“Kültür İnsanlığın Geleceğini Kuruyor” başlığıyla yayımlanan deklarasyon yerel yönetimler ve kültürle ilgili tüm küresel aktörlere yeni hedefler için açık çağrı yapıyor.

Dördüncüsü İzmir’in ev sahipliğinde düzenlenen Dünya Belediyeler Birliği (UCLG) Kültür Zirvesi’nin sonunda “Kültür İnsanlığın Geleceğini Kuruyor” başlığıyla İzmir Deklarasyonu yayımlandı. 65 ülkeden kültür üreticilerini ağırlayan, 346’sı çevrim içi olmak üzere toplam 864 konuşmacı ve katılımcının yer aldığı zirvenin sonunda ortaya çıkan İzmir Deklarasyonu’nda kültürel yaşama erişimi ve katılımı artırmak, farkındalık ve hoşgörüyü teşvik etmek, yeni ifadeler yaratmak üzere çalışmaların arttırılması öne çıktı. Kalkınma için tüm toplulukların kamusal tartışmalara etkin katılımının altının çizildiği deklarasyonda kültür ve eğitim politikaları arasında daha sıkı bir bağ kurulması, miras ve kültürün kentsel planlamayla bütünleşmesi ve kültür politikalarının hiçbir yeri ihmal etmeden oluşturulması gerektiği vurgulandı. Deklarasyonda ayrıca yerel düzeyde katılımcı kültür politikalarının oluşturulması, uluslararası düzeyde yeni hedeflerle ilgili daha iddialı gündemler belirlemek üzere tüm ilgili aktörlerin tartışmalara katılımının sağlanması önerildi.



Küresel önderler cesur olmaya davet ediliyor
İzmir Deklarasyonu küresel önderleri cesur davranmaya ve kültürün sürdürülebilir kalkınmadaki yeri üzerine gerçek bir tartışmaya katılmaya davet etti. Acilen yeni işbirliği ve dayanışma biçimlerinin geliştirilmesine ihtiyaç olduğunun belirtildiği deklarasyonda tüm kentler ve yerel yönetimler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ni uygulamaya, UCLG Kültür Komitesi tarafından oluşturulan bildirileri ve uygulama önerilerini dikkate almaya çağrıldı.

İzmir Deklarasyonu’nda doğayla uyum, geçmişle uyum, birbirimizle uyum ve değişimle uyumdan oluşan yeni bir kavram olarak “döngüsel kültür” üzerine temellenen yeni bir kültürü tarifi de ortaya çıktı.

İzmir Deklarasyonu ile Kasım ayında İskoçya'da yapılacak 26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nın (COP26) gündem başlıklarının altlığı da oluşturulmuş oldu.

“Kültür İnsanlığın Geleceğini Kuruyor” başlığıyla yayımlanan İzmir Deklarasyonu’nun tam metni şöyle:

4. UCLG Kültür Zirvesi, kültürel toplulukların pandemiye verdiği dikkate değer ve cömert yanıtı gözler önüne serdi: Aramızdan ayrılanların yasını tutmak, kültürel yaşama erişimi ve katılımı artırmak, farkındalık ve hoşgörüyü teşvik etmek, yeni ifadeler yaratmak, yeni bir geleceği hayal etmek amacıyla yeni enerjiler tanımlamak ve kapasite geliştirmek üzere, binlerce girişim ortaya çıktı. UCLG Kültür Zirvesi katılımcıları kültürün, hak ve özgürlüklerin herkes için genişletilmesi, refahın arttırılmasıyla, hiç kimseyi ve hiçbir yeri ihmal etmeden daha sağlıklı ve dayanıklı topluluklar inşa etmede etkileyici gücünün altını çizdi.

Zirve, UCLG’nin Kuruluş Kongresi’nden (Paris, 2004) ve Kültür için Gündem 21’in (2004) kabul edilmesinden bu yana UCLG’nin kültür ve sürdürülebilir kentler çerçevesinde yürüttüğü çalışmalara dayanmaktadır. O zamandan bu yana UCLG, kültürü sürdürülebilir kalkınmanın temel bir boyutu olarak gören anlatının küresel bir öncüsü olmuştur. “Sürdürülebilir Kalkınmanın Dördüncü Ayağı Olarak Kültür” (2010) başlığıyla hazırladığı politika bu çalışmanın temelini oluşturur. Uygulamaya yönelik araçsal bir rehber olan Kültür 21 Eylemleri’nde (2015), kültürel hakları temel alan bir kültür politikasının, yerel yönetimler tarafından nasıl tasarlanıp uygulanabileceğini ayrıntılı olarak açıklar. “Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde Kültür” (2018) kılavuzu ve “Yedi Anahtar” (2020) programı, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini (SKH) kültürelbir perspektifle yerelleştirmenin uygulanabilir ve elverişli yollarını gösterir. Mexico City’de (2018) onaylanan “Kültür ve Barış Deklarasyonu’’ ile Durban’da (2019) “Kültürün Geleceği Manifestosu’’ ve 2020 Roma Şartı, kültürel alandaki tehditlerin insanlığın karşı karşıya olduğu diğer tehditlerle bağlantı içinde olduğu güçlü kavşaklar yaratmıştır.



4. UCLG İzmir Kültür Zirvesi, kültürün, neden ve nasıl küresel tartışmaların merkezinde olması gerektiğini tartışmak üzere mükemmel bir yer oldu.

• Hepimiz aynı fikirdeyiz. 21. yüzyılda kalkınma, tüm toplulukların kamusal tartışmalara etkin katılımını gerektirir. Bu aynı zamanda, bir bilgi kaynağı, vatandaşlığın hayati bir unsuru ve anlaşmazlıkların barışçıl çözümü için bir bileşen olarak kültürel çeşitliliğe saygıyı gerekli kılar.
• Birlikte evriliyoruz. Kalkınma aynı zamanda ortak vicdan demektir. Doğayla olan ilişkimiz, ataerkillik, üretim ve tüketim modelleri, geçmişle olan ilişkimiz gibi pek çok varsayımın evrilmesi gereklidir. İklim kriziyle başa çıkmak, sömürgeciliğin yarattığı olumsuz etkileri iyi etmek ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak üzere daha güçlü taahhütlere ihtiyaç vardır. Kültür, yaşlıları, azınlıkları, kadınları ve kız çocuklarını, yerli halkları, sağlık ve diğer temel kamu hizmetleri ile ekonomik kaynaklara erişimi kısıtlı bireyleri küresel ve ulusal düzeyde etkilemekte olan eşitsizlikleri azaltmada önemli bir rol oynar.
• Kültür özgürlüktür. Kültürel bilgi, yeterlilik ve becerilerin kazanımını desteklemek üzere kültür ve eğitim politikaları arasında daha sıkı bir bağ kurulmalıdır. Kültürel katılım bir haktır. Kültür ideolojik endoktrinasyon ya da siyasal kontrol için bir araç değil, özgürlük için, eleştirel düşünce için ve hatta karşıt görüşlere sahip bireylerin buluşması için vazgeçilmez bir alan olmalıdır.
• Yer önemlidir. Kültür politikaları, hiçbir yeri ihmal etmeden yer, kimlik ve aidiyet hissiyatını pekiştirmede esastır. Miras ve kültürün kentsel planlamayla bütünleşmesi uygun kültürel etki değerlendirme yöntemlerini içermelidir.
• Hepimiz tarafız ve açık yönetişim gereklidir. Yerel düzeyde, katılımcı kültür politikaları geleceği tahayyül etmemize ve kurmamıza katkıda bulunur. Zira, yaratıcılık ve kültürel çeşitlilik, insan deneyiminin hayati unsurları, ilerleme ile yeniliğin kaynağıdır. Uluslararası düzeyde, kültürün kalkınmadaki yerine dair araçlar ve hedeflerle daha iddialı küresel gündemler belirlemek üzere, tüm ilgili aktörler tartışmalara katılmalıdır.
İzmir UCLG Kültür Zirvesi, yerel yönetimler, kentler ve toplulukların kültürü sürdürülebilir kalkınmanın bir parçası olarak kabul ettiklerinde tüm insanlığı güçlendirebileceğini gösterdi. BM 2030 Gündemi’ni hayata geçirmenin yolu budur. Aksi takdirde, küresel tercihlerin insanları ve yerleri bir kez daha ihmal ettiğini kabullenmek zorunda kalırız.

Biz, “Şimdi tam zamanı!” diyoruz, çünkü:

• Pandemi ve kriz, kültürü hak ettiği konuma yerleştirmek için fırsattır.
• BM’nin 2020-2030 Eylem On Yılı başladı.
• Uluslararası Yaratıcı Ekonomi Yılı 2021’de gerçekleşiyor.
• Mondiacult Konferansı UNESCO tarafından 2022 yılında düzenlenecek.
• UCLG, 2022’de yeni “İnsanlar, Gezegen ve Yönetim için İnsanlığın Geleceği Paktı”nı kabul edecek. Pakt, dayanışma, eşitlik ve kültürün yanı sıra, hiç kimseyi ve hiçbir yeri ihmal etmeyen, hesap verebilir kurumlardan güç alacak.

Bizler bu bağlamda:
• Küresel önderleri cesur davranmaya ve uluslararası kültürel işbirliği ve kültürel diplomasi programlarıyla desteklenecek, kültürün sürdürülebilir kalkınmadaki yeri üzerine gerçek bir küresel tartışmaya katılmaya davet ediyoruz. İnsanlık olarak, gezegenimiz, hepimizin uzay gemisi olan toprak ananın dünya vatandaşları olarak, acilen yeni işbirliği ve dayanışma biçimleri geliştirmeye ihtiyaç duyuyoruz.
• Tüm kentleri ve yerel yönetimleri, Sürüdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin yerel düzeyde gerçekleşmesi, dayanıklılık stratejileri ile iklim aciliyeti ve hakkaniyet planları dahil kültürü yerel kalkınmanın merkezine koymaya, UCLG Kültür Komitesi tarafından oluşturulan bildirileri ve uygulama önerilerini dikkate almaya davet ediyoruz.
• UNESCO’yu, Mondiacult 2022’yi tasarlarken ilgili tüm aktörlerin tartışmaya ve geliştirmeye etkin biçimde katılmasını özendirerek diyaloğa çağırmaya, ulusal ve uluslararası çerçevede kültür politikalarının 21. yüzyılın tehditlerine uyarlanmasını gözetmeye davet ediyoruz. Bu politikalar, kültürel haklar ve sürdürülebilir kalkınma arasında sıkı bağ kurabilmeli, kültürün sürdürülebilir kalkınmanın ekonomik, sosyal ve çevre boyutlarıyla eşit düzeyde dördüncü boyut olarak yerini güçlendirmelidir. Ayrıca, Mondiacult 2022, kültür alanında çalışanlar ve sanatçılar için yeni ve elverişli koruma standartları belirlemelidir.
BM Yüksek Düzey Sürdürülebilir Kalkınma Siyasi Forumu’nu (HLPF) istikrarlı bir Kültür Hedefi’nin en kısa sürede hayata geçirilmesi ve elbette 2030 Sonrası Kalkınma Gündemi’nde yer alması için küresel kültür aktörleriyle diyalog kurmaya davet ediyoruz.
Sorumluluk almak ve kültür aktörlerini güçlendirmek üzere en iyi yol, bir Kültür Hedefi belirlemektir. Yerel ve Bölgesel Yönetimler Küresel Görev Gücü’nün bir yıl önce BM75 Vizyon Raporu’nda belirttiği üzere, bu “bellek, miras, yaratıcılık, çeşitlilik ve bilgiye ilişkin çok sayıda amaç içeren, kültürü, yerel ve bölgesel kimliğin temel bir bileşeni, küresel dayanışmanın bir kolu, barış ve insan hakları için bir taşıyıcı olarak açıkça tanımlayan bir anlatı tarafından desteklenen” bir Hedef olmalıdır. Başlı başına bir Hedef’in, kültürün diğer SKH’lerle kesişen bir unsur olarak değerlendirilmesini engellemediği gibi, SKH’lerin birbiriyle bağlantılı niteliğiyle de uyumlu olduğunu hatırlatırız.
• Kültürle ilgili tüm aktörleri, Gündem 2030’u ve SKH’lerini uygulamaya yönelik ulusal ve yerel planlarda daha etkin rol almaya davet ediyoruz. Bu küresel taahhüdün başarısı, sürdürülebilir kalkınmanın kültürel boyutunun açık ve işleyebilir olmasına bağlıdır. Bunun için de kültürel sektörler, kurumlar ve örgütlerin, insan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği, eşitsizlikler ve iklim değişikliği konularını gündeme getirme konusunda daha cesur ve daha net taahhütlerle ileri adımlar atmaları gerekir.

4. UCLG Kültür Zirvesi, İzmir’de, İzmirlilerin ve kültür çevrelerinin etkin katılımıyla ve büyük bir başarıyla gerçekleşti. Zirve, doğayla uyum, geçmişle uyum, birbirimizle uyum ve değişimle uyumdan oluşan yeni bir kavram olarak “döngüsel kültür” aracılığıyla “başka bir kültürün mümkün olduğunu” gösterdi. İklim krizi, insanlığın doğa ile sürekli bir çatışma içinde olduğu varsayımının sonucudur. Gerçekte, doğa yalnızca bir kaynak değildir. Doğa ve tüm türlerle uyum içinde yaşamayı çok hızlı bir biçimde öğrenmeliyiz. Geçmişle uyum vazgeçilmezdir: bizden önce yaşamış kültürleri anlamadan kültürün geleceğini tasarlamak mümkün değildir. Birbirimizle uyumumuz hayata geçmelidir: Bu, doğanın haklarına saygımızla güçlenen, hayatın her anında temel bir ilke olarak demokrasiyi ve eşit vatandaşlığı garanti altına alacak olan içermeyi dikkate almak demektir. Değişimin hakkını vermeyi gerektirir: kültürel evrimin hem genç nesillerin yaratıcılığıyla, hem de doğadan aldığımız ilhamla beslendiği kuşkusuzdur olmalıyız.  İzmir UCLG Kültür Zirve’sinde ortaya konan bu öneri metni, kültürün hayatlarımızı daha anlamlı kılarak dayanışma oluşturarak kentleri daha dirençli kıldığını kanıtlıyor.

4. UCLG Kültür Zirvesi’nin ev sahibi olarak İzmir, Akdeniz havzasında düşünceleri, sanatı ve kültürü, şimdi de tüm küresel kent aktörlerini birbirine bağlayan kolaylaştırıcı rolünü kanıtladı. İzmir dünyanın her köşesinde çoğaltılabilecek bir örnektir.