Haber/ Didar DEMİRCİ

DİSK Ege Bölge Temsilcisi Sarı, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, iktidardan yana olmayanların işten çıkartıldığını savundu.

İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı İZELMAN ve İZENERJİ şirketlerinde çalışan 15 DİSK üyesi işçinin OHAL soruşturması bahanesiyle işten çıkartılmasına sendikalardan tepki büyüyor. Eski Sümerbank önünde toplanan İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, yaptıkları ortak basın açıklamasında, 15 işçinin haksız ve hukuksuz bir şekilde işten çıkartıldığını savundu. Basın açıklaması öncesinde konuşan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, İzmir Valiliğinin aldığı kararı eleştirdi. Sarı, “Sabah kalkıp işe gidiyorsunuz, işiniz var sanıyorsunuz ve bir bakıyorsunuz ki İzmir Valiliğinin bir kararıyla işsiz kalıyorsunuz. Aslında bu işsiz bırakma hikayesi kendilerinden olmayanların çalışma hakkının gasp edilmesidir. Bu bir sosyal cinayetidir. Biz bu sosyal cinayete izin vermeyeceğiz” dedi.

Sarı, konuşmalarının sonunda işten çıkartılan 15 kişinin, işlerine geri dönene kadar mücadeleye devam edeceklerini dile getirdi.

“Çalışma hakkının gaspına hayır!”

İşten çıkartılan işçiler adına basın metnini Emek ve Demokrasi Güçlerinden Elmas Köçkün okudu. Yaşananların hukuksuz olduğunu dile getiren Köçkün, çalışma haklarının gaspına izin vermeyeceklerinin altını çizdi.

Anayasanın 127’inci maddesine göre, Mahallî idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkilerinin yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlendiğini, yerinden yönetim ilkesine uygun düzenlenen yerel yönetimlerde çalışan personelin Vali’nin başkanlığında toplanan kurulun teklifi ve İçişleri Bakanı’nın onayı ile kamu görevinden çıkartılmasının da Anayasanın 127’inci maddesine aykırı olduğunu hatırlatan Köçkün, “Bu yasal düzenleme ile masumiyet karinesinin de göz ardı edilmiştir. 696 sayılı KHK ile taşeronlarda çalıştırılan işçilerde bir sürü diğer koşul yanında devlet memurları için aranan koşullar da aranmaya başlamıştı. Merkezi idareye kadrolu geçişte 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun atama şartlarını aramak bile tartışmalıyken 657 sayılı kanun içinde tanınmamış ve tanımlanmamış belediye şirketlerine geçiş için 657 koşullarını aramanın hukuki temeli olmayan bir keyfiyet olduğunu daha önce ifade etmiştik ve demiştik ki; yıllardır kamu idareleri için çalışan ve aslında kamu idarelerinin işçisi oldukları hukuken tescil edilmiş olan işçilerin karşısına güvenlik soruşturması koşulunu dikmek hukuk dışıdır ve işçileri eleme amacını taşımaktadır” şeklinde konuştu.

“İktidar fişlemelerin kapsamını genişletti”

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) güvenlik soruşturmasını kaldıran kararına karşılık AKP iktidarının hukuksuzluğunu sürdürerek, sadece işe alınacak kişinin değil, birinci ve ikinci dereceden yakınlarını da araştırıp, fişlediğini ifade eden Köçkün, “Şu anda da İzmir Büyükşehir Belediyesi İZENERJİ ve İZELMAN’da çalışan 15 üyemiz, hukuk dışı bir şekilde, güvenlik soruşturması bahanesiyle işinden aşından edilmiştir. Güvenlik soruşturmalarında yargı kararı ile mahkûm olup olmamalarına bakılmaksızın kişiler hakkında sübjektif değerlendirmelerde bulunulmaktadır. Yargı kararı olmaksızın, keyfi olarak doğruluğu tartışılır istihbarata dayalı bilgilerle insanları işinden edemezsiniz! Cezalar şahsidir kimse yakınının veya bir akrabasının işlediği suçtan dolayı cezalandırılamaz. Kimse cezasını çektiği bir suçtan dolayı ayrımcılığa uğratılamaz. Suç işlemiş ve cezasını çekmiş olanların da çalışma hakkı gasp edilemez. Zaten güvenlik soruşturmaları kamu görevlileri için 4045 sayılı güvenlik soruşturması kanununda düzenlenmiştir. Kendi çıkardıkları kanunu çiğneyen bir düzen içerisindeyiz. İşten atmaların yasak olduğu pandemi sürecinde kanunu çıkaranlar işten atmaları resmileştiriyor. Güvenlik soruşturması bahanesiyle yapılan hukuksuz ve keyfi işçi kıyımına son verilsin. Her türlü hukuksal ve demokratik mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. İşten atılan tüm işçilerin yanında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.