşam alanları plansız yapılaşma ile yok edilmiştir. Ormanlarımız kıyılarımız doğal yaşam alanlarımız, tarım alanlarımız, zeytinliklerimiz yapılaşmaya açılmıştır. Eğitim gericileştirilmiş çocuklarımız imam hatip okullarına zorlanmış eğitim sistemi kullanılarak dinci ve kinci bir nesil yaratılmaya çalışılmıştır. Sağlık ticarileştirilmiş halkın ücretsiz nitelikli sağlık hizmetine erişimi güçleşmiştir. Uygulanan yağma politikalarıyla ülkemiz ekonomik, siyasi ve sosyal olarak uçurumun kenarına kadar gelmiştir. Biz emek ve meslek örgütleri olarak diyoruz ki artık yeter. Yağma düzenine son. Bu düzeni değiştirin" diye konuştu.

Dr. Lütfi Çamlı her vatandaşın üzerine düşen en önemli görevin 24 Haziran'da ve ikinci tur olursa 8 Temmuz'da sandığa gidip oy vermek olduğunu söyledi. Sandığa gidip oy vermenin yetmediğini ifade eden Çamlı, "Mutlaka oylarımıza sahip çıkmalı, sandıklarda sandık kurulu görevlisi veya müşahit olarak görev almalıyız. Bu doğrultuda oyumuzu parlamenter demokrasiden, toplumcu sosyal devlet anlayışından yana adaylar ve partiler için kullanalım. Yaşanabilir bir ülke için ilk adımları hep birlikte atalım" dedi.

SEÇİMDEN SONRA YENİ KRİZ


Siyasi partilerin seçim öncesi gerçekleştirdikleri ziyaretleri ile ilgili değerlendirme yapan TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Dönem Sekreteri Melih Yalçın, "Biz her seçim döneminde siyasi partilere karşı taleplerimizi broşürlerle iletirdik. Fakat gelinen noktada taleplerimiz bir broşüre sığmayacak kadar arttı. Ülkenin her yerinde kriz ve baskı var. Bunun tümden bir anlayışla değiştirilmesi gerekiyor. En büyük sorunumuz demokrasi olmaya başladı. Baskı ve yozlaşma topluma yansıdı. Herkes de bu ortamdan ister istemez etkilenmeye başladı. En büyük sorunumuz demokrasi ikinci sorunumuz ekonomi. Kentlerimiz yağmalanıyor. Özellikle muhalefet partileri hükümetin yaptıklarının tersini söylüyor ama biz bunları uygulamada göreceğiz. Mevcut iktidarın vaadi olamaz. O yağmalayacağı kadar yağmaladı. Muhalefet yeni iktidarı ele geçirince onların uygulamalarının takipçisi olacağız. Şu an her şey lafta. 24 Haziran'dan sonra seçimi kim kazanırsa kazansın kucağında bir krizle karşılaşacak. Burada sermayeden yana mı emekçiden yana mı tavır gösterecekler onu olacak göreceğiz" diye konuştu.